Türkiye`nin hangi şartlar altında Lübnan`a asker gönderip göndermeyeceği tartışılırken, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bölge ülkelerinin görüşlerini almak üzere Ortadoğu ülkelerinde temaslarda bulunuyor
Hafta başında Lübnan, İsrail ve Filistinde temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Salı günü Suriyeye gitti. Hükümet ve MGK, doğru kararın alınabilmesi için çalışmalara başladı.
Lübnan ziyareti
Lübnana gönderilmesi düşünülen Türk birliği ile ilgili temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, diplomatik ziyaretlerine Lübnan ile başladı. 16 Ağustos Çarşamba günü Beyruta giden Gül, görüşmeler yaparak nabız yokladı.
Gül Beyrutta önce Lübnan Dışişleri Bakanı Fevzi Salluk ile bir araya geldi. Bu görüşmenin ardından basına açıklama yapan Gül, Lübnanda barış süreci ile ilgili olarak Lübnan Başbakanı Fuat Sinyoranın planını desteklediğini bildirdi. Gül ayrıca Türkiyenin Lübnana savaş süresince insani yardımda bulunduğunu ve bu yardımın devam edeceğini de hatırlattı.
Abdullah Gül ikinci görüşmesinde, aynı zamanda Şii Emel Partisinin lideri olan, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ile bir araya geldi. Yarım saatlik görüşmenin ardından yapılan basın toplantısında Gül; Lübnana göndermesi muhtemel uluslararası barış gücüne Türkiyenin katkısının ele alındığını açıkladı. Gül, Lübnan Başbakanı Sinyoranın Başbakan Recep Tayyip Erdoğanı bizzat arayarak asker talebinde bulunduğunu, konu hakkında Türkiyenin henüz karar vermediğini de belirtti.
Dışişleri Bakanı Gül, suikasta uğrayan Lübnan Eski Başbakanı Refik Haririnin oğlu Saad Hariri ile görüştü. 40 dakika süren görüşmede Saad Hariri; El Şark el Evsat al Şark adlı Arap gazetesinde çıkan, MİTin İsraile istihbarat verdiği yönündeki haber konusunda sorular sordu. Gazetedeki iddialara göre, Türk istihbarat teşkilatı MİT, İsraillilere Hizbullah Lideri Nasrallahın Beyruttaki İran Elçiliğinde saklandığı bilgisini vermişti. Gül sorular üzerine iddiaları yalanladı.
Dışişleri Bakanı, Lübnan Başbakanı Sinyoranın verdiği öğlen yemeğine katıldı. Gül yemekte Sinyoranın yanı sıra Fransa, Pakistan, Malezya dışişleri bakanları ve Lübnan hükümetinin 9 bakanı ile bir araya geldi. Yemekteki 9 bakandan 5inin Hizbullaha yakın isimlerden olması dikkat çekti. Hürriyet Gazetesinden Ertuğrul Özkökün haberine göre Ermeni partisi Taşnaka mensup bakan dahil olmak üzere, Lübnanlı tüm bakanlar Türkiyeden asker gelmesi talebinde bulundular. Fakat sabah saatlerinde Lübnandaki 120.000 Ermeniyi temsil eden Taşnak partisi Türkiyenin bölgeye güç yollamasına karşı olduğunu duyurmuştu.
Suriye yanlısı olarak tanınan Lübnan Devlet Başkanı Emil Lahud da İsrail ile askeri anlaşması olan ülkelerin Lübnan Barış Gücünde yer almaması gerektiğini söyledi. Bu söylem Lübnandaki diğer politikacılar tarafından desteklenmedi. Türkiyenin İsraille süren askeri anlaşmaları bulunuyor.
Gül Türkiyeye dönmeden önceki son ziyaretini Dahiya bölgesine yaptı. Lübnanda Hizbullahın kalesi olarak bilinen bölgede bakanı Hizbullah milletvekilleri karşıladı. Gül, Hizbullahın televizyon kanalı El-Manarın savaş sırasında bombalanan binasını ziyaret etti ve El-Manara demeç verdi. Demecinde bu ziyareti, Türk halkının Lübnan halkı ile dayanışmasını göstermek için yaptığını söyledi.
