Genç maketçi Ceki Erginbas:“Maket yaparken kendimi buldum”

David OJALVOEngin MAÇOROCeki Erginbaş, geçtiğimiz sene “19. Plastik Model Uçak Yarışması”nda canlandırma kategorisinde birincilik ve “Model Sitesi Yarışması”nda 1:24 ölçekli araç kategorisinde birincilik ve ikincilik ödülleri kazandı, Borusan`ın maket sergisine katıldı. Çocukluğundan beri makete ilgi duyan Ceki, bizlere bu ilgisinin nasıl

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba
Ceki bize kendinden söz edebilir misin?
Boğaziçi Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği’nde okuyorum; şu sıralar staj yapıyorum. Sokaktaki insanlardan biraz farklı zevklerim var diyebilirim. Uğraşlarıma kadar, takip ettiğim sporlara kadar farklı şeyleri seviyorum. Formula 1 seyrederken, Galatasaray-Fenerbahçe maçı seyreder gibi heyecanlanıp, ayaklanan başka bir insan yoktur herhâlde. Eğer uğraş olarak derseniz maket yapmak, karikatür çizmek, gitar çalmak… İnsan birden fazla uğraşlarına zaman ayırmaya çalışınca, tabi ki bir tanesi ağır basıyor.

Makete olan ilgin nasıl başladı, nasıl gelişti?
Babam doğduğum zamanlarda maket yaparmış. Genelde Büyükada’da toplarmış modelleri. Küçükken onu bir maketini kırmışım… Lego ile uğraşırdım. Bir yaştan sonra legolar pek kesmemeye başladı; sonuçta formunu değiştiremiyorsunuz blokların; plastik maketler alıp yapıştırmaya başladım. Hatta hiç unutmam, yılbaşlarındaki hediye değiş-tokuşlarının birinde ağabeyime bir arkadaşı “hayalet uçak” maketi almıştı. Ağabeyim de hiç maketle ilgili değildir; o da tabi, doğal olarak maketi bir kenara koymuştu. Ben de onu bir şekilde bulup, araklamışım. Annemin yağlı boyalarını da bulmuştum dolapta. O yaşta bütün parçaları yapıştırdım, ondan sonra yağlı boya tüpüyle (fırça da yok) boyadım.
Bazı arkadaşlarım var, babaları bu işte bayağı iyi olan insanlar… Kendileri sıfırdan çizip, buharlı lokomotifleri elde imâl etmeye kadar ileri gidiyorlar. İnanılmaz şeyler yapıyorlar ve onları gördükçe hep zor işler gibi gelmişti bana maket, yapamayacakmışım gibi hissetmiştim… Her zaman ufak tefek şeyleri bir araya getirip monte etmek, bir şeylerin küçüğünü yapmak hoşuma gitmişti. Sonra yaş ilerleyince baktım ki, olabiliyormuş, ben de bir şeyler yapabiliyormuşum… Özellikle internetin gelişmesinin çok faydaları oldu; çünkü internetten önce bazı maketleri görüyordum; fakat nasıl yapıldığını bilmiyordum, çok zor geliyordu. İnternette bazı siteler var, nasıl yapılacağını, boyama tekniğini, tesviye işlemini ve çeşitli teknikleri gösteren siteler... Onlara bakınca, hakikaten olabilir gibi geldi. Ufak tefek maketleri fırçayla boyamaya başladım; ben bu işlerle kendimi bulduğumu fark ettim. “Model Sitesi” diye bir site var ve o sitenin forumunda insanlar birbirlerine öğretiyorlar. Maket yaparken, adımları yaptıkça fotoğraflıyorsunuz ve siteye gönderiyorsunuz; orada insanlar tavsiye veriyorlar. Bu sayede birçok maketçi ile tanışma fırsatı buldum. İki tane araba yaptım, fırçayla değil spreyle boyadım. Tabi o zamanlar sprey boyanın evin içinde yapılamayacağını bilmiyordum. (Ceki gülerek anlatıyor) Annemin “olmaz olmaz!” demesine rağmen, spreyi sıktığımda her taraf boya olunca anladım bu iş evin içinde olmuyor! İki tane araba maketi yaptım ve model sitesinin yarışmasına katıldım. Bayağı geniş kapsamlı bir yarışmaydı, yaklaşık 300 tane maket vardı. Benim katıldığım kategoride (yarış arabaları) çok fazla maket yoktu. Yaptığım arabalar birinci ve ikinci oldu, ödül verdiler. Böylelikle internette tanınmaya başladım. Ödül alınca inanılmaz motive oldum ve evde bu işin düzeneğini tamamlayacağım dedim. Hava tabancası, kompresör gibi eksiklerimi tamamlamaya karar verdim.

