Türkiye`ye gelen çoğu Yahudi Kökenli Alman profesörler ve Albert Einst

Naim (Avigdor) Güleryüz Araştırmacı / Yazar30 Ocak 1933 günü dünya tarihinin kilometre taşlarından biridir. Weimar Alman Cumhuriyeti Devlet Başkanı 86 yaşındaki Mareşal Hindenburg tarafından Şansölye`liğe (Başbakanlığa) atanan Adolf Hitler`in yarattığı, arkasında milyonlarca ölü bırakan dehşet ve gözyaşı d

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Hitler görevine başlayışından henüz üç ay bile dolmadan, 1 Nisan 1933 günü başlayan Yahudi işyerlerine boykot hareketinin ardından 7 Nisan 1933 tarihinde Devlet Memuriyetinin Meslek Olarak İfasına Yeniden Dönüş Yasası’nı çıkartır. Safkan, yani Aryan ırkından olmayanların ve özellikle Yahudilerin veya rejim karşıtı (anti-nazi) olanların sindirilmesi, sırasıyla önce işlerinden, daha sonra toplum yaşamından soyutlanması ve nihayet yeryüzünden silinmeleri sürecinin yeşil ışığıdır bu yasa. Doğal olarak da, ilmin nur’undan korkan tüm rejimlerde olduğu gibi ilim ve bilim adamları ilk hedeftirler. Yahudi kökenli veya sosyalist eğilimli akademisyenler bilim ve irfan yuvalarından dışlanarak faaliyet görmeleri kısıtlanır, yasaklanır.
Almanya’dan, ve daha sonra Avusturya’dan, kaçan akademik kişiler sığınacak limanlar aramaktadırlar. Bu kişilere yardımcı olmak üzere New York’da Emergency Committee, Londra’da Academic Assistance Council gibi kuruluşlar faaliyete geçer. Kimi bilim adamları ABD’ye göç ederken Avrupa’da kalmayı yeğleyen çoğunluğun ilk durağı ise, belki de anadilleri olan Almanca lisanı hakim olduğundan, Zürich’tir. Mart 1933 de İsviçre’ye iltica eden, Frankfurt Tıp Fakültesi Patoloji Enstitüsü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Philipp Schwartz öncülüğünde Notgemeinschaft deutscher Wissenschaftler im Ausland - NdWA (Yurtdışındaki Alman Bilim Adamlarına Yardım Cemiyeti) adlı bir cemiyet kurulur1.
Aynı dönemde Türkiye’nin gündemini işgal eden temel sorunlardan biri de Üniversite Reformu’dur. II. Abdülhamid’in Ağustos 1900’de kurduğu Darülfünun-u Şahane 10 yaşındaki genç ve dinamik Türkiye Cumhuriyeti için Atatürk’ün hedef olarak belirttiği muassır medeniyet  ilkesine cevap vermekten çok uzaktır. Maarif Vekaleti’nin (Milli Eğitim Bakanlığı) Haziran 1931 de başlayan ve çağdaş anlamda bir üniversite reformu amaçlı çalışmaları tam hızla devam etmektedir. Bu sırada Atatürk, tarafsız ve objektif bir rapor hazırlaması için Cenevre Üniversitesi’nden Pedagoji öğretim üyesi Prof. Albert Malche’i Türkiye’ye davet eder.
19 Ocak 1932’de Darülfünun’da kendisine ayrılan bölümde çalışmalarına başlayan Prof. Malche, öğretim üyeleri ve öğencilerle görüşerek, zaman zaman derslere ve hatta sınavlara girip durumu bilfiil gözleyerek  düzenlediği 95 sayfalık geniş ayrıntılı değerlendirme raporunu2 29 Mayıs 1932’de takdim eder. Raporu okuyan Atatürk’ün yorumu kısadır: “Bildiğimiz başka, hakikat başka”3. Sonuç bölümünde özetle, Darülfünun’un kapatılmasını, fen ve bilimin güncelliğine uymayan öğretim üyelerinin tasfiyesiyle kadro açığının yurtdışından getirtilecek bilim adamlarıyla tamamlanmasını, disiplinli bir eğitim sisteminin yerleştirilmesini ve gelecek nesil öğretim üyelerinin yetiştirilmesini öngören rapor, 1 Haziran 1932’de Başvekil İsmet (İnönü), Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) Dr. Tevfik Rüştü (Aras), Adliye Vekili (Adalet Bakanı) Yusuf Kemal (Tengirşenk) ve Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Esat (Sagay) Beylerin katıldığı beş toplantıda müzakere edilerek onaylanır. 6 Haziran 1932’de İsviçre’ye dönen Prof. Malche de yeni sistemde görev almak üzere bazı bilim adamlarıyla temaslarına başlar.
