Baruh ile Hayim çok samimi iki dostturlar. Aynı zamanda iş ortağı, komşu ve arkadaştırlar. Arkadaşlıkları yıllara dayanır. Baruh`un iki ikiz kızı, Hayim`in iki oğlu vardır. İlk başlarda çocuklar küçükken hiç sorun yoktur. Yıllar geçip oğulları evlenince Hayim farklı düşünmeyi başlar. Büyük oğlu bi
Coya DELEVİ
Sevgili okurlar, bu metin, kısmen, 10 Mart 2006 tarihli Jerusalem Post gazetesinden çevirdiğim alıntılardan oluşmaktadır. Daha önce, Şalomun J-Espanyol sahifesinde de yayınlanan konunun önemini göz önünde tutarak, burada da yenilenmesini uygun buldum. Aslında, orjinal metnin tümünü çevirmiş olmama rağmen, cüretkar olarak nitelenebilecek bazı bölümleri nakletmeyi uygun görmedim (ya da çekindim).
Genelde, orjinal yazıdaki yorumların büyük bölümü, düşündüklerimin, hatta, ara, sıra yazdıklarımın paralelinde olup, onları burada da tekrarlamak istedim. Gerçekten, sırası geldikçe, Ladino sahifesindeki metinlerimde, küçüklerimize, dinimiz, tarihimiz, hatta geleneklerimizle ilgili bazı kavramların öğretilmesinden yana olduğumu belirtmişimdir. Bu, o kadar zor bir şey değil...Pesahın, Purimin, ya da, bu günlerde kutladığımız Hanukanın anlamını, küçüklerimizin anlayabilecekleri bir lisanla, onlara anlatabiliriz. Çok, çok uzun yıllar önce, rahmetli Dedem, anlatırdı, hem de masal anlatır gibi...Gerisini, önemli kavramları, zaten yıllar bana öğretti, her zaman hatırlattı...
Evet, Yahudilerin en önemli özelliği, ya da, en belirgin özelliklerinden biri, hatırlama yeteneğidir, belleğidir. ZAHOR sözcüğü, bir çok değerimizin, sevabımızın anahtarıdır. Ve de, 10 EMİRde, bu sözcükle başlayan Kutsal Şabatın da temelindedir. Şabat gününü kutsamayı HATIRLA!
Yahudi Takviminin yeni yılını izleyen, -YAMİM NORAİM-olarak adlandırdığımız günler, yargılanma ve affedilme günleridir. Dualarımızda, Yom Hazikaron diye anılırlar. Yani, TORAmızın tüm emirlerini anımsama günleri...Gerek Torada, gerek tarihimizde ya da günlük yaşantımızda da, bekamız (devamımız) ve başarımız için bu hatırlamanın esas olduğunu işaret eden örnekler görürüz...Geçmişini hatırlayamıyan bir ulusun geleceğinin de belirsizlik içinde olacağı kesin...Bu durum, uluslar için de, bireyler için de geçerlidir. Bazı kişilerin bizler için birer AMALEK(1*)olabileceklerini unutmamalıyız.
Ve, ne yazık ki, geçmişini unutan bir ulusun, kendisine yöneltilen tehditlere karşı koyması da, çok zor olur. Yahudi Toplumunun tüm dünyada, bir tür Amneziden, unutma hastalığından mustarip olduğu düşünülebilir. Ve, çok kez, bu bilinçli bir unutkanlık..Ya Musa Peygamberin dininin öğretilerini unuttular, ya da onları, tümüyle tanımamazlıktan geliyorlar..Diasporadaki Yahudilerin bir bölümü, yabancı kültür ve dillere asimile olup, geçmişleriyle bağlarını kopardılar, ya da koparmak üzereler.
Bu şekilde, gelecekteki çocukların ve nesillerin, Yahudi Kavramını hatırlama olanaklarını, ve belki de, umutlarını yok ediyorlar. Gerçi bazıları, kökenlerine dönme çabası içinde olsalar da, yollarını bulmakta zoluk çekiyor. Çünkü onlara bu yolları hatırlatacak hiç bir anı yok belleklerinde...(J.P. alıntı sonu)
Bizler, 1492 Kastilya ve Aragon kasırgasının Osmanlı topraklarına attığı bizler, bu konuda şanslı bir toplum olduk. Beş asrı aşkın bir süredir, dinimizi, geleneklerimizi, hiç gizlemeden, yaşadık ve yaşıyoruz...Ve, onları asla unutmadık, hep hatırladık.
Özetle diyebiliriz ki, tüm Mitzvalar, tarihimizdeki, geleneklerimizdeki olaylarla ilgili anılarımıza dayanmaktadır. Örneğin, bir Cuma günü, mutfağımızdan gelen yemek kokuları, Şabatın gerçek, unutulamaz olduğunu hatırlatır. Şofarın sesi, ya da Sukanın altında oturmamız, Pesah Sederinde Matsayı yememiz, ya da, Hanukiyayı yakmamız...Bunlar, geçmişimizi simgeleyen, geleceğimizi oluşturan belleğimizin birer elemanıdır.
Bu deneyimler, bu eşsiz anılar, nesilden , nesile geçmiş, birer hazine gibi korunmuşlardır. Bu bize, şimdiki üretkenliğimizi ve geleceğimizi garantileyen pozitif bir kuvvet vermektedir. Her yıl, Toranın özel Zahor Peraşa ları, Amaleki unutmamamız gerektiğini emreder. Belki de bu emir olmadan unutabilirdik...Ya da, yüreklerimizden, hafızalarımızdan, Holokostu silebilirdik...Aslında, yalnızca bunları değil, tüm tarihimizi, atalarımızı, Sinaydaki mesajı da unutmamak gerekir..(J.P)
Sevgili okurlar, bir avuç insan, bütün bunların unutulmaması için savaş veriyor. Kimi icraatıyla, kimi yazılarıyla, kimi de konuşmalarıyla...Gelecek nesillerden daha fazla ilgi umuyoruz, bekliyoruz. Bu potansyelin varlığına inanıyoruz. Yazıma son noktayı koyarken, hepinize Işıklar Bayramı HANUKA münasebetiyle, en içten dileklerimi yolluyorum.
(1*)-Amalak- Amalakim: Efraim Kabilesiyle akrabalık ilişkileri olan bir toplum. Buna rağmen, Israiloğullarına karşı, acımasız düşmanlık gösterdiler. Kral Şaul ve Davut Peygamber döneminde sık, sık Yahudilerle savaştılar. Mısır köleliğinden kurtulup, ordan çıkmakta olan Ibranilere, Refidimde saldırdılar. Acımasız, zalim birini ifade etmek için, sıkça Amalek sözcüğü kullanılır.