Dikkat Ferrari geliyor

İzzet ANCELFormula 1`de Fransa Grand Prix`i ile beraber 11 yarış geride kaldı ve açıkça söylemek gerekirse sezon başında kendini pek göstermeyen heyecan yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. “Alonso bu işi götürür” denildiği zamanda Schumacher`in ağırlığını yarışlara koymaya başlaması, Schumi`nin ş

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
Daha önceki yazılarımda, her fırsatta Alonso’nun şampiyonluğa biraz daha yakın olduğunu söyleyip dururdum. Aslına bakılırsa fikirlerim de pek değişmiş değil fakat son haftalarda Schumacher’in gösterdiği performans insanı gerçekten heyecanlandırıyor. Takımlar sıralamasındaki farkı, Ferrari’nin hızla eritmesinin yanında son iki yarışta Schumi, aldığı iki birincilikle Alonso ile arasındaki farkı 17 puana kadar indirmiş durumda. Daha sezonun bitmesine de 7 yarış var. Birinci pilotun 10 puan aldığını düşününce, Alonso’nun ufak hatalar yapması  ya da şanssız yarışlar geçirmesi durumunda aradaki farkın tamamen kapanması hatta Schumi’nin Alonso’yu geçmesi çok şaşılacak bir durum olmaz. Hele de sezon başından beri podyumdan inmeyen Alonso’nun ABD Grand Prix’inde beşinci olarak 4 puan almasından sonra bu durum çok da olası gözüküyor. Ferrari ve Renault mücadelesi kızışıp F1’e renk katarken, McLaren’in de yarıştan giderek uzaklaşmasına şahsen üzülüyorum.
Bazı takımların son haftalardaki performanslarına bakmak gerekirse:
Ferrari, yukarda da bahsettiğim gibi şu anda yarışı giderek kızıştırıyor. Alonso’nun son birinciliğini aldığı Kanada’da, Schumacher yarışı ikinci bitirmiş ve fark 34 puan olarak gözüküyordu. Fakat ABD ve Fransa’da Shumi’nin birincilikleri ile birlikte, Felipe Massa’da kendini podyumda gösterince puan farkı bir anda 21’e kadar düştü. Schumacher bu sezon şampiyonluğu alamasa bile, Massa’nın son haftalardaki performansı devam ederse, Ferrari’ye takımlar klasmanında bir galibiyet getirebilirler.
Renault ise, zirvede hala güçlü gözükse de, Ferrari’nin yükselen grafiğine ayak uyduramıyor. Özellikle de Fisichella’nın podyumdan uzak kalması Renault’u zorluyor. Fisichella son olarak, ABD’de üçüncü olarak podyuma çıkabildi. Ancak ilk iki sırada Ferrari’lerin olması ve Alonso’nun beşinci sırada kalması puan farkının kapanmasını engelleyemedi. Fisichella’nın ABD’den önceki podyum başarısı ise İspanya’daydı. Renault’un tepede tutunabilmesi için, Fisichella’nın, Massa’nın son haftalardaki temposuna ayak uydurması ve Alonso’ya destek olması şart. Alonso’ya gelince, onu bir süre daha ikinci veya üçüncü görebiliriz kanaatindeyim. Temkini elden bırakıp ve galibiyet için daha agresif sürüşler yapacağına pek inanmıyorum. Bana kalırsa, hızını koruyabildiği sürece, planlarında değişiklik yapmayacak ve sezonunun geneli gibi sürüşten çok stratejik zaferler kazanmaya çalışacak. 
Son olarak ABD Grand Prix’inden sonra McLaren’ı “lanetli takım” ilan etmeme, artık Ron Dennis bile bir şey diyemez diye düşünüyorum. Aslına bakılırsa geçen senenin, ekip için daha acı verici olduğu kesindir. Şanssızlıklar nedeni ile, şampiyonluğun kaçması çok daha ciddi bir durum. En azından bu sene arkalarından zorlayan yok fakat ortada kesin bir durum var ki; birkaç senedir süregelen şanssızlık diye bir şey olamaz. Otomobillerin gelişimine bu kadar çok para harcandığı ve McLaren’ın Formula 1’in en yetenekli pilotlarına sahip olduğu düşünülürse bir yerlerde bir türlü çözülemeyen bir hata var. Kanada’da Kimi’nin en hızlı turu atmasına rağmen pitteki debriyaj problemi, daha sonra ikinciliği kovalarken güvenlik aracının girişi, ABD’de daha yarışın hemen başında Kimi ve Montoya’nın birbirlerine girmesi ve yarış dışı kalmaları, Fransa’da da hızlı olmasına rağmen Kimi’nin trafiğin arkasında kalması ve 5. bitirmesi… Bu şekilde bakıldığı zaman hepsinde garip bir şanssızlık olduğunu görebiliyoruz, aslında bu şanssızlıklar son birkaç senedir çıkan motor arızaları, kazalar ve diğer şanssızlıkların özeti gibi. Bir hata yokmuş gibi gözüküyor, zaten bu yüzden de kimse McLaren’ı suçlayamıyor. Geçen sene Williams’da oldukça başarılı olan Montoya’nın, bu sene vasatı geçememesi ve sonunda da Nascar’a geçeceğini söyleyerek, Fransa’dan itibaren yerini Pedro De La Rosa’ya bırakması da lanetin bir parçası herhalde. Seneye Alonso McLaren’da başarısız olur, Kimi ise takım değiştirip başarıyı yakalarsa lanet kanıtlanmış diyebiliriz herhalde. Neyse McLaren’in laneti başlı başına bir yazı olduğu için burada kesmek lazım diye düşünüyorum.
Bu haftalık, ilk üçü incelemiş olarak bırakıyorum. Genel duruma bakıldığında, ilk iki üçüncüden kopuk, üçüncü arksında dördüncülük mücadelesindeki 3 takımdan kopuk gibi bir görüntü hakim ama henüz önümüzde 7 yarış var ve Ferrari’nin de gösterdiği üzere bazı faktörler bir araya gelince F1’in kaderi kısa zamanda değişebiliyor.