Bundan sonra üniversite reformu ile ilgili tüm çalışmaları 19 Eylül 1932’de atanan Maarif Vekili Reşit Galip’in başkanlığında, Avni (Başman), Rüştü (Uzel), Kerim (Erim) ve Osman (Horasanlı) Beylerden oluşan bir Islahat Komitesi yürütür4.
Bu arada modern üniversite reformunu öngören ve Prof. Malche’nin önerileri dikkate alınarak hazırlanan 2252 sayılı İstanbul Darülfünunun İlgasına ve Maarif Vekaletince Yeni Bir Üniversite Kurulmasına dair Kanun 31 Mayıs 1933 de yayınlanarak 1 Ağustos 1933 de yürürlüğe girer. 31 Temmuz 1933 tarihinden itibaren lağvedilen Darülfünunda görevli 157 öğretim üyesinden sadece 83’ü çalışmalarına devam ederken diğerlerinin yeni kurumla ilişikleri kesilir5.
Türk hükümetinin kendisinin kovduğu kişilerle temas kurduğunu öğrenen Hitler 8 Mayıs 1933 günü Berlin’deki makamına öfkeyle gelerek “Benim ortadan kaldırmak istediğim bu Yahudi alayı’nı Mustafa Kemal koruyamaz. Buna müsaade veremem.” diye tehditte bulunur ve Atatürk’e “Bu komünist profesörleri ülkenize sokmayınız” mesajı gönderir. Atatürk bu bilgi kendisine iletildiğinde Hariciye Vekili Tevfik Rüştü (Aras) ve Maarif Vekili Dr. Reşit Galip’e “Bir onbaşı beni cinayetlerine alet edemez” diyerek Türkiye’ye sığınmak ve Türk Üniversitelerinde görev yapmak isteyen Alman profesörlerle ilgili işlemlerin süratlandırılması talimatını verir6.
5 Temmuz 1933 günü NdWA başkanı Prof. Philipp Schwartz,  Prof. Albert Malche ve Prof. Rudolf Nissen ile beraber İstanbul’a gelerek Maarif Vekili Dr. Reşit Galip ile görüşür ve  mülteci akademisyenlerin İstanbul Üniversitesi reformuna muhtemel katkıları konusunda kendisine ayrıntılı izahat verir. Schwartz ayrıca, Kerim (Erim) vasıtasıyla Ankara ziyaretini de düzenleyerek Maarif Vekaleti  yetkililerinden Salih (Zeki) ve Rüştü (Uzel) ile de görüşür. Reşit Galib’in de katılmasıyla olumlu bir şekilde süren müzakereler sonucunda bir ön anlaşma imzalanır. Reşit Galip‘in toplantının kapanış konuşmasındaki ifadesi çok anlamlıdır: “Bugün alışılmışın dışında, örneği gösterilemeyecek bir iş yapılan bir gün oldu.  500 yıl kadar önce İstanbul’u kuşattığımız zaman Bizanlı bilginler İtalya’ya göç etmişti, buna engel olamamıştık.  Sonuç olarak Rönesans gerçekleşti. Bugün ise Avrupa’dan bunun karşılığını alıyoruz7” Kendisine sunulan ön anlaşma metni ile Prof. Schwartz’ın bıraktığı akademisyenler listesini onaylayan Atatürk aynı zamanda Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili (Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı) Dr. Refik Saydam’dan Ankara  Nümune Hastanesi ve Hıfzısıhha Enstitüsü için de benzer temaslar yapmasını ister. Prof. Schwartz ve Prof. Nissen 25 Temmuz 1933 de tekrar Ankara’ya gelerek kesin anlaşmayı imzalarlar.
Genç T.C.’nin Üniversite Reformu Yasası 1 Ağustos 1933’de yürürlüğe girerken, kontratları imzalanmış çoğu Yahudi kökenli mülteci bilim adamları aileleriyle beraber Türkiye’ye gelmeye başlar. Türkiye geleneksel ve tarihi insancıl hoşgörüsüyle kucak açtığı Alman profesörlere ülkenin kültürel ihtiyacını destekleme olanaklarının da kapılarını açmıştır.  Üniversite 18 Teşrinisani (Kasım8) 1933 günü, ancak üç hafta kadar önce 27 Teşrinievvel (Ekim)1933 tarihinde göreve başlayan yeni Maarif Vekili Hikmet Bayur tarafından, Beyazıt Meydanında eskiden Harp Bakanlığı olarak kullanılan bugünkü Merkez Bina’da açılır9.
