Türkiye Gemoloji biliminde henüz emekleme döneminde. Bu konudaki bilincin arttırılması, faaliyet alanlarının genişletilmesi konusunda, bilinçlendirme çalışmaları yürütülmesi için bir dernek kuruldu. Gemologlar bu laboratuarların gelecekte daha çok tanınacağına inanıyorlar. Türkiye, Güney Afrika ve Hindistan gibi elmas ve pırlanta üreten bir ülke değil. Ancak çok büyük karatlarda olmasa da satışa konu olan taşların değerlendirilmesi açısından ciddi bir talep oluşabilir. Bunun için hem üreticilerin hem de satış yapan kuyumcuların daha bilinçli olmaları gerekir.
Bunun yanı sıra, Türkiye kuyumculuk sektöründe İtalya ile yarışır duruma geldi. İhracat oranı giderek yükseliyor. Pırlanta satışları da artış gösterdi. Altın sadece yatırım amacı olarak görülmüyor. Artık bütün mücevherlerde renkli taşlar ve pırlantalar görüyoruz. Süslü takılara olan talep artışı gemolojinin de önemini giderek arttırıyor.
Bir diğer önemli konu ise değerli taşların sertifikalandırılması. Yani kimlik belgelerine kavuşmaları. Zira değerli taşlar konusunda birçok yolsuzluk yapılıyor. Bu taşların uluslar arası pazarlarda geçerli olacak şekilde gemoloji laboratuarları tarafından sertifikalandırılması lazım. Türkiyede sektörün kalbi İstanbulda atıyor. EGL uluslararası bir kuruluş. 1974 yılından beri faaliyette. Amerika, Londra, Paris, Tel Aviv, Seul ve Bombayda kurulan laboratuarlardan sonra İstanbulda da 2000 yılında faaliyete geçti.
Nasıl Gemolog olunur?
Gemolog ünvanı, bütün renkli taşlar, pırlanta ve organik malzemeleri kapsayan yoğun bir eğitim sonucunda elde ediliyor. Bütün bu eğitimlerin tek tek alınması ve yapılan sınavlarda başarılı olunması gerekmektedir. Türkiyede bu eğitimi veren üniversite kurumları yer alırken, Amerikada GIA, Almanyada DGemG, İngilterede GemA gibi kurumlar bulunuyor. Eğitimler yaklaşık 6 ay tam zamanlı olarak sürüyor. Bu kurslarda eğitim almanın maliyeti ise 8/9 bin ?uro arasından değişiyor.
Tüm okuyucularımıza bereketli, mutlu ve huzurlu bir sene diliyorum. Shana Tova.
(Kaynak: Ekonomist Dergisi)