Sara YANAROCAKBu hafta sizlerle, Babil`deki ilk Yahudi Diasporasını kuran Yahudi halkının giderek Ortadoğu coğrafyasına yayılmalarını ve bu süreç içinde bu kez de Helen`lerin ve Romalıların idaresi altında yaşadıkları dönemlerde başlarından geçen olayları hep birlikte incelemeye başlayacağız
Yusuf BESALEL
Özgürleşme: Yahudilere yaşadıkları ülkede diğer vatandaşdaşlara tanınan hakların tanınması anlamındadır. Özellikle 18. Yüzyıldan evvel ve Hıristiyan ülkelerde Yahudiler aşağılanmış ve haksız muameleye uğramıştır.
Fransız İhtilalinden sonra kardeşlik ve eşitlik ilkelerinin gelmesi ile beraber, Yahudiler gettolarından çıkmış ve tüm sosyal, iktisadi ve politik konumlara yavaş yavaş ulaşmışlardır. Ancak bu durum, Hıristyan yaşam tarzını da benimsemelerine ve hatta Museviliği tamamen bırakmalarına neden olmuştur. Bu durum, dindar Yahudilerin tepkisini çektiği gibi antisemitizmi de azdırmıştır. Özellikle ekonomik bunalımlarda Yahudilerin bulunduğu mevkiler kıskançlığı çağrıştırmıştır. Yahudiler, "günah keçisi"ne dönüşmüş ve antisemitik akımlar, Nazi Almanyasındaki Holokostta doruğa ulaşmıştır.
17. yüzyıldan itibaren, Yahudilerin ikinci sınıf vatandaşlık statüsünden kurtulabileceklerine dair emarelerin Batı dünyasında görülmesini, 18. Yüzyılda "Askala" (aydınlanma) akımı izledi. Protestanların "Eski Ahit"i (Tevrat) kabul etmeleri de, Yahudiliğin daha iyi anlaşılmasını sağladı. Yahudiler arasında asimilasyonun hayırlı olmayacağını savununlar ile, Yahudilerin geniş topluma karışıp yaşadıkları ülkeye daha üretici bir katkıda bulunabileceklerini ileri sürenler arasında hararetli tartışmalar gelişti. Yahudi emansipasyonunun önderi Moses Mendelsohn, bir getoda çocukluğunu geçirmiş olmakla beraber Prusyanın önde gelen entellektüellerinden biri haline gelmiş fakat gene de idndarlığı elden bırakmamıştı. Gelonun bir bakıma asimilasyonu kırdığını ileri sürenler, Mendelsohnun soyundan gelenlerin hemen hepsinin Hıristyan dinine girdiğine dikkat çekiyorlardı.
Öte yandan Virjinyada 1776da kabul edilmiş yeni ABD anayasasına 1786da konan eklerle, din ve vicdan özgürlüğü Yahudilerede sağlandı. 1789daki Fransız İhtilalinin sonuçları ise aynı kapsamdaydı ve daha büyük Yahudi topluluklarını etkiliyordu. 1791de Yahudilere tüm Fransız vatandaşlığı hakları sağlanmıştı
1806da Napoleon Yahudilerin ileri gelenlerinden bir meclisi topladı. Napoleonun sorularına karşılık veren bu kişiler, rabinik yetkilerin ruhsal alanda etkili olabileceğini ve karışık evliliklerin geçmişte putperestlere yapıldığında yasak olduğu" şeklinde ifadeler kullandılar. 1807de toplanan "Büyük Sanhedrin", birçok din adamını da içeriyordu ve Napoleon ise, din adamlarının Yahudilerin sivil ve hukuki konularına karışamıyacaklarını ve artık kendilerini değişik bir ulus olarak görmemeleri gerektiğini belirterek; 1808de Yahudileri devlete faydalı kılmayı amaçlayan ve devlet tarafından denetlenen "Consistoire" (Konsistuar) adlı bir Yahudi cemaat örgütü kurdurdu.
Napoleonun ölümünden sonra emansipasyon biraz hız kestiyse de, bu olgu kırılmadı ve 1870lerde tüm Orta ve Batı Avrupaya yayıldı. Batı toplumlarında çeşitli alanlardaki entegrasyon, giderek Yahudilerin Hıristiyan dinine girmesine neden olacak düzeyde bir asimilasyona (özümlenmeye) yol açtı. Bazen din değiştirme sosyal konumun geliştirilmesi için bir formaliteydi. Bu arada modernleşen Yahudi yaşamına ayak uydurmak için, dini yaşam da etkilendi ve Reform Yahudiliği gelişti. Ortodoks Yahudilikte oluşan uyarlamalarla, Neo-Ortodoksluk ortaya çıktı
Emansipasyon, Doğu Avrupadaki Yahudilere 1917deki Bolşevik Devriminden sonra hakim olmaya başladı. Esasen bu dönemden sonra Sovyetlerde dinî eğitim yasa dışı ilân edilmişti. Müslüman ülkelerde ise emansipayon geç gündeme geldi. Yemen gibi bazı ülkelerde ise, Yahudiler emansipasyonu hiç yaşamadılar ve vatandaşlık haklarını hiç yaşamadılar
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi", Cilt I, II, III, Yusuf Besalel