Simha Tora Öyküsü

Duaların GücüBir hafta sonra Simha Tora bayramı vardı. David çok heyecanlıydı. Bu en sevdiği bayramdı. Sefer Toraları yerlerinden çıkarıyorlar, danslar ediyorlar, güzel şarkılar söylüyorlardı. David henüz 6 yaşındaydı ama üç dua öğrenmişti bile. Komşuları Sultana`nın oğlu en samimi arkadaşıydı. Albert

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Günlerden bir gün David arkadaşına “Bak, ben  Talmud Tora’ya gidiyorum. Sen de gel” deyince Albert “Orası neresi ki?” diye sorar. David arkadaşına orada güzel oyunlar oynandığını, dualar öğrenildiğini, şarkılar, şiirler öğrenildiğini, hediyeler verildiğini, kısaca çok iyi zaman geçirildiğini anlatır. Albert ise kararsızdır. Onun annesi ve babası bırak dua okumayı, sinagoga gitmeyi bile istemezler. Albert eve gelince annesine sorar: “Anneciğim David Talmud Tora’ya gidiyor. Orada çok mutlu. Beni de yollar mısınız?” Annesi ve özellikle babası bu işe karşı çıkar. Dua okumak nedir ki? İnsanın cebini doldurur mu? Seni işe götüreyim. İş öğren. Sana ancak para kazanmanın faydası olur. Karnımızı dualar değil, para doldurur” der. Albert ise üzgündür. Her hafta David Talmud Tora’ya, Albert ise babasının işine gider.
Nihayet Simha Tora bayramı gelmiştir. David çok mutludur. Sinagoga gider. İçini hem sevinç, hem huzur kaplar. O hafta sorulan bir soruyu bir tek o doğru bilir ve bir hediye kazanır. O hafta kazandığı hediyeyi arkadaşına gösterir. Albert zaten çok kıskanç bir çocuktur. O da David’e kazandığı parayı gösterir. David ise ona “Mutluluk ve huzur”, bunları parayla satın alamazsın. Atalarımız; Toramızı, iyi davranışları, duaları bize güç ve mutluluk veren şeyleri, tarihimizi öğreniyorum. Yeni arkadaşlar ediniyorum” deyince kıskanç ve sıska Albert hüngür hüngür ağlamaya başlar. Her hafta David’lerin evi çocuklarla dolmaya başlamıştır. Yeni arkadaşları ve çocuk kahkaları evlerini doldurmuş, David’i daha mutlu kılmıştı. Albert kararını verir. O da annesine baskı yapacaktı. O kadar bağırır ve çağırır ki, annesi Albert’i Talmud Tora’ya yollayacağına söz verir. Hatta o hafta David sinagoga giderken, Şabat günü Albert’i de yanına verirler. Albert sinagoga girince önce çok sıkılır. Hiçbir dua bilmediği için daha da sıkılır. Hatta arkadaşı David talledini takmış, bazı şarkılı duaları söylerken çok kıskanır ve sinagogun dışına çıkar. Dua bitene kadar onları orada bekler. Albert kararını vermişti. O David’den daha iyi öğrenecektir, tüm hediyeleri o toplayacaktı ve onun da çok arkadaşı olacaktır.
Albert o hafta Talmud Tora’ya gelir. Hızla öğrenmeye başlar. Babası ise haberi aldığı zaman kıyamet kopar. Albert’i Talmud Tora’ya yollamazlar. Albert çok hırslı bir çocuktur. Ağlar, ağlar ve hastalanır. Doktor çağırırlar ve iyileşince Albert dediğini yapar en iyi öğrenenlerden biri olur.
Bir başka Simha Tora bayramında Albert ve David birlikte Sefer Tora taşırlar ve şarkılar söylerler.
Birkaç ay sonra Albert babasına “Sen hiç sinagoga gitmiyorsun, çünkü küçükken gitmemişsin, dua etmeyi bilmiyorsun ama ben sana öğretebilirim. Hem sıkılmaz, hem de mutlu olursun” der. Babası sert bir adamdır. Ama Albert hastalandığından beri biraz değişmiştir. Albert hem annesine, hem babasına dualarıyavaş yavaş öğretir ve onları her Şabat sinagoga götürür. Babası belki duaların gücü, belki oğlunun ilgisiyle daha yumuşak ve daha sevecen olur. Artık daha mutlu bir aile olurlar. Daha duyarlı, insanları seven, paylaşan ve bilgili. Annesi de okumaya başlamış, hatta dindar kadınlardan biri olmuştur. Albert’in cimri babası ise Talmud Tora’ya önemli bir bağış yapmıştır.
Yıllar sonra hiç dua bilmeyen ve Talmud Tora’ya gitmesi yasaklanan Albert bir haham olur. Bir konuşmasında ona yöneltilen bir soru karşısında “Şunu unutmayın hepimizi değişebiliriz. İnsanların değişmesi zordur ama “Duaların gücü” bu çok önemlidir. Mucizeler yaratır. Ben babamda buna bizzat şahit oldum der”. O hafta Simha Tora Bayramı’dır. Sinagog çiçeklerle süslenmiş, masalar hazırlanmıştır. Albert hem çocuklarını, hem torunlarını, hem de komşularını sinagoga getirir. Bu bayram kalplerdeki iyilik ve duaların gücüyle daha coşkulu olmuştur.

* “Duaların gücü” bu sihirli bir tılsım misali davranışlarımızı ve hareketlerimizi değiştirebilecek güçtedir.
* İnsan kaç yaşında olursa olsun öğrenebilir. Asla geç değildir.
* Katı ve sert kalpler, kıskanç ve zalim insanlar, ne kusurları olursa olsun tüm insanlar iyiye doğru değişebilir, sevmeyi, iyiliği öğrenebilir, bunları öğrendikçe de mutlu ve huzurlu olabilirler.