Sosyal güvenliğimizdeki reform

Sigortalıların ve emeklilerin maaşlarını ve yaşam tarzını değiştirecek Sosyal Güvenlik Reformu anayasanın kararıyla 6 ay ertelendi. Başbakan Erdoğan, böyle bir reformun feda edilemeyeceğini düşünse de şimdilik ne zaman yürürlüğe geçeceği belli değilDebora ZAKUTO

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Tüm sigortalılar için tek bir emeklilik ile sağlık sistemi öngören Sosyal Güvenlik Reformu altı ay ertelendi. Anayasa Mahkemesi'ne takılan reform yasasının yürürlük tarihinin 1 yıl ertelenmesini planlayan hükümet, son anda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girmesiyle bu süreyi altı aya çekti. Yasanın, gerekli düzenlemelerin yapılmasının ardından 1 Haziran 2007'de yürürlüğe girmesi planlanıyor. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile CHP milletvekillerinin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın 23 ayrı maddesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtıkları iki ayrı davayı geçtiğimiz haftalarda karara bağlamıştı. Yasanın yürürlük tarihinde son dakikada yapılan değişiklikte Erdoğan'ın kararı etkili oldu. Erdoğan'ın Tes-İş Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın metninde reformun 1 yıl erteleneceği ifadesinin yer aldığı; ancak konuşması sırasında bu cümleyi okumadığı öğrenildi. Toplantının ardından ilgili bakanlarla bir araya gelen Erdoğan'ın daha önce alınan 1 yıl erteleme kararından vazgeçilmesini istediği, "Böyle büyük bir reformu feda edemeyiz" dediği ifade edildi. Erdoğan'ın bu kararında yasanın 1 yıl ertelenerek seçimlerden sonraya kalması durumunda, rafa kalkma riskinin bulunması etkili oldu.
Ülkemizde; çalışma ilişkisine dayalı üç sosyal güvenlik kurumu vardır. Bunlar bir işveren emrinde çalışanlar için Sosyal Sigortalar Kurumu, işveren ve kendi nam ve hesabına çalışanlar için Bağ-Kur ve memurlara yönelik olarak Emekli Sandığı'dır. Bu kurumlar hizmetlerini verirken kişilerden prim toplarlar. Onun için bunlara primli sistem denir. Bir de prim veremeyen kişilere hizmet eden kurumlar vardır ki; bunlar da Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğü'dür. Bu kurumların harcamaları devlet bütçesinden ayrılan kaynaklarla finanse edilir. Ülkemizde ilk defa 1946 yılında İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu ile mesleki risk sigortası uygulanmaya konularak Sosyal Sigortalar Kurumu'nun temelleri atılmıştır. 1949 yılında memurlar için Emekli Sandığı, 1964 yılında Sosyal Sigortalar Kanunu ve en son 1971 de ise Bağ-Kur kurulmuştur.

Kayıt dışı işler SSK'yi olumsuz etkiliyor
Sosyal güvenlik kurumlarımızın gelirlerinin giderlerini karşılayamamasının dolayısıyla bütçelerinin açık vermesinin bir çok nedeni vardır. Ama en önemli neden erken emekliliktir. Yaşlılık sigortası yaşlanma sonucu çalışamayacak durumda olan kişilerin ekonomik kaybını bir dereceye kadar telafi etmek amacıyla düzenlenmiştir. Ne var ki, erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanlar yaşlılık aylığı almaktadır. Böylece bir taraftan sosyal güvenlik kurumları prim gelirinden mahrum olmakta, diğer taraftan prim aldıkları süreden daha uzun süre yaşlılık aylığı ödemek zorunda kalmaktadırlar. OECD ülkeleri arasındaki karşılaştırmalara göre, ülkemiz en uzun süre emekli maaşı ödeyen ülkeler arasındadır. 1999 yılında yapılan emeklilik yaş artışı bile, bu durumu çok fazla değiştirmemiştir. Böyle bir yapının makul olduğunu söylemek mümkün değildir. Erken emeklilik olgusu hem mali, hem de aktif/pasif dengesi açısından sisteme zarar vermiştir. Günümüzde SSK'dan emeklilerin yüzde 62'sinin yaşının asgari emeklilik yaşı olan 58 - 60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca, erken yaşlarda emekli olan vatandaşlarımız çalışamaz durumda olmadıkları için çalışmaya devam etmektedirler. Gençlere kıyasla, iş deneyimi daha fazla olan genç emeklilerimiz kayıt dışı olarak daha düşük ücretlerle çalışmayı kabul etmekte, bu durumsa istihdamın yapısını gençlerimiz aleyhine bozmaktadır. Sosyal güvenlik kurumlarımızın açıklarının önemli bir nedeni de ülkemizde kaçak sigortalılığın maalesef yaygın olmasıdır. Diğer bir neden, sigortalıların çalışmaları karşılığı elde ettiği ücretlerinin tamamının sigorta primine esas kazanç olarak gösterilmemesi, yani, ücretlerin bir kısmının prim dışı tutulmasıdır. Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemektedir. Son on yıldır bizzat sosyal güvenlik sisteminin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline gelmiştir. Kamu bütçesinden sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını kapatmak için söz konusu kurumlara yapılan transferlerin milli gelir içindeki payı yüzde 4.8'e ulaşmıştır. Ülkemiz genç bir nüfusa sahip olduğu dikkate alındığında, doğru tasarlanmış bir sosyal güvenlik sisteminin açık vermek yerine, aynı dönemde fon birikimi sağlayarak ekonomiye olumlu katkıda bulunması gerekirdi.