Çarlık Rusyasında antisemit baskılar altında belirli köylerde çok kötü sağlık koşulları ile yaşamak zorunluluğunda kalan Yahudilerin çocuk sağlığını kısmen de olsa sağlayabilmek amacıyla 1912 yılında, Baron de Guinzbourg’un teşvikiyle, bir kaç Rus Yahudi hayırsever tarafından Rusya’da OSE – Oeuvre de Secours aux Enfants (Çocuklara Yardım Kurumu) kurulur. Rus İhtilalini takiben 1923’te Berlin’e taşınan ve Birinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda kısa zamanda Almanya, Letonya, Lituanya, Polonya, Romanya gibi ülkelerde yayılan bu dernekler 1923 yılında Paris’te, Prof. Albert Einstein’in başkanlığında Union des Sociétes OSE adıyla bir birlik teşkil ederler. Birliğin amacı “Yahudi Halklarının Sağlığının Korunması” tema’sı çerçevesinde genişletilir.
Birliğin Onursal Başkanı Prof. Albert Einstein Ağustos 1933 ayında kendisini ziyaret eden İstanbul’lu Diş Tabibi Dr. Samy M. Gunzberg’e, Türkiye Cumhuriyeti Başvekaleti Celilesine (Başbakanlık Makamına) sunulmak üzere elden tevdi ettiği 17 Eylül 1933 tarihli mektupla, ekindeki listelerde adları ve kısaca özgeçmişleri belirtilen 15 Tıp Profesörü ile 31 deneyimli Tıp Doktorunun ülkemizde “yerleşerek icrayı sanat etmelerine müsaade buyurulması için müracaat” eder. Dr. Günzberg Albert Einstein’in orijinal dilekçesini ve eklerini, Türkçe çevirilerini de ekleyerek, 30 Eylül 1933 tarihinde Başvekalete iletir. Yazı Başvekil İsmet (İnönü) tarafından 9 Teşrinievvel 1933 tarihinde Maarif Vekaleti’ne iletilir ve işleme konur10. Einstein’in bu girişimi Türk basınında da yer alır11.
Atatürk daha reform çalışmalarının başında, Prof. Einstein’in Türkiye’ye gelmesini istemiş, ancak ünlü bilim adamı ABD de imkanlar çok daha fazla olduğundan Princeton Üniversitesi’ni tercih etmişti12.
Türkiye’de bu olumlu gelişmeler gerçekleşirken Hitler, İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı günlerde, Almanya ve Avusturya’da Nazi zulmünden kaçarak Türkiye’ye iltica eden bilim adamlarının ülkemizde ikametlerinden hala tedirgindir. Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Herbert Scurla 1939 yılında Türkiye’ye gelerek Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ile görüşür ve  “Bu bilim adamlarını bize geri veriniz. Size Almanya’nın en parlak beyinlerini gönderelim” mesajını iletir. Ancak Türkiye, o an Avrupa’nın ve belki de dünyanın en güçlü devleti durumunda olan Almanya ile ilişkilerinin bozulması pahasına da olsa baskıya boğun eğmez ve profesörler görevlerine devam eder. Scurla’nın dönüşünde Hitler’e tevdi ettiği, Türkiye’nin tutumunu belirten raporu13  1987 yılında Alman arşivlerinde bulunur ve Türkiye Araştırmalar Merkezi (Berlin) tarafından kitap haline getirilir14.
Türk üniversitelerinde görev yapan ve kalıcı eserler bırakan bu yabancı hocaların  girişimiyle tıptan mühendisliğe, tarımdan edebiyata, müzikten güzel sanatlara hemen hemen tüm dallarda öğretim geliştirilmiş, günümüzde çoğu hayatta olan bir sonraki kuşak bilim adamları yetiştirilmiştir. 
Bu yabancı bilim adamlarının bazıları Türk uyruğuna geçerken diğerleri İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini takiben 13 yıl önce kovuldukları vatanlarına dönmeyi yeğlediler. Bazıları ise daha uygun koşullar sunan ABD Üniversiteleri’nin davetini kabul ettiler. Bu arada kimileri de ülkemizde vefat edip bu topraklara gömüldüler.
