İspanyol Kültür Merkezi`nde üç kadin yazar:Esther Bendahan, Beki

Cervantes Enstitüsü (Instituto Cervantes de Estambul) 8 Kasım akşamı Sefarad kültürünü mekanında ağırladı. Trezero Sefaradi`nin yazarları bu çalışmadan herkesin yararlanmasını, Judeo-Espanyol yaşam felsefesi ve düşünce tarzının anlaşılmasını amaçladıklarını belirttilerAnet PASE

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Çarşamba akşamı Cervantes Enstitüsü (Instituto Cervantes)i dolduran konuklar, iki kitabın yola çıkış hikayesini ve okura ulaşıncaya kadarki süreci, yazarlarından dinlemek üzere bir araya geldiler. Gece; İspanyol yazar Esther Bendahan’ın konuşması ile başladı. Esther Bendahan 1964 Fas doğumlu, İspanyol Sefarad bir ailenin kızı.  Kendi hakkında anlattıkları da bir yönüyle kitabın konusunu oluşturuyor. Uzun yıllar Fas’ta huzur içinde yaşayan Yahudi Cemaati, 6 Gün Savaşı sürecinde, maruz kaldıkları antisemit hareket sonrasında, sessizce evlerini terk ederek İspanya’ya göç etti. Fas’ta yaşadıkları süre zarfında Arapça konuşmayan bu cemaat, içinde Arapça ve İbranice kelimeler barındıran “Haketia” adını verdikleri bir İspanyolca geliştirdi. İspanya’ya göç ettiklerinde de modern İspanyolca’yı öğrenip atalarının konuştuğu Ladino dilini unutmaya başladılar.
Bu roman Fas’ta yaşayan Sefarad bir kız  çocuğu Reina’nın hikayesidir. Birgün Reina ve ailesi Madrid’de yaşamak üzere Fas’ı terkederler. Kitap aynı zamanda Sefarad Yahudilerini tanımayan İspanyollar ile Faslılar arasındaki kültür savaşını irdeler.
Günümüzde Fas’ta yaşayan Yahudi kalmadı. Artık “Haketia” konuşan da çok insan kalmadı. Bendahan “Déjalo, Ya Volveremos” (Bırakın Dönelim) adını verdiği kitabını,   atalarını anlatmak için kaleme aldı. Orada yaşayan insanların isimlerini, ailelerini, kişiliklerini romanına yansıttı. Henüz Türkçe’ye çevrilmeyen kitabı, internet sitelerinde bulmak mümkün. 
“Déjalo, Ya Volveremos” Bendahan’ın  üçüncü kitabı. Yazar İspanya’da, TV2 kanalında, Shalom programının yönetmeni ve sunucusu olarak Pazar sabahları Sefarad seyircisi ile buluşuyor. İstanbul’da kendi kültürüne ve fiziksel özelliklerine benzerlik gösteren bir cemaatle beraber olmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Bendahan, Cervantes Enstitüsü idarecilerine teşekkürlerini bildirerek konuşmasını sonlandırdı.

El Djudyo no tiene leyes, tiene refranos.
Yahudinin yasaları yoktur, atasözleri vardır.

Gecenin diğer yarısında söz alan Fani Ender, ‘Trezero Sefaradi’ adını verdikleri derlemelerinin yola çıkış hikayesini anlattı. Bu işe gönül vermiş Beki Bardavid’in kendisini de çalışmasına ortak etmesiyle, çıktıkları yolda 1983’ten beri topladıkları atasözü ve deyimleri kitaplaştırmanın haklı gururunu, sesinde taşıyarak eserlerini tanıttı. Atalarımızın; atasözlerine kafiyeli olmaları ve folklorik yapıları nedeni ile Proverbos değil de Refranes dediklerini dile getirdi. Fani Ender konuşmasına, “Refranes’ler Sefarad folklorunda bir renk, bir mantık, yaşam felsefesi ve mizah kaynağıdır. Bugün dahi güncelliğini 500 kusur yıl sonra yitirmemiş olmasının nedeni ‘insan hep insandır’ diyerek devam etti.
“Kitabın özelliği, bugüne kadar yayımlanmış olanlardan farkı, kavramlara göre atasözü ve deyimlerin dizilmesidir. Kitap iki ciltten oluşmaktadır. “Folklor De La Famiya Djudiya” boda (düğün),  madre (anne),  padre (baba),  vizino (komşu) gibi başlıklar altında toplanıyor. İkinci kitap “De Punta Pie A Kavesa” (ayak ucundan başa) alma (ruh),  boka (ağız),  mano (el) gibi 74 öğe altında toplanıyor.

Bu kitaplar tanınsın, okuyanlar sadakatle koruduğumuz
bu inanılmaz dile ve varsıllığa  tanık olsun istedik.
Beki Bardavid ve Fani Ender

Fani Ender konuşmasını kitaba maddi ve manevi desteğinden dolayı Cervantes Enstitüsü Başkanı Pablo Martin Asuero’ya ve Yakup Almelek’e teşekkürleri ile noktaladı. Ayrıca kitabın ortaya çıkışında bilgi, deneyimleri ve çevirileri ile yardımcı olan Dora Niyego, Karen Gerson Şarhon, İda Gilodo’ya, dizgi, tasarım ve çalışma konusundaki titiz çalışmaları, mesaileri ve maddi desteği için Gözlem Gazetecilik’e editing ve basım aşamasındaki performansından dolayı Editör Gila Erbeş’e, teşekkürlerini belirtti.

Dizeme tus proverbos, te dizere kensos.
Atasözlerini söyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana.

Asuero; amaçlarının İspanya’dan göç eden ve dağılan bir kültürün, peşinden koşan insanlara katkıda bulunmak olduğunu açıkladı. Daha evvel yazılmış atasözleri kitaplarının bulunduğunu, fakat Latin hafleri ile yazılmış bir kitabın bulunmadığını, bunun önemli bir çalışma olduğunu vurguladı.
Son sözü alan Beki Bardavid, Ladino dilinde yaptığı konuşmasını sevecen tavrı ile yansıttı. Fani Ender’e onunla bu yola baş koyduğu için, teşekkürlerini sundu. 1983’ten beri bıkmadan sabırla atasözlerini topladığını, otobüste, lokantada, sokakta yürürken, yataktan kalkar kalkmaz her an, her yere taşıdığı not defterine kaydettiğini anlattı. Beki Bardavid halen elinde basılmamış değişik atasözleri bulunduğunu, zamanla bunların da kitaplaşmasını umduğunu dileyerek konuşmasını bitirdi.
Cervantes Enstitüsü Başkanı Pablo Martin Asuero’nun misafirlerini kokteyle davet etmesi ile son bulan gece yeni eserlerin yaratılması umudu ile son buldu.

El jeni, el entendimiento i el spirito de una nasyon, se deskuvren en lus proverbos.
Bir ulusun dehası, anlayışı ve ruhu, atasözlerinden keşfedilir.

Bizler, bu çalışmayı yaparken kitaplarımızdan herkesin yararlanmasını amaçladık. Bilim adamı, öğretmen, ev kadını ....... Onları, gençlerin, eğitimcilerin okumasını ve Judeo-Espanyol dilini öğrenmelerini, böylece yaşam felsefe ve düşünce tarzlarını anlatmayı  amaçladık.