Naim (Avigdor) Güleryüz Araştırmacı / Yazar30 Ocak 1933 günü dünya tarihinin kilometre taşlarından biridir. Weimar Alman Cumhuriyeti Devlet Başkanı 86 yaşındaki Mareşal Hindenburg tarafından Şansölye`liğe (Başbakanlığa) atanan Adolf Hitler`in yarattığı, arkasında milyonlarca ölü bırakan dehşet ve gözyaşı d
Hitler görevine başlayışından henüz üç ay bile dolmadan, 1 Nisan 1933 günü başlayan Yahudi işyerlerine boykot hareketinin ardından 7 Nisan 1933 tarihinde Devlet Memuriyetinin Meslek Olarak İfasına Yeniden Dönüş Yasasını çıkartır. Safkan, yani Aryan ırkından olmayanların ve özellikle Yahudilerin veya rejim karşıtı (anti-nazi) olanların sindirilmesi, sırasıyla önce işlerinden, daha sonra toplum yaşamından soyutlanması ve nihayet yeryüzünden silinmeleri sürecinin yeşil ışığıdır bu yasa. Doğal olarak da, ilmin nurundan korkan tüm rejimlerde olduğu gibi ilim ve bilim adamları ilk hedeftirler. Yahudi kökenli veya sosyalist eğilimli akademisyenler bilim ve irfan yuvalarından dışlanarak faaliyet görmeleri kısıtlanır, yasaklanır.
Almanyadan, ve daha sonra Avusturyadan, kaçan akademik kişiler sığınacak limanlar aramaktadırlar. Bu kişilere yardımcı olmak üzere New Yorkda Emergency Committee, Londrada Academic Assistance Council gibi kuruluşlar faaliyete geçer. Kimi bilim adamları ABDye göç ederken Avrupada kalmayı yeğleyen çoğunluğun ilk durağı ise, belki de anadilleri olan Almanca lisanı hakim olduğundan, Zürichtir. Mart 1933 de İsviçreye iltica eden, Frankfurt Tıp Fakültesi Patoloji Enstitüsü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Philipp Schwartz öncülüğünde Notgemeinschaft deutscher Wissenschaftler im Ausland - NdWA (Yurtdışındaki Alman Bilim Adamlarına Yardım Cemiyeti) adlı bir cemiyet kurulur1.
Aynı dönemde Türkiyenin gündemini işgal eden temel sorunlardan biri de Üniversite Reformudur. II. Abdülhamidin Ağustos 1900de kurduğu Darülfünun-u Şahane 10 yaşındaki genç ve dinamik Türkiye Cumhuriyeti için Atatürkün hedef olarak belirttiği muassır medeniyet ilkesine cevap vermekten çok uzaktır. Maarif Vekaletinin (Milli Eğitim Bakanlığı) Haziran 1931 de başlayan ve çağdaş anlamda bir üniversite reformu amaçlı çalışmaları tam hızla devam etmektedir. Bu sırada Atatürk, tarafsız ve objektif bir rapor hazırlaması için Cenevre Üniversitesinden Pedagoji öğretim üyesi Prof. Albert Malchei Türkiyeye davet eder.
19 Ocak 1932de Darülfünunda kendisine ayrılan bölümde çalışmalarına başlayan Prof. Malche, öğretim üyeleri ve öğencilerle görüşerek, zaman zaman derslere ve hatta sınavlara girip durumu bilfiil gözleyerek düzenlediği 95 sayfalık geniş ayrıntılı değerlendirme raporunu2 29 Mayıs 1932de takdim eder. Raporu okuyan Atatürkün yorumu kısadır: Bildiğimiz başka, hakikat başka3. Sonuç bölümünde özetle, Darülfünunun kapatılmasını, fen ve bilimin güncelliğine uymayan öğretim üyelerinin tasfiyesiyle kadro açığının yurtdışından getirtilecek bilim adamlarıyla tamamlanmasını, disiplinli bir eğitim sisteminin yerleştirilmesini ve gelecek nesil öğretim üyelerinin yetiştirilmesini öngören rapor, 1 Haziran 1932de Başvekil İsmet (İnönü), Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) Dr. Tevfik Rüştü (Aras), Adliye Vekili (Adalet Bakanı) Yusuf Kemal (Tengirşenk) ve Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Esat (Sagay) Beylerin katıldığı beş toplantıda müzakere edilerek onaylanır. 6 Haziran 1932de İsviçreye dönen Prof. Malche de yeni sistemde görev almak üzere bazı bilim adamlarıyla temaslarına başlar.
