Yahudi Dünyasindan

Nelly BAROKASTürkiyeli bir Holokost eğitimcisiTürkiye doğumlu İsaak Behar, tüm ailesini Holokost`ta yitirmesine rağmen savaş sonrası yaşadığı Almanya`da kalmayı tercih etti. Almanya`nın en ünlü Holokost eğitimcisi olan Behar, neo-Nazilerden tehditler alıyor

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba
Almanya’nın en ünlü Holokost kurtulanlarından biri, ülkedeki neo-Nazilerden aldığı tehditler nedeniyle can güvenliğini korumak üzere önlemler almak zorunda kaldı. Bugün 83 yaşında olan Holokost kurtulanı İsaak Behar, bu yıl da Batı Berlin’in Grunewald tren istasyonunda düzenlenen Kristallnacht’ı anma törenine katıldı.
Grunewald tren istasyonunun kötü bir hatırası vardı. İsaak Behar’ın babası Nissim ve annesi Leah, 13 Aralık 1942’de yüzlerce kişi ile birlikte bu istasyondan yola çıkan trene zorla bindirilmiş, Auschwitz’e vardıklarında da doğrudan gaz odalarına gönderilmişlerdi.
Türkiye doğumlu ve  savaş sonrasında yeniden Berlin’e dönen az sayıda Yahudi’den biri olan İsaak Behar, aldığı tehditler yüzünden evine güvenlik sistemi kurmak zorunda kaldı. Berlin Yahudi Cemaati’nin en yaşlı üyelerinden olan İsaak Behar Almanya’nın okullarına, emniyet güçlerine ve orduya yönelik bir Holokost eğitimi programını yönetiyor.
Geceleri telefonla “Çeneni kapa, yoksa biz kapatacağız” şeklinde tehditler aldığını, kendisine günde üç kez yine telefondan Nazi marşları dinletildiğini belirten Behar, bu nedenle birkaç kez telefon numarası değiştirdiğini söylüyor.
Almanya’da aşırı sağın yükselişte olmasından endişe duyan İsaak Behar, “Bir kamuoyu araştırmasında ‘ Yahudi komşu ister misiniz?’ sorusuna % 20 istemedikleri yanıtını verdi. Düşünebiliyor musunuz, halkın 1/5’i hala Yahudileri dışlıyor” demekte.
Çözümün eğitim olduğuna inanan Behar ileri yaşına rağmen Almanya’nın en faal Holokost eğitimcilerinden biri.
“Bütün olanlardan sonra bu ülkede niçin kalmaya devam ettiğimi düşündüğümde, bu sorunun tek bir yanıtı olduğunu biliyorum. İçerde kalmakla Holokost eğitimi yönünden büyük katkılarda bulunduğumu biliyorum. Almanya dışında yaşasaydım bu kadarını yapamayacaktım” demekte.
İsaak Behar rastlantı olarak hayatta kaldı. 1942’de, ailesinin Gestapo tarafından evlerinden alınıp götürüldükleri gün, o şansa evde değildi. Eve döndüğünde her taraf ıssız ve yağmalanmıştı. O andan itibaren gizlenmeye başladı; sokaklarda, boş tren vagonlarında, en sonunda da Komünizm sempatizanlarının evinde.
Savaş sonrasında İngiltere’de yaşayan aile yakınlarının yanına gitmek veya ABD’ye göç etmek yerine seçimini Almanya’da kalmaktan yana yapan İsaak Behar, bu ülkenin en ünlü Holokost eğitimcisi oldu.
Eğitime yerel bir okulda yirmi yıl kadar önce başladı. Ardından diğer okullar, emniyet güçleri ve ordu ondan bu hizmeti vermesini istedi.
İsaak Behar bu yıl da Kristallnacht’ta (Kristal Gece) ailesi için dua etti. Çünkü Kristallnacht’ta ailesi ile birlikte yaşadıkları evin penceresinden karşılarındaki Fasanenstrasse Sinagogu’nun yakılmasını dehşet içinde seyretmişlerdi.  İsaak Behar, Yahudi ev ve işyerlerine yönelik o dehşet gecesini şöyle anlatıyor: “Beşimiz sinagogun yanmasını seyrederken annem hüngür hüngür ağlıyordu. Babam anneme, ‘Leah ağlama, yanan sadece taşlar’ dediğinde annem, ‘Eğer bu taşlar yanıyorsa, görürsün yakında insanlar da yanar’ diye yanıt vermişti. Dört yıl sonra annem tüm ailemle birlikte yakılmıştı. Annem o gün ağlamakta haklıydı.”