Albert Einstein’in 17 Eylül 1933 tarihli mektubunu ve Dr. Gunzberg’in müracaat dilekçesini tanıtmak amacı güden bu özet sunuşta Türkiye’de görev yapan, bir kısmı halen fiili görevde bulunan ikinci kuşak öğretim üyelerini ve bilim adamlarını yetiştiren, çoğu Yahudi kökenli bu ilim adamlarının kimlikleriyle ilgili ayrıntılı bilgiye, yazımı uzatmamak için, girmekten sakındım. Esasen bu konuda değişik yayınlar15  zaten mevcuttur.


1 Derneğin merkezi, Zürich’te Uraniastrasse No.40 da, Neue Züricher Zeitung Gazetesi’nin de içinde bulunduğu bir işhanındadır: Stanford J.Shaw, Turkey Rescues Distinguished Jewish and Non-Jewish Refugee Academicians from Nazi Persecution in Germany and Austria During the 1930’s makalesi.
2  Raporun tam metni: Ernst Hirsch, Dünya Üniversiteleri ve Türkiye’de Üniversitelerin Gelişimi, İstanbul. 1950, s.229냯. Üzerinde Atatürk’ün notları da bulunan orijinal metin: Utkan Kocatürk “Atatürk’ün Üniversite Reformu ile İlgili Notları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, cilt: 1, sayı: 1, s.3ᇴ.
3  Prof. Dr. Ali Baki, Darülfünundan Üniversiteye, www.alibaki.com/dosyalar/darülfünundan üniversiteye
4  Yunus Kobal, 1933 Üniversite Reformu’nun Atatürk’ün Kültür Politikasındaki Yeri, www.ait.hacettepe.edu.tr/akademik/arsiv/1933.htm
5  Stanford J. Shaw, agm.
6  Turhan Aytul,  “5 Büyük Kavga. 1-Atatürk-Hitler Çatışması”, Milliyet, 18 Ağustos 1985
7  Prof. Horst Widmann, Exil und Bildungshilfe: Die deutschsprachige akademische Emigration in die Türkei nach 1933 (Bern/Frankfurt), çeviri: Atatürk ve Üniversite Reformu, Prof. Dr Aykut Kazancıgil ve Doç. Dr. Serpil Bozkır, 2000, Kabalcı Yayınları, İstanbul, s.92
8  Evvelce Teşrinievvel, Teşrinisani, Kânunievvel, Kânunisani olan ay adlarının Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak olarak Türkçeleştirilmesi 1945 yılında gerçekleştirilmiştir.
9  Akşam: “Kadro Tamamlandı” 15 Eylül 1933, “Üniversite Dersleri” 12 Teşrinisani 1933, “Maaşlarda ve İsimlerde Bazı Değişiklikler yapıldı” 13 Teşrinisani 1933, “Prof. Malche geldi” 17 Teşrinisani 1933; Cumhuriyet: “Yeni Ecnebi Profesörler” 7 Ağustos 1933, “Üniversite Kadrosu” 15 Eylül 1933, “Üniversitenin Yeni Kadrosu” 18 Eylül 1933, “Üniversiteye Alınan Yabancı Profesörler” 14 Teşrinisani 1933,  “Prof. Malche’nin Açılış Konuşmasın’dan ..” 19 Teşrinisani 1933. 
10  Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) 030.10.116.810.3
11  “Einstein’in bir müracaatı”, Akşam 11 Teşrinievvel 1933
12  Prof. Münir Ülgür’ün Prof. Einstein ile Princeton Üniversitesinde 1949 tarihli konuşması, Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknoloji Dergisi eki, 20 Ekim 2006, Osman Bahadır imzalı yazı.
13  Der Scurla Bericht-Die Taetigkeit deutscher Hochschullehrer in der Türkei 1933񮕣.
14  “Scurla Raporu”nu beklerken” Milliyet, 14 Nisan 1987.
15  Bir kaç örnek: Stanford Shaw, Turkey and the Holocaust, 1993, Macmillan Press,London; Philipp Schwartz, Notgemeinschaft zur Emigration deutscher Wissenschaftlernach 1933 in die Türkei, 1995, Metropolis-Verlag, Marburg; Horst Widmann, age.; Arnold Reisman, "Turkey's Modernization: Refugees from Nazism and Ataturk's Vision." New Academia Publishing, LLC. Washington, DC:2006.