Bundan sonra üniversite reformu ile ilgili tüm çalışmaları 19 Eylül 1932de atanan Maarif Vekili Reşit Galipin başkanlığında, Avni (Başman), Rüştü (Uzel), Kerim (Erim) ve Osman (Horasanlı) Beylerden oluşan bir Islahat Komitesi yürütür4.
Bu arada modern üniversite reformunu öngören ve Prof. Malchenin önerileri dikkate alınarak hazırlanan 2252 sayılı İstanbul Darülfünunun İlgasına ve Maarif Vekaletince Yeni Bir Üniversite Kurulmasına dair Kanun 31 Mayıs 1933 de yayınlanarak 1 Ağustos 1933 de yürürlüğe girer. 31 Temmuz 1933 tarihinden itibaren lağvedilen Darülfünunda görevli 157 öğretim üyesinden sadece 83ü çalışmalarına devam ederken diğerlerinin yeni kurumla ilişikleri kesilir5.
Türk hükümetinin kendisinin kovduğu kişilerle temas kurduğunu öğrenen Hitler 8 Mayıs 1933 günü Berlindeki makamına öfkeyle gelerek Benim ortadan kaldırmak istediğim bu Yahudi alayını Mustafa Kemal koruyamaz. Buna müsaade veremem. diye tehditte bulunur ve Atatürke Bu komünist profesörleri ülkenize sokmayınız mesajı gönderir. Atatürk bu bilgi kendisine iletildiğinde Hariciye Vekili Tevfik Rüştü (Aras) ve Maarif Vekili Dr. Reşit Galipe Bir onbaşı beni cinayetlerine alet edemez diyerek Türkiyeye sığınmak ve Türk Üniversitelerinde görev yapmak isteyen Alman profesörlerle ilgili işlemlerin süratlandırılması talimatını verir6.
5 Temmuz 1933 günü NdWA başkanı Prof. Philipp Schwartz, Prof. Albert Malche ve Prof. Rudolf Nissen ile beraber İstanbula gelerek Maarif Vekili Dr. Reşit Galip ile görüşür ve mülteci akademisyenlerin İstanbul Üniversitesi reformuna muhtemel katkıları konusunda kendisine ayrıntılı izahat verir. Schwartz ayrıca, Kerim (Erim) vasıtasıyla Ankara ziyaretini de düzenleyerek Maarif Vekaleti yetkililerinden Salih (Zeki) ve Rüştü (Uzel) ile de görüşür. Reşit Galibin de katılmasıyla olumlu bir şekilde süren müzakereler sonucunda bir ön anlaşma imzalanır. Reşit Galipin toplantının kapanış konuşmasındaki ifadesi çok anlamlıdır: Bugün alışılmışın dışında, örneği gösterilemeyecek bir iş yapılan bir gün oldu. 500 yıl kadar önce İstanbulu kuşattığımız zaman Bizanlı bilginler İtalyaya göç etmişti, buna engel olamamıştık. Sonuç olarak Rönesans gerçekleşti. Bugün ise Avrupadan bunun karşılığını alıyoruz7 Kendisine sunulan ön anlaşma metni ile Prof. Schwartzın bıraktığı akademisyenler listesini onaylayan Atatürk aynı zamanda Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili (Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı) Dr. Refik Saydamdan Ankara Nümune Hastanesi ve Hıfzısıhha Enstitüsü için de benzer temaslar yapmasını ister. Prof. Schwartz ve Prof. Nissen 25 Temmuz 1933 de tekrar Ankaraya gelerek kesin anlaşmayı imzalarlar.
Genç T.C.nin Üniversite Reformu Yasası 1 Ağustos 1933de yürürlüğe girerken, kontratları imzalanmış çoğu Yahudi kökenli mülteci bilim adamları aileleriyle beraber Türkiyeye gelmeye başlar. Türkiye geleneksel ve tarihi insancıl hoşgörüsüyle kucak açtığı Alman profesörlere ülkenin kültürel ihtiyacını destekleme olanaklarının da kapılarını açmıştır. Üniversite 18 Teşrinisani (Kasım8) 1933 günü, ancak üç hafta kadar önce 27 Teşrinievvel (Ekim)1933 tarihinde göreve başlayan yeni Maarif Vekili Hikmet Bayur tarafından, Beyazıt Meydanında eskiden Harp Bakanlığı olarak kullanılan bugünkü Merkez Binada açılır9.
