BASINDAN... BASINDAN... BASINDAN...

İsrail'e niçin kızıyorsunuz?
Engin ARDIÇ / Akşam / 17.07.2006

Bakmayın öyle basının "savaş kapımızda" çığlıkları atmasına, savaş kapımızda falan değil. Çünkü orası kapımız değil. Oralar, bizim seksen sekiz yıl önce bozguna uğrayarak bıraktığımız ve bir daha da dönüp bakmadığımız yerler; "Osmanlı ağabey politikası" falan da ham hayal, çünkü ne Yahudi dinler bizim sözümüzü, ne Arap, ne de Acem. Bakmayın bazı arkadaşlarınızın da ilgilenir göründüklerine, bu konu, İsrail-Filistin savaşı, rakı masalarında asıl laf bittikten sonra (karı kız, bu sene kim şampiyon olacak, krediyle ev alalım mı, oğlan da sınavda bakalım ne halt etti), şöyle bir değinilen yan konulardan biri...
Çünkü fena halde kabak tadı vermiş, cılkı çıkmış bir konudur. Bu savaş 1948 yılından beri sürüyor ve bitmez.
Ne zaman "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bilmemkaç sayılı kararı uyarınca İsrail işgali altında bulunan..." falan gibi lafları duysam benim de nevrim döner.
Birkaç basın kaşalotunun ekmek parası kazanmayı sürdürmesinden başka bir işe yaramaz bu haberler...
Bu savaşın bitmesi için İslam dünyasının "İsrail devletinin varlığını kabul etmesi ve bir daha da tartışma konusu yapmaması" gerekmektedir. Bu da ufukta asla görünmemektedir.
Hem "soykırım yoktur" diyeceksin, hem "İsrail devleti yokolacaktır" diye çığlıklar atacaksın, hem de "İsrail ordusu neden beni vuruyor" diye ağlayacaksın... Buna herhalde "Ortadoğu kurnazlığı" tabir edilir, adama gülerler.
İsrail, Lübnan devletiyle savaşmıyor. Terörist dincilerle savaşıyor. Ama girdi ve bombalıyor... Bu ne ilk girişi ne de sonucusu... Yarın Suriye'ye de girebilir... Girmesin...
Peki sen Kuzey Irak'a niçin girip çıkıyorsun? Senin için PKK neyse, İsrail için de Hizbullah aynı şey.Suriye'ye girmesin... Apo'yu beslemekten vazgeçmeseydi biz girmeyecek miydik Suriye'ye? Bal gibi girecektik, çeyrek kalmıştı, üstelik Amerika da karşı çıkmamıştı... "Halep'ten girer yirmi dört saat içinde Şam'dan çıkarız" diye tehditler savuruyorduk ve bunda da haklıydık...
"Eşit güç kullanmıyormuş, meseleyle orantılı değilmiş saldırı gücü"... Biz neden helikopter kullandık güneydoğu operasyonlarında, PKK'nın elinde helikopter mi vardı? Siviller ölüyor... Kadınlar ve çocuklar... İsrail otobüslerinde patlayan bombalarla ölenler hünsa mıydı?
Türk teröristlerinin de mantığı böyle işlerdi eskiden, polise ateş edip vururlar, sonra polis de  onlara ateş edince feryadı basarlardı.
İsrail o bombaları yoketmesin de o bombalar sonra gelip Levent'te, Beyoğlu'nda patlasınlar, İngiliz keferesiyle mücadele eden aslan parçaları Müslüman Türk öldürsünler, öyle mi?
Biz yapalım ama İsrail yapmasın... Hadi yürü be...
Musul ve Kerkük bizim olsun mu? Olsun abi. Viyana'yı da alalım mı? Alalım abi. Turan İmparatorluğu da kuralım mı? Kuralım abi. Ama İsrail almasın tepe mepe.
Neden? Çünkü din kardeşlerimiz mağdur oluyorlar.
Bizden gizli ya da açık nefret eden, subaylarımızı öldürüp altın dişlerini kerpetenle söken, Osmanlı kalıntısıdır diye atalarımızın oralarda yaptırdıkları camileri yıkan din kardeşlerimiz.
Üst tarafı, ya gazeteci görünce sohbet kapısı açmak için çene malzemesidir (Engin Bey, bir şey sorabilir miyim, bu enflasyon ne olacak, erken seçim var mı, Çankaya'ya kim çıkacak, İsrail hakkında ne diyorsunuz?), ya da "haber formatı verilmiş" televizyon eğlence programlarında dolgu maddesi, Ortadoğu'da kan ve ateş, acar muhabirimiz bildiriyor, şimdi reklamlar, cart curt.