Lübnandan dönüşünde Esenboğa Havalimanında yaptığı açıklamada Gül, Türk askerinin Hizbullah'ı silahsızlandırmak için bölgeye gitmeyeceğini, sadece barışı korumak görevi ile gideceğini belirtti.
İsrail ziyareti
Gül Lübnan temaslarından sonra 20 Ağustos Pazar günü de İsrail ve Filistin Özerk bölgesine geçti.
Abdullah Gül, İsrailde diplomatik temaslarına başlamadan önce kandil nedeni ile Kudüste Mescit-i Aksayı ziyaret etti. Kubbet-üs Sahra'da namaz kılıp El Aksa Camiine geçmek isteyen Gül, orada Filistinli bir gencin protestosu ile karşılaştı. Gencin Gülün üzerine yürüyüp hakaret ettiği ve Burayı kurtarın dediği belirtildi.
Gül daha sonra İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile görüştü. Görüşmede Gül; güç kullanarak tek taraflı adımlar atmanın sorunun çözümüne katkı sağlamayacağını, Türkiyenin bu konuda tecrübesinin olduğunu belirtti. Son bir ayda yaşanan yıkımın üzücü olduğuna değinirken, ateşkesin ve BM güvenlik konseyi kararının kalıcı bir barışın sağlanması için fırsat olduğunu söyledi. Gül, İsrail ve Filistinin iki ayrı bağımsız devlet olarak yaşaması gerektiğini ve bölgede kalıcı barış için Türkiyenin elinden geleni yapacağını söyledi.
Bu amaç doğrultusunda iki İsrail askerinin serbest bırakılması için çalışacağını söyleyen dışişleri bakanı, İsrailin tutukladığı Filistinli politikacıların da serbest bırakılmasını talep etti.
İsrail Dışişleri Bakanı Livni ise BMnin 1701 numaralı kararının uygulanması ile ilgili endişelerini ve uluslararası güce ilişkin taleplerini dile getirdi. Livni, Hizbullaha silah akışının durdurulması gerektiğini vurguladı. Son bir hafta içerisinde 5 İran ve 1 Suriye uçağının Türkiye tarafından aranması İsrailli yetkililer tarafından olumlu karşılandı. Livni uluslar arası kuvvetle beraber Lübnan ordusunun bölgeye yerleşmesini, 1701 sayılı kararın uygulanması sonucunda Hizbullahın silahsızlandırılıp Lübnanın tam bağımsız bir devlet olmasını beklediğini de bildirdi. Livni, Lübnan ordusunun güneye gönderilmesinin iyi bir başlangıç olduğunu ifade etti.
Dışişleri Bakanı Gül daha sonra İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile görüştü. Görüşmede uluslararası gücün Güney Lübnan'a konuşlandırılması ve Türkiyenin rolü görüşüldü.
Olmert görüşme sonrasında Türkiye'nin bölgede istikrar sağlayıcı bir rol oynayacağına inandığını ve İsrailin Türkiyeye güvendiğini belirtti. Gül görüşme ile ilgili olarak basına bir açıklama vermedi.
İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz ile kısa görüşmesinde de, İsrailin Türkiyeden uluslar arası güce katkı beklediği yinelendi.
İsrailli yetkililerle görüşmelerini tamamlayan Gül, daha sonra Ramallaha hareket etti. Orada Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü. Edinilen bilgilere göre Abdullah Gül, Mahmut Abbasa İsrailin Türkiyeden asker talep ettiğini bildirdi. Abbas ise Türkiyeye güvendiğini ve Türkiyeye destek olacaklarını söyledi.
Görüşmenin sonunda Filistinli Müzakereci Saeb Erakat ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ortak basın toplantısı düzenledi.
Gül, Filistin sorunu çözülmeden bölgede sorunların bitmeyeceğini, sorunun çözümü için geçmişe bakmayı bırakıp geleceğe dönük adımların atılmasının ve Yol Haritası Planının uygulanmasının gerektiğini söyledi. Tek taraflı adımlarla ilgili uyarılar da bu toplantıda da tekrarlandı. Erakat ise Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın gayret ve çabalarından ötürü
Gül'e ve Türkiye'ye teşekkür ettiğini ve Türkiye'nin bölgedeki rolünü devam ettirmesinde fayda gördüklerini söylediğini aktardı.
Gül bu toplantının ardından İsrail-Filistin temaslarını tamamlayarak ülkeye geri döndü.