Çarlık Rusyasında antisemit baskılar altında belirli köylerde çok kötü sağlık koşulları ile yaşamak zorunluluğunda kalan Yahudilerin çocuk sağlığını kısmen de olsa sağlayabilmek amacıyla 1912 yılında, Baron de Guinzbourgun teşvikiyle, bir kaç Rus Yahudi hayırsever tarafından Rusyada OSE Oeuvre de Secours aux Enfants (Çocuklara Yardım Kurumu) kurulur. Rus İhtilalini takiben 1923te Berline taşınan ve Birinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda kısa zamanda Almanya, Letonya, Lituanya, Polonya, Romanya gibi ülkelerde yayılan bu dernekler 1923 yılında Pariste, Prof. Albert Einsteinin başkanlığında Union des Sociétes OSE adıyla bir birlik teşkil ederler. Birliğin amacı Yahudi Halklarının Sağlığının Korunması teması çerçevesinde genişletilir.
Birliğin Onursal Başkanı Prof. Albert Einstein Ağustos 1933 ayında kendisini ziyaret eden İstanbullu Diş Tabibi Dr. Samy M. Gunzberge, Türkiye Cumhuriyeti Başvekaleti Celilesine (Başbakanlık Makamına) sunulmak üzere elden tevdi ettiği 17 Eylül 1933 tarihli mektupla, ekindeki listelerde adları ve kısaca özgeçmişleri belirtilen 15 Tıp Profesörü ile 31 deneyimli Tıp Doktorunun ülkemizde yerleşerek icrayı sanat etmelerine müsaade buyurulması için müracaat eder. Dr. Günzberg Albert Einsteinin orijinal dilekçesini ve eklerini, Türkçe çevirilerini de ekleyerek, 30 Eylül 1933 tarihinde Başvekalete iletir. Yazı Başvekil İsmet (İnönü) tarafından 9 Teşrinievvel 1933 tarihinde Maarif Vekaletine iletilir ve işleme konur10. Einsteinin bu girişimi Türk basınında da yer alır11.
Atatürk daha reform çalışmalarının başında, Prof. Einsteinin Türkiyeye gelmesini istemiş, ancak ünlü bilim adamı ABD de imkanlar çok daha fazla olduğundan Princeton Üniversitesini tercih etmişti12.
Türkiyede bu olumlu gelişmeler gerçekleşirken Hitler, İkinci Dünya Savaşını başlattığı günlerde, Almanya ve Avusturyada Nazi zulmünden kaçarak Türkiyeye iltica eden bilim adamlarının ülkemizde ikametlerinden hala tedirgindir. Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Herbert Scurla 1939 yılında Türkiyeye gelerek Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ile görüşür ve Bu bilim adamlarını bize geri veriniz. Size Almanyanın en parlak beyinlerini gönderelim mesajını iletir. Ancak Türkiye, o an Avrupanın ve belki de dünyanın en güçlü devleti durumunda olan Almanya ile ilişkilerinin bozulması pahasına da olsa baskıya boğun eğmez ve profesörler görevlerine devam eder. Scurlanın dönüşünde Hitlere tevdi ettiği, Türkiyenin tutumunu belirten raporu13 1987 yılında Alman arşivlerinde bulunur ve Türkiye Araştırmalar Merkezi (Berlin) tarafından kitap haline getirilir14.
Türk üniversitelerinde görev yapan ve kalıcı eserler bırakan bu yabancı hocaların girişimiyle tıptan mühendisliğe, tarımdan edebiyata, müzikten güzel sanatlara hemen hemen tüm dallarda öğretim geliştirilmiş, günümüzde çoğu hayatta olan bir sonraki kuşak bilim adamları yetiştirilmiştir.
Bu yabancı bilim adamlarının bazıları Türk uyruğuna geçerken diğerleri İkinci Dünya Savaşının sona ermesini takiben 13 yıl önce kovuldukları vatanlarına dönmeyi yeğlediler. Bazıları ise daha uygun koşullar sunan ABD Üniversitelerinin davetini kabul ettiler. Bu arada kimileri de ülkemizde vefat edip bu topraklara gömüldüler.
