Son dönemlerde uluslararası yatırımcıların ve yatırım fonlarının gelişmekte olan ülkelere ilgisinin yeniden artmasıyla birlikte Türkiye de en çok ilgi çeken ülkelerden biri oldu. Mayıstan bu yana faizlerin önemli ölçüde yükselmiş olması ve kurlarda da önemli bir hareket beklenmemesi YTL cinsinden yatırım araçlarının yabancı yatırımcılar gözündeki cazibesini artırıyor. İşte bu etkiyle geçtiğimiz hafta bono ve tahvil piyasasında kaydadeğer yabancı talebi görüldü. Ancak, reel getirileri döviz kuruyla değil de enflasyon oranıyla hesaplayan yerli yatırımcılar ise yabancıların bu talebini bir satış fırsatı olarak değerlendirdiler. Sonuç olarak, yabancı yatırımcılardan gelen güçlü talebe karşın geçen hafta faizlerde önemli bir gerileme yaşanmadı ve faizler dalgalı bir seyir izledi. Döviz piyasasında ise, yine yabancıların satışları nedeniyle kurlarda kaydadeğer düşüş yaşandı.
Yabancı yatırımcıların son aylardaki bono ve tahvil talebini rakamlarla örneklemek istiyorum. Finansal piyasalardaki dalgalanmalar başlamadan önce, yani Mart-Nisan aylarında yabancı yatırımcıların portföylerinde bulundurduğu bono-tahvil miktarı 28.5 milyar YTL civarındaydı. Haziran sonunda bu tutar 22 milyar YTLye gerilemişti, yani yabancılar portföylerini yaklaşık 6.5 milyar YTL azaltmışlardı. Ancak, yabancı yatırımcılar Temmuzdan itibaren yeniden portföylerini artırmaya başladılar ve 3 Kasım itibariyle yabancıların bono ve tahvil portföyü 32.2 milyar YTLye yükseldi. Bu da, Haziran sonuna kıyasla 10 milyar YTLden fazla artış anlamına geliyor. 3 Kasımdan bu yana süren alımlarla bu tutarın daha da artmış olması beklenebilir. Ancak, burada dikkat çekmek istediğim bir nokta bu kadar yüksek alıma rağmen faizlerde çok önemli bir düşüş olmamasıdır. Bunu, talebin yanısıra satışların da artıyor olmasına ve Merkez Bankasının gecelik faizleri yakın gelecekte düşürmeyeceği beklentisine bağlayabiliriz.
Geçtiğimiz hafta ABD ekonomisine ilişkin önemli veriler açıklandı. Bu da, yurtdışı piyasalarda olduğu gibi, yurtiçi piyasalarda da dalgalanma yarattı. Hafta içinde açıklanan ABD sanayi üretimi ve perakende satış verileri beklenenden daha iyiydi. Bu veriler, ABD ekonomisindeki yavaşlamanın korkulduğu gibi şiddetli olmadığını gösteriyor. Öte yandan, Ekim ayı enflasyon verileri de beklenenden düşük çıktı. Bu veriler FEDin faizleri düşürmeye başlayabileceğini ima etse de, en son geçen hafta açıklanan FED Açık Piyasa Komitesi toplantısı tutanakları üyelerin enflasyon konusunda endişelerinin sürdüğüne işaret ediyor. Bu nedenle, piyasalar FEDin faiz indirimlerinin kısa vadede başlamayacağı kanaatini taşıyor.
Sonuç olarak, 10ᆥ Kasım Cuma günleri itibariyle karşılaştırıldığında, ikinci el bono ve tahvil piyasasında gösterge tahvil olan 13 Ağustos 2008 vadeli tahvilin faizinin %20.72 seviyesinden %21.14 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Bu dönemde, dolar kuru 1.447 YTL seviyesinden 1.444 YTLye, euro kuru 1.863 YTL seviyesinden 1.845 YTLye geriledi. Hafta içinde dolar kuru en düşük 1.439 YTL seviyesini görürken, euro kuru da en düşük 1.844 seviyesine ulaştı. Özet olarak, haftalık bazda dolar ve euro kurları sırasıyla %0.2 ve %1 oranında geriledi.