MGK toplantısı
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bölgedeki ülkelerin Türk barış gücü ile ilgili taleplerini değerlendirirken, yurtdışından Başbakan Erdoğana da asker talepleri yağdı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve İtalya Başbakanı Romano Prodi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı arayıp asker yollamasını istedi. Başbakan Erdoğan konuya temkinli yaklaşarak, asker yollanması için gerekli şartların sağlanması ve Meclisten kararın çıkması gerektiğini dış liderlere ifade etti.
Başbakanın temkinli açıklamalarına karşın, Ankaradaki gazeteciler Erdoğanın doğru şartlar altında Lübnana asker göndermeye olumlu yaklaştığını düşünüyorlar. Başbakan Erdoğan 16 Ağustosta yaptığı açıklamada 1 Mart tezkeresi ile ilgili olarak Irakta söz sahibi olmuş olsaydık, bugün ne Kuzey Irakta PKK olurdu ne de Sünni-Şii savaşı demesi 1 Mart tezkere sürecinde hata yaptığına dair itiraf olarak yorumlanıyor. Başbakanın Lübnan konusunda işi daha sıkı tutması, CHP ile AKP'li muhalifleri bilgilendirmek ve ikna etmek için elinden geleni yapması bekleniyor.
Gülün Ankaraya dönmesinin ardından 21 Ağustos Pazartesi yapılan MGK olağan toplantısında da Lübnan konusu ele alındı. 4 saat 15 dakika süren toplantının ardından MGK Genel Sekreterliği tarafından yapılan yazılı açıklamada, Ortadoğu'daki son gelişmeler ile bunların Türkiye ve bölge bakımından yansımaları değerlendirilmiş, 1701 sayılı BMGK kararı ve çatışmaların durdurulmasından duyulan memnuniyet belirtilmiş, kararın tümüyle uygulanmasının önemi ve askeri önlemlerin yanı sıra bölgede kalıcı barış ve istikrarın tesisi için diplomatik çabaların hızlandırılmasının gerekliliği vurgulanmış, tarafları barış yolunda cesaretlendirmenin ve sorunları görüşmeler yoluyla çözmeye özendirmenin önemi ile Filistin ve Lübnan'a yönelik insani yardımlarımızın sürdürüleceği ifade edilmiştir ibaresi yer aldı.
MGK toplantısından sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan toplantıya katılan bazı bakanları Başbakanlık Resmi Konutunda toplayarak yarım saat görüştü.
MGKda konuşulanlar ve hükümetin konu hakkındaki görüşü ise Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün Suriyeye gitmeden önce yaptığı basın açıklamasında belli oldu. Gül, Birliğimizin üstleneceği misyon kesinlikle yerli unsurlarla bir çatışmayı içermeyecek veya silahlı grupların silahlarından arındırılması gibi görev kesinlikle üstlenilmeyecektir derken asker gönderilip gönderilmeyeceğinin de henüz belirsiz olduğunu ifade etti.
İsmi açıklanmayan bir üst düzey yetkili ise asker göndermenin MGKda konuşulduğunu, gönderilecek asker sayısının ise binlerle ifade edilen bir rakam olmayacağını söyledi.
Suriye ve İran
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Ortadoğu gezisinin son ayağı olarak 22 Ağustos Salı günü Suriyeye hareket etti. Gül, Suriyede Devlet Başkanı Beşar Esad ile 1,5 saat görüştü fakat görüşmenin ardından basın açıklaması yapılmadı. Başkan Yardımcısı Faruk El Şara ile de görüşen Gülün BMnin 1701. sayılı kararı üzerine taraflara silah sağlanmaması hükmünü öne sürerek Suriyenin Hizbullaha silah yardımını durdurmasını istemesi bekleniyor. Ayrıca Gül Suriyeden Hizbullaha baskı yapmasını da isteyecek.
Suriye gezisinden önce kendisine sorulan sorular üzerine Gül, İranın nükleer faaliyetleri hakkında Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile geçen hafta İstanbulda görüştüğünü, İrana ziyaret planlamadığını ifade etti. İran, aranılan uçaklarla ilgili olarak Türkiyenin yasal hakları bulunduğunu belirtmiş fakat hoşnutsuzluğunu da bildirmişti.