2002 Dünya Kupası`nın yıldızlarından İlhan Mansız futbola dönmek için Alman Milli Takımı`nın kondisyoneriyle antrenman yapıyor
Doğan LEVENT
Farkettiniz mi, futbol hakkında konuştuklarımız, yaptıklarımız hep korku üzerinden şekilleniyor. Geçmişten gelme alışkanlığımızın bir neticesi olarak takımdaşlığı ve rekabeti biz ve bizden olmayanlara indirgememiz ve bizden olmayanlar karşısında yenilgiye uğrama korkumuz, bahsettiğim rejimin temelini oluşturuyor. Futbol dünyasında en son yaşanan İtalyadaki şike meseleleri; Yunanistanın ve İranın futbola siyaset karıştırmaları nedeniyle bir süreliğine de olsa uluslararası karşılaşmalardan men edilmeleri, geçmişten gelme korkularımızı da iyice depreştirmiş durumda.
Aziz Yıldırımın Fenerbahçesinin mali anlamda yaptığı ekonomik atılımları, son dönemde başarıya dönüştürmeye başlaması ve kulübün sportif-mali başarı yolunda sağlam yürüyüşünün sonucunda, (Fenerbahçelilerin de diğerleştirme konusunda oldukça pay sahibi oldukları) Fenerbahçe dışındaki kulüplerin acaba durduramazsak düşüncesiyle birbirlerine kenetlenmeleri korku rejimimizin önemli bir parçası.
Bunun yanında geçtiğimiz sene şampiyonluğu son dakikada kaybeden kulübün son ay içerisinde aldığı cezalar, karşılaştığı iddialar üzerine Haluk Ulusoya karşı beslediği ya geçen yıldan daha kötüsü başımıza gelirse korkusu da Fenerbahçe ve diğerleş(tiril)enler arasındaki çıkmazı körüklüyor.
Federasyonun bugün Fenerbahçeye karşı sert duruşu ve sayısı fazla olmayan belirli takımlarla daha yumuşak ilişkiler içinde oluşu ise futbol dünyamızın genelinde bugün onlara, yarın bize korkusunu yaratıyor. Bu nedenledir ki, Haluk Ulusoya en büyük desteği verenler bile, genel kurul gürültüleri, Hamdi Akın başkan! sesleri arasında çıkıp biz başkanımızdan memnunuz demiyorlar, korkuyorlar...
Spor bakanımız, federasyon başkanının seçim kararı almasını istiyor. Federasyon başkanı bu hakkın bakanın kendisinde mevcut olduğunu söylüyor ve gerekiyorsa kullanmasını talep ediyor. Bütün spor alemi hadi artık, değişecekse değişsin fedarsyon diyor ama korkuyor. Ya Yunanistan, İran gibi olursak...
Diğer taraftan adamın biri çıkıyor: Fenerbahçe şike yaptı diyor, Fenerbahçenin en önemli maçları öncesinde konu yüksek sesle tartışılıyor. Üzerine gitmek konusunda herkes hemfikir ama korku da herkesin ortak duygusu... Ya İtalyada olduğu gibi kanıtlanırsa, biz Fenerbahçeyi küme düşürebilir miyiz? Milyonlar sokağa dökülür mü?
Fenerbahçe Biz temiziz, araştırın, ama Son 10 seneyi komple araştırın, Denizli maçını da, diğerlerinin şampiyonluklarını da, temizlenelim diyor, diğer kulüplerin bir yöneticisinden ses çıkmıyor, siz ne diyorsunuz, bize çamur atmayın, gelin araştırın diye... Ortak duygu, korku... Ya birşey çıkarsa...
Federasyon Fenerbahçeye cevap veriyor, İddialara sebep olan Samsun maçı zaman aşımında, eğer siz isterseniz araştırırız. Son 10 senenin incelenmesi isteğini dikkate almıyor. Fenerbahçe güvenmediği federasyonun bu işe girmesini istemiyor. Güvensizlik... Korku...
Peki ne oluyor?
Adım atan yok, eyleme geçen yok... Herkes ben bir konuşsam! diyor, kimse konuşmuyor. Ortalık komplo teorilerine, dedikodulara kalıyor.
Futbolda kendini tanımlamanın diğerleştirmekten geçtiği fikrinden kopamayanların baskın olduğu bir rejimde sahadaki oyun hepten rafa kalkıyor. Taraftar bu korkuyu içselleştirmiş şekilde geliyor maça, tansiyon yükseldiği an içindekini dışa vuruyor, olanca şiddetiyle... Sonra soruyoruz kendi kendimize: Ne yaptık da maçlarımız, böylesine korku filmleri haline geldi?