Bir Nazi avcısı daha yaşama veda etti
Annesinin ölüm emrini veren Nazi subayını yıllar sonra bulan ve hayatını kaçak Nazileri kovalamaya vakfeden Holokost Kurtulanı Elliot Welles 79 yaşında yaşamını yitirdi. New York’taki evinde kalp krizi sonucunda hayata veda eden Eliot Welles, 20 yıl başkanlığını yaptığı Bnai Brith Anti-Defamation League’in (ADL) Nazi Avcılığı bölümünden 2003’te ayrılmıştı. Eski Nazi canileri bulmakla  II. Dünya Savaşı’nda yapılmış insanlık suçlarında adaletin sağlanması Welles’in en büyük tutkusu haline gelmişti.
1927’de Viyana’da doğan ve asıl adı Kurt Sauerquell olan Welles, savaşın ilk dönemlerinde yakalanmış Letonya’ya sürüldü. Annesi Anna, Riga yakınında bir ormanda öldürüldü. İki gün sonra elbiseleri getirildiğinde Elliot annesinin öldürüldüğünü anladı.
Elliot, Riga Gettosu’ndan Polonya’da Stutthor temerküz kampına gönderildi. Savaşın sonuna yakın, Almanya’da diğer bir kampa doğru kafile halindeki zorunlu yürüyüş sırasında kaçmayı başardı ve Viyana’ya geri döndü. Orada yine bir Holokost Kurtulanı Ceil Chaiken ile evlenen Eliot 1949’da eşiyle ABD’ye göç etti.
Welles, Almanların yaşadığı semt olan Yorkville’de Lorelei adlı bir lokanta açtı. Bu da kendisine kaçak Nazileri kovalamak amacıyla Almanlarla gerekli temasları kurmasını sağladı. Bu temaslar sayesinde annesinin ölümünden sorumlu Nazi’yi buldu. Bu kişi yargılanarak mahkum edildi.
Elliot Welles Lituanyalı Nazi Boleslav Maikovskis’in yakalanmasında oldukça etkin oldu. New York’ta gizlice yaşayan Maikovskis, 1965’de Sovyetlerde gıyabında ölüm cezasına çarptırılmıştı. Maikovskis’in 1987’de Almanya’ya gitmesinden sonra Eliot Welles Lituanya’da 200 Yahudi’nin kitlesel olarak öldürülmesine sebep olan bu Nazi’nin yeniden yargılanması için Almanya hükümetine baskı yaptı. 1990’da başlayan mahkeme, 86 yaşındaki Nazi’nin kritik sağlık durumu nedeniyle 1994’e dek uzadı. Nazi suçlusu Boleslav Maikovskis iki yıl sonra öldü.
Nazi avcısı Elliot Welles’in yaşama veda etmesinden sonra oğlu Mark; “Babam yaşamını Holokost kurbanlarının intikamını almaya vakfetti” açıklamasını yaptı.

Kraliçe Elizabeth 350.yıl kutlamalarına katıldı
Kraliçe Elizabeth ve eşi Prens Philip, İngiltere Yahudi Cemaati’nin ülkedeki 350. yılı vesilesi ile Londra’da St.James Palace’da düzenlenen kutlama töreninde hazır bulundular. Törene Yahudi kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan 500 konuk katıldı
İngiltere Başhahamı Rav Jonathan Sacks kraliçeye bir Hanukiya sunarken, Reformist hareketten Rav Tony Bayfield Prens Philip’e bir Kiduş Bardağı hediye etti.
Rav Jonathan Sacks, Hanukiya’yı sunarken yaptığı konuşmada; “Hanukiya ışığın ve aydınlığın simgesidir. Biz birçok nedenlerle kraliçeye böyle bir hediye sunmayı uygun gördük. Bizler dünyaya hoşgörüyü tanıtan, Yahudilere ve özellikle Holokost’tan kaçanlara yuva olan bu ülkedeki varlığımızın 350. yılını kutluyoruz. İngiltere Yahudi Cemaati, hem İngiltere’ye hem de kraliyet ailesine sadık kalmıştır. Bu da teşekkürümüzün en basit bir ifadesiydi” dedi.
Yahudi toplumunun modern İngiltere yaşamına uyum sağladığına ve sosyal yaşamda Yahudilerin olumlu bir imaj yarattıklarına değinen Rav Jonathan Sacks; Yahudiler arasında çok ünlü bilim adamları, müzisyen, doktor ve avukatlar bulunduğunu, son üç baş hakimden ikisinin  Yahudi olduğunu, bazı Yahudilerin Nobel Ödülü ile onurlandırıldıklarını, ülkenin iş, finans ve medya dünyasında birçok Yahudi’nin ünlendiğini belirtti.
Kral I. Edward, 1290 yılında Yahudileri ülkesinden kovdu. Almanyalı din adamı Rav Menasseh ben İsrael’in, Oliver Cromwell’i Yahudilerin ülkeye dönmesine ikna ettiği 1656 yılına dek İngiltere’de resmi bir Yahudi cemaati yoktu. Amsterdam’dan gelen İspanya ve Portekiz Yahudileri Londra’da Bevis Marks Sinagogu’nu inşa ettirdiler. 1701 yılında inşa edilen bu sinagog İngiltere’nin en antik sinagogudur. 18.yy’da Almanya ve Polonya’dan göçlerle Aşkenazların nüfusu Sefaradların nüfusunu aştı. 19.yy’da Yahudilerin vatandaşlık hakları genişletildi. 1855’te David Salomons Londra’nın ilk Yahudi belediye başkanı oldu. 1867’de Lionel de Rothschild, parlamentoya seçilen ilk Yahudi olurken birkaç yıl sonra yine bir Yahudi başsavcı görevine getirildi.