Bebeğin kanı…
Defne SAMYELİ / Güneş / 14.07.2006

Ortadoğu'da ısınan su, artık kaynadı... Savaş çıktı.... Lübnan Hizbullah'ı, tepesi iyice atmış İsrail'in iki askerini daha kaçırırken bu sonucu hesap etmemiş olabilir miydi? Düşünün, bir İsrailli askerin kaçırılması üzerine İsrail, Gazze'yi bomba yağmuruyla vuruyor; siz 'Belki aklı başına gelir' deyip, sınırdan füze gönderip iki İsrailli asker daha kaçırıyorsunuz... Ne bekliyordu Hizbullah? İsrail'in 'pardon' demesini mi? Beklenen oldu... İsrail, Lübnan Hizbullah'ının bu hareketini savaş  nedeni saydı; Lübnan topraklarına girdi.
***
Hizbullah, Lübnan'da çok ama çok etkili. İsrail'e karşı da dostane duygular içinde olmadığı herkesin malumu...  Hizbullah'ın her gün milyonlarca Müslümana ulaşan bir de yayın organı var: Al Manar... Al Manar, öyle El Cezire falan gibi İslam eksenli haber ve yayın yapmıyor. Açık açık terörizme destek sağlıyor, bu uğurda Müslümanlardan para topluyor. Ayrıca, yayın akışı sıkıcı İslami programlardan değil, ciddi anlamda sofistike yayıncılık enstrümanlarının kullanıldığı ilgi çekici yapımlardan oluşuyor. Sözgelimi, Batı televizyonlarında örneklerine sıkça rastlanan tanıtım bantlarıyla, izletmek istedikleri programın reklamını yapıyor; çocuk programları, çizgi filmler ve diziler yayınlıyorlar.
***
Mesela, dizilerinden biri -mantaliteyi daha iyi anlatmak amacıyla örnek vermeliyim- bir Ramazan ayında sanıyorum on bölüm halinde her akşam arka arkaya yayınlandı. Bu dizide bir Musevi ailesi, 'hamursuz' bayramına hazırlık yapıyor. Bunun için önce bir Müslüman çocuk bulmaları lazım...
Niye? Çocuğun kanına ihtiyaçları var... Vay... Vay... Vay... Birbirlerine 'Şalom' diye hitap eden Arap aktörler sözde Musevi kılığında ; Müslüman bir zavallı çocuğu bir evin alt katına indirmek için kandırıyorlar... Birbirlerine hain hain sırıtıp, kafasını  leğene doğru eğdikleri çocuğu acımasızca itip kakıyorlar. Derken kameralara göstere göstere Müslüman çocuğun boğazını kesip, kanını leğene akıtıyorlar... O kanı da... Hamursuz bayramında yiyecekleri karışımın içine katıyorlar!
***
Bir başka prodüksiyon... Daha doğrusu bir video klip... Bunda da intihar bombacılarının eylemlerinden patlama görüntüleri var. Patlamanın tam kalbinden grafik animasyon yardımıyla bir yıldız fırlıyor, içinde kendini havaya uçuran mümin(!) arkadaşın şöyle sarıklı bir fotoğrafı... Beynini patlatacak olmanın verdiği gururla objektife gülümsemiş!... Derken bir diğeri... Sonra bir başkası. Fonda her dinleyeni avcuna alacak ritmik bir parça. Sözleri İsrail'e hakaret dolu ifadeler içeriyor... Nakaratı da hep aynı: İsrail'e ölüm! Bu yayınların, özellikle eğitimsiz Müslüman kitle üzerindeki etkilerini düşünebiliyor musunuz? Terörizme nasıl paye verdiğini, güya din adına masum canlara kıymanın ne matah bir şey olduğunu cahil kafalara nasıl kazıdığını? Nasıl beyin yıkadığını... Ve bunu nasıl paraya çevirdiğini...
***
Bu yayın ağı, güya İslam adına çalıştığı için Müslüman izleyicilerden bağış adı altında destek topluyor. Tek gelir kaynağı bu sanmayın... Yakın geçmişe kadar, aralarında Microsoft'un da bulunduğu bazı köklü ABD firmaları bile Al Manar'a yüz milyonlarca dolarlık reklam vererek destek oluyorlardı. Terörizme destek için değil elbette... Globalleşmenin doğurduğu şartlarda bir milyonlarca Müslüman seyirci, Pazar olarak hiç de fena değildi elbet.. Uyarılınca, bu firmalar reklamları hemen geri çekti.
***
Al Manar'ın yayınları, uydu yoluyla aralarında Türkiye'nin de  bulunduğu pek çok ülkede izleniyordu. En son Fransa, Al Manar yayınını durdurdu ve hatta bunun Avrupa'da terör örgütü PKK'nın propagandasını yapan Roj TV yayınlarının durdurulmasını isteyen Türkiye tarafından da emsal gösterilebileceğini savundu. Al Manar, bugün itibariyle Türkiye'den izlenemiyor; zira İsrail, yayın yapılan binayı vurdu.
***
Suriye ise Ortadoğu karıştı diye zil takıp oynayacak neredeyse... İsrail tam Filistin'le barış sağlayacakken seçimle işbaşına gelen ve tarihi değiştiren Hamas'ın terörist liderine kucak açan Suriye.... Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı dün öyle bir açıklama yaptı ki, İsrail adına yenilir yutulur cinsten değil. İsrail, yaptıklarıyla hem Hamas'ı hem de Hizbullah'ı kışkırtmış! İki örgüt de İsrailli askerleri kaçırmakta haklıymış..
***
İsrail'e karşı propaganda amacıyla çektiği filmde Müslüman çocuğun kanını dökerek , bununla prim yapan Arap dünyası, 'modus operandi'si bu.. Çocuğun kanı... Bu amaçla şimdi İsrail'in attığı bombalarla yerle bir olan enkazın  altından çıkan 3dž yaşlarındaki çocukların cesetlerini kameralara gösteriyorlar... Yine çocukların kanını kendi propagandalarına alet ediyorlar. Bir de tabii... İsrail'in Ortadoğu'daki varlığını içine sindiremeyip bu gibi akıl almaz yaklaşımlarla, bilerek ya da bilmeyerek ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ne destek vermekten başka bir iş yapmıyorlar...