Enerjide firsatlar ve krizler kol kola yaklaşiyor

Nur ŞAUL BARAKAS“Nasıl giyindiğinize göre tanışılır, ne kadar bilge göründüğünüze göre vedalaşılır”. Bu bir Rus atasözü. Rusya , turistik açıdan, şehirleri ve Kızıl Meydanı ; ticari yönden büyük cirolarla yapılan farklı sektördeki satışları ve değişik eğlence ve yeme -içme kü

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Alev SEREN

Geçtiğimiz hafta İsrail ve Türkiye enerji alanında çok önemli bir anlaşmaya imza attı. Buna göre iki ülke, inşaa edeceği boru hattıyla Karadeniz’i ve Kızıldeniz’e bağlamış olacak ve böylelikle Rus ve Kazak petrollerinin Uzakdoğu pazarlarına daha rahat ve güvenli taşınması mümkün olacak. Proje bir yandan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının tamamlayıcısı olması bir yandan da sadece petrol değil doğal gaz, elektrik ve su iletimi de yapacak şekilde tasarlanıyor olması ile diğer bölge ülkelerine de hitap etmesi sebebiyle olduça stratejik.
Pazarlama çağlarını değerlendirirken şöyle bir gruplandırma kullanılır: 1950’ler ‘Ne bulursam onu alırım’ çağıydı, yani tüketicinin fazla bir seçeneği yoktu; 1970’ler ise ‘Ne alabilirsem onu alayım’ devriydi, seçeneklerle birlikte ekonomik yeterlilik de belirleyiciydi; 1990’lardan itibaren ise pazarlamacıların gözünde tüketici  ‘Ne istersem onu alırım’ diyor, kişi başına gelir yükseliyor, arz edilen ürün seçeneği sonsuz, ve tüketiciler pek hercai. Sanırım bu tasnifin bir istisnası varsa o da enerji ticaretidir. Dünya üzerinde fosil bazlı enerji kaynaklarının sınırlı olması  ve eşit dağılmamışlılığı sebebiyle ithalatçı konumundaki ülkeler zor durumda kalıyor. Ve bu ülkelerin alışveriş sepetlerini ve tedarik biçimlerini çeşitlendirmeleri gerekiyor.
İşte ‘arz güvenliği’ konusunun bu kadar önemli hale gelmesi ile birlikte, Türkiye’nin jeopolitik konumu  büyük altyapı projelerine dönüşmeye başladı. Yazının başında bahsi geçen Türkiye-İsrail projesi ve faal durumdaki BTC dışında 2010 yılında faaliyete geçmesi düşünülen Nabucco projesi ile de Hazar ve Ortadoğu gazının Türkiye üzerinden Bulgarıstan-Romanya-Macaristan güzergahını izleyerek Avusturya’ya ulaşması ve Avrupa pazarına satılması öngörülüyor. Avrupa Birliği’nin doğal gaz ithalatının %40’ı sadece Rusya ve Cezayir’den gerçekleşiyor üstelik Rusya enerji kozunu politik olarak kullanmaktan kaçınmadığı için kimsenin mecbur kalmak istemediği bir tedarikçi. Bu bakımdan Nabucco projesi Avrupa için önemli açılımlar sağlayabilecek.
Kasım sonunda gerçekleşen Türkiye 10. Enerji Kongresi’nde takip ettiğim oturumlarda enerjiye dair en önemli küresel tehditler de arz güvenliği ve çevresel tehlikeler olarak sık sık vurgulandı. Bu tehikelerle savaşmak ve sürdürülebilir bir enerji güvenliğine sahip olmak için kongrede de Dünya Enerji Ajansı gibi kurumların yayınladığı raporlarda da benimsenmesi tavsiye edilen politikalarda birkaç ana başlık öne çıkıyor.
Buna göre öncelikle her ülke kaynaklarını iyi aramalı, etkin değerlendirmeli ve alt yapısına yatırım yapmalı. 2030’a kadar öngörülen küresel enerji yatırımları 20 trilyon US$. Türkiye için de Enerji Bakanlığı’nın 2020’ye kadar yapılması gerektiğini belirttiği yatırım 128 miyar Amerikan Doları.
Enerji verimliliği, yani daha az enerji kullanarak daha çok şey yapabilir hale gelmek dolayısıyla tüketimin dengeli bir şekilde artmasını sağlamak,  özellikle Avrupa Birliği enerji politikalarında, şimdiden çok merkezi bir konumda. Bu konu binaların inşaa standartlarından, elektrik üretim tesislerindeki verimliliğe, araç motor teknolojilerindeki gelişmelere bireylerin bilinçlenmesine kadar birçok alanı kapsıyor.
Rüzgar, jeotermal, hidrojen gibi yenilenebilir enerjileri teşvik etmek ve tüketimdeki paylarını arttırmak da geleceğe hazırlanmanın gerekirlerinden.
Bir diğer madde ise nükleer enerji alternatifini değerlendirmek. Petrol ve doğal gaz üretimlerinin eğer yeni rezerv keşifleri olmazsa yakın bir gelecekte düşüşe geçeceği bilinen bir gerçek. Tüm dünyanın ve bilhassa Uzakdoğu ve gelişen ekonomilerin artan enerji talebi ise fiyatları yukarı çekiyor. Henüz yenilenebilir enerji kaynaklarının ikame edebilecek bir hacme ulaşması da söz konusu olmadığından, nükleer enerjinin dalgalanmayan fiyatlar ve yeni teknolojilerin kullanımı ile daha az karbon emisyonu gibi ciddiye alınması gereken artıları olduğu kesin.