12 Temmuz Çarşamba günü, iki İsrail askerinin kaçırılması ile sonuçlanan Hizbullah saldırısının hemen ardından İsrail, örgüte yönelik bir harekat için Güney Lübnanda operasyona başladı. Operasyon 2000 yılında Güney Lübnandaki birliklerini geri çeken İsrailin Hizbullah örgütüne yönelik son yıllardaki en sert saldırısı olarak tanımlanıyor.
Hava, deniz ve karadan sürdürülen operasyonlarda hedef, bölgedeki Hizbullaha ait binaları ve silah depolarını ortadan kaldırmak. Operasyonun altıncı gününde 200den fazla sivil Lübnanlının hayatını kaybetmesi ise dünya kamuoyunda büyük üzüntü yaratıyor.
İsrailin operasyonuna roket saldırıları ile cevap veren Hizbullah, geçtiğimiz hafta boyunca İsrailin kuzeyindeki bölgeleri hedef alarak 24 İsraillinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Hizbullah roketleri şu ana kadar Hayfa-Nazaret çizgisine kadar ulaşarak, kuzey bölgelerinde can kaybına yol açtı. İsrailin kuzeyinde yaşayanlar günlerini sığınaklarda geçirirken, Lübnanın güneyinde yaşayan sivil halk da ülkenin kuzeyine doğru çekiliyor. Ülkedeki havaalanları ve köprüler de hasar gördüğü için Lübnanda bulunan yabancılar ülkeyi terk etmekte zorluk çekiyor.
İsrailin Hizbullahı ortadan kaldırmaya yönelik operasyonunda, örgütün yönetim binaları ve silah depolarının yanı sıra, Güney Lübnan sınırından İsrail içine gönderilen roket bataryaları da temizleniyor. Başta 35ᆼ km menzili ile Kuzey İsrailı vurma yeteneğine sahip Raad bataryalarını hedef alan İsrail Hava Kuvvetleri, operasyonun başından beri 130 roket bataryasını ortadan kaldırdı. Raad füzeleri İran tarafından geliştirilmiş yeni nesil silahlar olarak tanımlanıyor ve geçmişte terör örgütlerinin sınırdan İsraili vurmak için kullandıkları Kassam füzelerine göre hasar verme gücü daha yüksek.
Bu arada İsrail Ordusundan yapılan resmi açıklamaya gore; geçtiğimiz pazartesi günü Güney Lübnandaki Hizbullah hedeflerine yönelik düzenlenen saldırılarda, İran yapımı uzun menzilli 10 adet roket bataryasının ortadan kaldırıldığı belirtildi. Yetkililer, roketleri Hizbullaha ait bir aracın içinde henüz ateşlenmeye hazır değilken, etkisiz hale getirdiklerini açıkladılar. İran tarafından geliştiren Zilzal adı verilen söz konusu roketler, sahip olduğu 200 km menzille Güney Lübnandan ateşlendiğinde, sınırdan 120 km içerideki Tel-Avivi vurma gücüne sahip. Zilzal roketlerine yönelik saldırı Lübnan televizyonunda da yayınlanırken, olay sırasında meydana gelen patlama İsrail Hava Kuvvetlerine ait bir Fᆤnın düşmesi şeklinde yorumlanmıştı.
Hizbullahın roket saldırılarında şu ana kadar İsrailin 40 km içine kadar ulaşıldı. Örgütün lideri Nasrallah, olayın üzerine bir açıklama yayınlayarak, ellerinde daha fazla miktarda uzun menzilli roket olduğunu ve istedikleri zaman İsrail içindeki herhangi bir hedefi vurmak için kullanabilecekleri tehdidinde bulundu. İsrail istihbarat birimleri, 1996 yılında Güney Lübnanda Hizbullaha yönelik gerçekleştirdikleri operasyonun ardından geçen 10 yıllık sürede örgütün en az 10 bin roket bataryasını bu bölgeye yığdığını tahmin ediyor.
Hizbullah tarafından kullanılan yeni teknoloji roketlerin İran yapımı olması, Suriye gibi İranı da bu krizin içine çekiyor. İranlı yetkililer İsrailin Lübnan operasyonuna ilişkin olarak geri planda kalmayı tercih ederken, İsrailin saldırılarını Suriyeye kaydırması durumunda kendilerinin de içinde yer alacağı bölgesel bir savaş çıkacağı uyarısında bulundu.
Gerek askeri, gerekse siyasi kanallardan yıllarca Lübnanı yöneten Suriye de doğal olarak yaşanan gerginliğin içinde yer alıyor.
Ortadoğunun talihsiz
ülkesi Lübnan
Lübnanın güzelliği ile dillere destan başkenti Beyrut, yakın tarih boyunca yıkımın, işgallerin ve çatışmaların şehri olarak defalarca yara aldı.
Lübnan, 1975 yılları arasında yaşanan iç savaş nedeniyle oldukça zor zamanlar geçirdi. 90 yılında iç savaşın bitmesine yardımcı olan Suriye ,1976 yılından itibaren ordusunu istihbarat ve ekonomik çıkarlar için Lübnanda bulunduruyordu. Ülkenin dış politikasına olduğu kadar iç işlerine de karışan Suriye, 1989 yılında imzalanan Taif Anlaşması uyarınca askerlerini Lübnandan çekmeyi taahhüt etmiş olsa da, geri çekilme Nisan 2005 tarihine kadar gerçekleşmedi. Suriye, BMin yıllarca askeri gücünü Lübnandan çekmesi yönündeki baskılarına direndi. Son olarak Şubat 2005te ülkenin Suriye karşıtı eski Başbakanı Haririye düzenlenen suikastte suçlu konumuna düşmüş ve aynı yılın Nisan ayında baskılara daha fazla dayanamayarak Lübnandaki askeri gücüne son vermişti.
Suriye, gerek Lübnanda fiziksel varlığını sürdürdüğü yıllarda, gerekse ülkeden çekildikten sonra Hizbullahın en önemli destekçisi olarak tanınıyor.
Güney Lübnanı kontrol altında tutan Hizbullah, Suriyenin Lübnandan çekilmesinin ardından bu ülkede gerçekleştirilen ilk bağımsız seçimlerde, azınlık grubu ile Lübnan meclisine girmeyi başardı ve şu anda 12 milletvekili ile temsil ediliyor.
Hizbullah, 80lerin başında İrandan gelen maddi destek ile kuruldu. Kuruluş amacı Lübnandaki İsrail işgaline karşı direniş sağlamaktı. 2000 yılında İsrail, güçlerini Lübnandan çekerek işgale son verirken, Hizbullah, başta BM olmak üzere tüm uluslararası baskıya rağmen askeri gücünü dağıtmadı ve Lübnan Ordusunun bir parçası olma önerilerini reddetti. Örgütün kullandığı silahların İran yapımı olması, Hizbullahın İran desteğinin 80lerde olduğu gibi sürdüğünü gösteriyor. İran-Hizbullah ilişkisinin, Şam üzerinden devam ettiği tahmin ediliyor.