Albert Einsteinin 17 Eylül 1933 tarihli mektubunu ve Dr. Gunzbergin müracaat dilekçesini tanıtmak amacı güden bu özet sunuşta Türkiyede görev yapan, bir kısmı halen fiili görevde bulunan ikinci kuşak öğretim üyelerini ve bilim adamlarını yetiştiren, çoğu Yahudi kökenli bu ilim adamlarının kimlikleriyle ilgili ayrıntılı bilgiye, yazımı uzatmamak için, girmekten sakındım. Esasen bu konuda değişik yayınlar15 zaten mevcuttur.
1 Derneğin merkezi, Zürichte Uraniastrasse No.40 da, Neue Züricher Zeitung Gazetesinin de içinde bulunduğu bir işhanındadır: Stanford J.Shaw, Turkey Rescues Distinguished Jewish and Non-Jewish Refugee Academicians from Nazi Persecution in Germany and Austria During the 1930s makalesi.
2 Raporun tam metni: Ernst Hirsch, Dünya Üniversiteleri ve Türkiyede Üniversitelerin Gelişimi, İstanbul. 1950, s.229냯. Üzerinde Atatürkün notları da bulunan orijinal metin: Utkan Kocatürk Atatürkün Üniversite Reformu ile İlgili Notları, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, cilt: 1, sayı: 1, s.3ᇴ.
3 Prof. Dr. Ali Baki, Darülfünundan Üniversiteye, www.alibaki.com/dosyalar/darülfünundan üniversiteye
4 Yunus Kobal, 1933 Üniversite Reformunun Atatürkün Kültür Politikasındaki Yeri, www.ait.hacettepe.edu.tr/akademik/arsiv/1933.htm
5 Stanford J. Shaw, agm.
6 Turhan Aytul, 5 Büyük Kavga. 1-Atatürk-Hitler Çatışması, Milliyet, 18 Ağustos 1985
7 Prof. Horst Widmann, Exil und Bildungshilfe: Die deutschsprachige akademische Emigration in die Türkei nach 1933 (Bern/Frankfurt), çeviri: Atatürk ve Üniversite Reformu, Prof. Dr Aykut Kazancıgil ve Doç. Dr. Serpil Bozkır, 2000, Kabalcı Yayınları, İstanbul, s.92
8 Evvelce Teşrinievvel, Teşrinisani, Kânunievvel, Kânunisani olan ay adlarının Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak olarak Türkçeleştirilmesi 1945 yılında gerçekleştirilmiştir.
9 Akşam: Kadro Tamamlandı 15 Eylül 1933, Üniversite Dersleri 12 Teşrinisani 1933, Maaşlarda ve İsimlerde Bazı Değişiklikler yapıldı 13 Teşrinisani 1933, Prof. Malche geldi 17 Teşrinisani 1933; Cumhuriyet: Yeni Ecnebi Profesörler 7 Ağustos 1933, Üniversite Kadrosu 15 Eylül 1933, Üniversitenin Yeni Kadrosu 18 Eylül 1933, Üniversiteye Alınan Yabancı Profesörler 14 Teşrinisani 1933, Prof. Malchenin Açılış Konuşmasından .. 19 Teşrinisani 1933.
10 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) 030.10.116.810.3
11 Einsteinin bir müracaatı, Akşam 11 Teşrinievvel 1933
12 Prof. Münir Ülgürün Prof. Einstein ile Princeton Üniversitesinde 1949 tarihli konuşması, Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknoloji Dergisi eki, 20 Ekim 2006, Osman Bahadır imzalı yazı.
13 Der Scurla Bericht-Die Taetigkeit deutscher Hochschullehrer in der Türkei 1933.
14 Scurla Raporunu beklerken Milliyet, 14 Nisan 1987.
15 Bir kaç örnek: Stanford Shaw, Turkey and the Holocaust, 1993, Macmillan Press,London; Philipp Schwartz, Notgemeinschaft zur Emigration deutscher Wissenschaftlernach 1933 in die Türkei, 1995, Metropolis-Verlag, Marburg; Horst Widmann, age.; Arnold Reisman, "Turkey's Modernization: Refugees from Nazism and Ataturk's Vision." New Academia Publishing, LLC. Washington, DC:2006.