Sigortalıların ve emeklilerin maaşlarını ve yaşam tarzını değiştirecek Sosyal Güvenlik Reformu anayasanın kararıyla 6 ay ertelendi. Başbakan Erdoğan, böyle bir reformun feda edilemeyeceğini düşünse de şimdilik ne zaman yürürlüğe geçeceği belli değilDebora ZAKUTO
Yoksulluğu önlemek konusunda başarısızız
Türkiye'de emeklilik sistemi mali açıdan dengede olsaydı bile, demografik yapıdaki değişimler nedeniyle sistemde köklü değişiklikleri yapmak zorundayız. Türkiye nüfusu diğer bir çok gelişmiş ülkeye oranla hızla yaşlanmaktadır. Yaşlıların (65 yaş ve üstü kişilerin) toplam nüfus içindeki payının yüzde 7'den yüzde 14'e ulaşması Fransa'da 115, Batı Almanya'da ve İngiltere'de 45 yıl, ABD'de 75 yıl sürmüşken, Türkiye'de bu orana 25 yılda ulaşılacaktır. Nüfusumuzun hızla yaşlanmasından kaynaklanan sorunlara rağmen, ülkemizin önünde "demografik fırsat penceresi" olarak adlandırılan bir dönem bulunmaktadır. Önümüzdeki 20 yıl çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem yaşanacaktır. Bu fırsat dönemi 2025 yılından sonra çalışanlara bağımlı olan nüfusun toplam nüfus içindeki payının hızlı artmaya başlamasıyla sona erecektir. Mevcut nüfus yapısı ile bu kadar büyük sorunlar yaşayan bir sosyal güvenlik sistemin, yaşlanma sorunu ile karşılaştığımızda sürdürülmesi mümkün olmayacaktır. Bundan 20 - 30 yıl sonra alınması gereken önlemler ise çok ağır olacaktır. Mevcut sistem yoksulluğu önlemek konusunda yeterince etkili değildir. Sosyal yardım ve hizmetler de dahil olmak üzere, ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının 2005 yılındaki toplam harcamalarının milli gelire oranı yüzde 12.1 gibi yüksek bir düzeyde olmasına karşın, yoksulluğu önlemek konusunda başarılı olunamamıştır.
Sosyal güvenlik reformunda düşük maaş
Hazırlanan sosyal güvenlik reformundan önce memurlara ödenen ücretlerden sadece gösterge, ek gösterge, taban aylığı, özel hizmet tazminatının belli bir oranı ve kıdem aylığından Emekli Sandığı primi alınmaktaydı. Reformla birlikte, istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca tabi tutulacağından, özellikle memurların maaşlarında bir miktar düşüş olması gerekiyordu. Fakat, geçici 4. madde ile matrah farkına ait sigorta priminin 2 yıl süre ile kurumlarınca karşılanacağı hükmü getirilmiş ve memur maaşlarında 2 yıl süre ile düşüş olmaması öngörülmüştü. 2 yıl sonra ise memurların net maaşlarında bir miktar düşüş olacaktı. Ancak, daha fazla prim kesileceği için emekli aylıkları da yüksek olacaktı. Ancak, Anayasa Mahkemesi Kararı ile bu uygulama iptal edilmiştir. Böylece, bugüne kadar olduğu gibi, memurların düşük emeklilik primi ödemesine rağmen emeklilikte yüksek maaş almaları uygulaması devam edilecek.
Sosyal Güvenlik Reformu'yla memurların emeklilik ikramiyesi kaldırılmayıp, uygulama da zamanla bazı değişiklikler yapılacaktı. Emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan; asker, sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için, aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilmekteydi. Verilecek emekli ikramiyesinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmamaktadır. 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmesi planlanan ama sonradan ertelenen sosyal güvenlik reformu, memurların emeklilik ikramiyesini kaldırmıyor, bunun yerine bir yıl sonra son çalışılan kurumca ikramiyenin ödenmesi sistemi getirilecekti. Halen emeklilik ikramiyesi, Emekli Sandığı tarafından ödenmekte ve ödenen ikramiye tutarı, memurun son çalıştığı kurum tarafından Emekli Sandığına geri ödenmektedir. Sosyal güvenlik reformuna göre, emekli ikramiyelerinin bir yıl daha Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenecekti. Bir yıl dolduktan sonra 2008 başından itibaren kamu görevlisinin son defa çalıştığı kurumca, eğer çalıştığı son kurum özelleştirilmiş ise Hazine tarafından emekli ikramiyesi ödenecekti.
Bakan Başesgioğlu'nun 4 yıllık emeği
Sosyal Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Gazi Üniversitesi'nde düzenlenen ''Yeni Sosyal Güvenlik Mevzuatı'' panele katıldı. Anayasa Mahkemesi'nin, 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girecek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nu kısmi iptaliyle ilgili sorular üzerine Başesgioğlu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının ardından Sosyal Güvenlik Reformu ile ilgili stratejilerini yeniden değerlendirme ihtiyacının ortaya çıktığını söyledi. Bu değerlendirmeyi sadece hükümetin değil, ilgili tüm kesimlerin yapması gerektiğine işaret etti. Panel sonrasında Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu ile yapılan toplantı sonucunda, iki temel sonuç ortaya çıktığını vurguladı. İlk olarak, yılbaşına kadar geçiş süreci içerisinde bir kargaşa, kaos yaşanmasın, vatandaşlarımızın bir hak kaybı olmasın, buna dikkat ediyoruz. İkincisi de Anayasa Mahkememizin gerekçeli kararı yayınlandıktan sonra reformun gelecek stratejisi hakkında bir karar oluşturmaya çalışıyoruz dedi.