Peki başka bir yarışmaya katıldın mı?
İki yarışmaya katıldım. İkincisi, İstanbul Havacılık Müzesi’nin yarışmasıydı. Her sene yarışmaları olur, plastik uçak modeli yarışması. Yeşilköy’deki Havacılık Müzesi’ndeki bu etkinlik, diğer yarışmadan biraz farklıydı. Diğer yarışmada oyları maketleri yapan insanlar veriyordu; Havacılık Kurumu’nun yarışmasında ise bir jüri vardı. Havacılık Müzesi’nin yarışması çok farklıydı; çünkü tarihsel olarak her noktanın doğru olması isteniyordu. Uçaktaki camın köşesindeki vidanın, boyama şeklinin, uçağın numarasına kadar birebir olmasını, müzecilik standardında istiyorlardı. Türk havacılık tarihinde meşhur bir uçak (fotoğraf) vardır. Zamanında İngiltere’den alınan spitfire uçağı araziye çakılmış; ama sadece tekerlekleri kopmuş ve şansa uçak sadece yerde sürtünmüş. Hiçbir şey olmamış. Çok meşhur bir fotoğraftır bu. Baktım hiç kimse bu sahnenin maketini yapmamış (Sahnenin maketini yapmaya, canlandırmaya “diaroma” deniyor.) Maketçi ağabeylerimizden bir tanesine fotoğrafı gösterdiğimde “Sen bunu yaparsan, hakikaten tutar” dedi. O maketi yaptım. Hakikaten fotoğrafın neredeyse aynısı olan bir maket oldu. Canlandırma kategorisinde 28 tane maket vardı. Jüri oyladı ve bu kategoride birinci oldum. Resmi bir törenle ödül aldım.
Yarışmayı takiben yarım sene sonra, havacılık müzesinin sergisi oldu. Bu sergi her türlü maketin gösterime sunulduğu bir etkinlikti. Maketlerimin hepsini yüklendim ve oraya götürdüm. 

Gelecekte maketle ilgili başka ne gibi çalışmalar düşünüyorsun? Yarışmalara katılacak mısın?
Maket yarışmalarını yapan kurum belli değil. Genelde kişisel internet siteleri kuruluyor ve bu siteler bir şekilde insanları forumlarında topluyor ve bu sitelerin organize ettiği yarışmalar oluyor. “Model Sitesi” yarışmalar düzenliyor. Birtakım tatsızlıklar yüzünden, bu seneki yarışmaların akıbeti ne olur, belli değil. Ben tabi ki her zaman, mümkün olduğu kadar serbest vakitlerimde maket yapıyorum ve bütün yarışmalara katılmak istiyorum. Bir kere ödül alınca, bir daha istiyor insan. Ben şansıma ilk dönemde yaptığım maketlerimle iki tane ödül aldım ve yeniden yarışmalara katılmak istiyorum.

Yarışma haricinde özel bir çalışman oldu mu?
Tabi ki, mesela biri benden gerçekte var olan bir şeyin maketini yapmamı isterse yapabilirim. Zamanında endüstri ürünleri tasarımı bölümüne girmek istiyordum; fakat daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı inşaat mühendisliğine girdim. Bu tasarım ile ilgili bir şeyler yapmak hep aklımda vardı. Maketçilikten bir şekilde gelir elde edip, ciddi bir kariyer şansım olursa (mesela inşaat şirketlerine maket yapmak gibi…) bunun üzerinde düşünebilirim.
Holokostu anma törenlerinde müze gibi sergiler açıyoruz; orada her zaman Varşova Gettosu’nun anlatılması için, gettoyu sahneleyen bir maket yapmayı hep istemişimdir.
Staj yaptığım yerde viyadük inşaatı yapıyorlar, viyadüğün fotoğraflarını gördüm. “Ben size bunun maketini yapayım mı?” diye sordum. Bana autocad çizimlerini verecekler ve inşaat anının maketini yapmak ilerideki projelerimden biri…
Maketçilik öyle bir şey ki her yaptığınız, bir öncekiden daha iyi oluyor. İlk başta zor gelen şey ileride alışkanlık hâline dönüyor. Maket yapmaya başladığımdan beri devamlı kendimi geliştirdim. İçime sinen maketler hep en son yaptığım maketler oluyor. İlk yaptığım maketler, bir zaman sonra insanın içine sinmemeye başlıyor. ªu saniyeden sonra yapacağım maketlerin daha iyi olacağına eminim.

Makete ilgi duyan arkadaşlara, yapmak isteyenlere iletmek istediklerin neler?
Bu konuda sabaha kadar konuşabilirim. Ben genelde, sokakta gezinerek vakit kaybetmeyi sevmem. Her insanın bir hobisi olması gerektiğini düşünüyorum. Maketçilik bazı insanlarda farklı izlenimler uyandırıyor, çok güzel bir şeymiş gibi geliyor. Yeni tanıştığım bir insana maket yaptığımı söylediğim zaman kimisi “Aa ne kadar güzel, ilginç bir şey yapıyorsunuz” derken bazısı “çocuk işi” olarak görüyor; “Oyuncaklarla oynanır mı?” diye soruyor. İnsanlar okuldan, işten eve döndükten sonra genelde televizyon seyrediyorlar. Özel bir ilgi alanı ile öne çıkan birey sayımız çok yok gibi geliyor; ama inşallah yanlış biliyorumdur.
Bir de “hobi” kelimesinin anlamı: hobi insanların boş vakitlerinde yaptığı iş değildir. “Hobiniz nedir?” diye sorarlar, “Müzik dinlemek, kitap okumak, sinemaya gitmek…” Bu hobi olabilir mi? Hobi dediğimiz şey, uğrunda emek ve para harcadığınız uğraştır. Bunu yapmak için devamlı vakit ayırmak istediğiniz bir şeydir. Ben bütün gün işte veya okuldayken devamlı kafamda maketler geçiriyor, aklım fikrim kafamdakini uygulamak. Ben artık böyle bir yola girdim. Gelecekte yapmak istediklerimi düşündükçe, hiç vakit kaybetmek istemiyorum.