Yoksulluğu önlemek konusunda başarısızız
Türkiye'de emeklilik sistemi mali açıdan dengede olsaydı bile, demografik yapıdaki değişimler nedeniyle sistemde köklü değişiklikleri yapmak zorundayız. Türkiye nüfusu diğer bir çok gelişmiş ülkeye oranla hızla yaşlanmaktadır. Yaşlıların (65 yaş ve üstü kişilerin) toplam nüfus içindeki payının yüzde 7'den yüzde 14'e ulaşması Fransa'da 115, Batı Almanya'da ve İngiltere'de 45 yıl, ABD'de 75 yıl sürmüşken, Türkiye'de bu orana 25 yılda ulaşılacaktır. Nüfusumuzun hızla yaşlanmasından kaynaklanan sorunlara rağmen, ülkemizin önünde "demografik fırsat penceresi" olarak adlandırılan bir dönem bulunmaktadır. Önümüzdeki 20 yıl çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem yaşanacaktır. Bu fırsat dönemi 2025 yılından sonra çalışanlara bağımlı olan nüfusun toplam nüfus içindeki payının hızlı artmaya başlamasıyla sona erecektir. Mevcut nüfus yapısı ile bu kadar büyük sorunlar yaşayan bir sosyal güvenlik sistemin, yaşlanma sorunu ile karşılaştığımızda sürdürülmesi mümkün olmayacaktır. Bundan 20 - 30 yıl sonra alınması gereken önlemler ise çok ağır olacaktır. Mevcut sistem yoksulluğu önlemek konusunda yeterince etkili değildir. Sosyal yardım ve hizmetler de dahil olmak üzere, ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının 2005 yılındaki toplam harcamalarının milli gelire oranı yüzde 12.1 gibi yüksek bir düzeyde olmasına karşın, yoksulluğu önlemek konusunda başarılı olunamamıştır.

Sosyal güvenlik reformunda düşük maaş
Hazırlanan sosyal güvenlik reformundan önce memurlara ödenen ücretlerden sadece gösterge, ek gösterge, taban aylığı, özel hizmet tazminatının belli bir oranı ve kıdem aylığından Emekli Sandığı primi alınmaktaydı. Reformla birlikte, istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca tabi tutulacağından, özellikle memurların maaşlarında bir miktar düşüş olması gerekiyordu. Fakat, geçici 4. madde ile matrah farkına ait sigorta priminin 2 yıl süre ile kurumlarınca karşılanacağı hükmü getirilmiş ve memur maaşlarında 2 yıl süre ile düşüş olmaması öngörülmüştü. 2 yıl sonra ise memurların net maaşlarında bir miktar düşüş olacaktı. Ancak, daha fazla prim kesileceği için emekli aylıkları da yüksek olacaktı. Ancak, Anayasa Mahkemesi Kararı ile bu uygulama iptal edilmiştir. Böylece, bugüne kadar olduğu gibi, memurların düşük emeklilik primi ödemesine rağmen emeklilikte yüksek maaş almaları uygulaması devam edilecek.
Sosyal Güvenlik Reformu'yla memurların emeklilik ikramiyesi kaldırılmayıp, uygulama da zamanla bazı değişiklikler yapılacaktı. Emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan; asker, sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için, aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilmekteydi. Verilecek emekli ikramiyesinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmamaktadır. 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmesi planlanan ama sonradan ertelenen sosyal güvenlik reformu, memurların emeklilik ikramiyesini kaldırmıyor, bunun yerine bir yıl sonra son çalışılan kurumca ikramiyenin ödenmesi sistemi getirilecekti. Halen emeklilik ikramiyesi, Emekli Sandığı tarafından ödenmekte ve ödenen ikramiye tutarı, memurun son çalıştığı kurum tarafından Emekli Sandığı’na geri ödenmektedir. Sosyal güvenlik reformuna göre, emekli ikramiyelerinin bir yıl daha Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenecekti. Bir yıl dolduktan sonra 2008 başından itibaren kamu görevlisinin son defa çalıştığı kurumca, eğer çalıştığı son kurum özelleştirilmiş ise Hazine tarafından emekli ikramiyesi ödenecekti.

Bakan Başesgioğlu'nun 4 yıllık emeği
Sosyal Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Gazi Üniversitesi'nde düzenlenen ''Yeni Sosyal Güvenlik Mevzuatı'' panele katıldı. Anayasa Mahkemesi'nin, 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girecek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nu kısmi iptaliyle ilgili sorular üzerine Başesgioğlu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının ardından Sosyal Güvenlik Reformu ile ilgili stratejilerini yeniden değerlendirme ihtiyacının ortaya çıktığını söyledi. Bu değerlendirmeyi sadece hükümetin değil, ilgili tüm kesimlerin yapması gerektiğine işaret etti. Panel sonrasında Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu ile yapılan toplantı sonucunda, iki temel sonuç ortaya çıktığını vurguladı. İlk olarak, yılbaşına kadar geçiş süreci içerisinde bir kargaşa, kaos yaşanmasın, vatandaşlarımızın bir hak kaybı olmasın, buna dikkat ediyoruz. İkincisi de Anayasa Mahkememizin gerekçeli kararı yayınlandıktan sonra reformun gelecek stratejisi hakkında bir karar oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.