İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından yapılan Yahudi soykırımının ardından Yahudiler için kapılarını kapatmış olan Almanya, bugün Avrupa`nın en fazla Yahudi nüfusuna sahip olan üçüncü ülkesi olarak biliniyor. Bugünkü Alman Yahudi Cemaati`nde Yahudi kültürünün yeniden gelişmesi gibi olumlu durumla
Neden Almanya?
Peki Yahudilerin çoğu niçin İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından katledilen 6 milyon Yahudiye mezar olan Almanya yerine farklı ülkeleri seçmediler? Bu sorunun cevabı Almanyanın Yahudilere sağladığı imkanlarda saklı bulunuyor.
Almanya, göçmenlere ve barınak arayanlara geniş imkanlar sunsa da şimdiye dek hiçbir zaman insanları Almanyada yaşamaya teşvik eden göç ülkelerinden biri olarak anılmadı. Alman vatandaşı olmak için gerekli unsurlara bakacak olursak: Almanya vatandaşı olmak için aileden en az bir kişinin Alman olması yeterli. Ayrıca Alman Temel Hukukuna göre bireyin doğduğu yer neresi olursa olsun, Alman vatandaşı olma hakkı bulunuyor. Böylece Rusyada yaşayan Alman vatandaşların torunları Almanca konuşabiliyorlarsa rahatça ülkeye giriş yapabiliyor.
Alman vatandaşı olmak için tek kriter bunlar değil. Ülkede sekiz sene yaşamış olmak, Almanca öğrenmeye çalışmak, sabıka kaydının olmaması ve iş sahibi olmak gerekiyor. Alman vatandaşlık yasası Amerika ve İsraildekiyle büyük benzerlikler gösteriyor. (Tabii bunların yanı sıra ülkede yaşayan yaklaşık 7 milyon kişi Alman vatandaşlığına sahip değil. Bunlardan büyük kısmı da Türk vatandaşlığına sıkı sıkıya bağlı olan Türklerden oluşuyor.)
Bunların yanı sıra mültecilerin ve işçilerin aksine Sovyetler Birliğinden göç eden Yahudilerin bazı ayrıcalıkları bulunuyor. Bu grup kısıtlı bir kotayla ülkeye yerleşen tek göçmen grubu olarak biliniyor. 1990da yürürlüğe giren bir yasayla Alman vatandaşı olmak için Yahudi olmak yeterli. Bu gelişme Yahudilerin yeniden birleşen Almanyaya yerleşmesi için dönemin Başbakanı Helmut Kohl tarafından daha sonra Yahudi Merkez Konseyinin Başkanı Heinz Galinskiye sunulan bir öneriydi. Kohl insancıl bir harekette bulunmak ve ülkedeki Yahudi cemaatinin yeniden canlanmasını sağlamak için bunu istediğini belirtmişti. Karar çok sert tepkilerle karşılanmış olsa da başarılı oldu. Başta kotalı olarak ülkeye giriş yapılacağı belirtilse de, ülkeye girişlere herhangi bir limit koyulmadı.
Yahudi göçmenlerin Almanyayı seçmelerinin diğer sebeplerinden biri de Amerikaya girememeleri ve çeşitli sebeplerden İsrailde yaşamayı istemedikleri içindi. İsraildeki sürekli değişen güvenlik durumu, farklı Yahudi kimliğinden kaygı duymaları bunlardan bazıları sayılabilir. Göçmenlerin Almanyadaki antisemitizmden ve radikal kesimden yana korkuları olsa da kendileri de Rusya, Ukrayna gibi büyük ölçüde antisemitizm barındıran ülkelerden geliyorlardı. Almanya, politik kararlılığı ve toplumsal nezaketi bakımından iyi bir örnek teşkil ediyordu. Almanyanın varlıklı ve kararlı bir ülke olması, geçmişine dair negatif yönlerini dengeliyordu.
Almanyada Yahudi kültürü yeniden canlanıyor
90lardan bu yana göçlerle yeniden hayat bulan Yahudi cemaati, Yahudi kültürünün yanı sıra Yahudi merkezlerinin, okullarının vb. yerleşimlerin de inşa edilmesine olanak sağladı.
Almanyadaki Yahudilik 27 Ocak 2003de dönemin başbakanı Gerhard Schroederin Yahudi Merkez Konseyi ile imzaladığı anlaşmayla yeni bir sürece girdi. Anlaşmaya göre Yahudilik Katolik ve Protestanlarla aynı yasal konumda olacaktı. Anlaşma Polonyada bulunan Auschwitz Toplama Kampının kurtuluşunun 58. yıldönümünde imzalandı. Alman birleşik hükümeti o günden bu yana Yahudilerin kültürel mirasının Almanyada korunmasını destekliyor.
Ayrıca imzalanan anlaşmaya bağlı olarak Alman Hükümeti Yahudi Merkez Konseyini ülkede yaşayan Yahudileri tek çatı altında toplaması için görevlendirdi. Bu görevlendirmenin en büyük amacı başta Sovyetler olmak üzere yabancı ülkelerden Almanyaya gelen Yahudilerin hem dinlerine hem de yeni evlerine uyumunu kolaylaştırmaktı.
Almanya Yahudi Cemaati bugün Ortodoks, liberal, reformist ve agnostik ayrımı gözetmeksizin Yahudileri destekleyen tek kuruluş olarak biliniyor. Kurum Almanyada 83den fazla farklı cemaati de içinde barındırıyor.
Almanyadaki Yahudiliğin yok edilmesinden 50 yıl sonra, ülkede Yahudi Merkez Konseyi Başkanı Paul Spiegelin de adlandırdığı gibi Yahudi Rönesansı yaşanıyor. Yahudi cemaatlerinin sayısı günden güne artarken, Yahudilere ait birçok yer de koruma altına alınıyor.
Yahudi Rönesansının yaşandığı en belirgin ülke Almanyanın başkenti Berlin. Tiyatrolar, konferanslar, konserler, sergiler vb. birçok kültürel etkinlik Yahudiliğin Almanyada yeniden yaşandığının bir göstergesi.
Tutucular ve laikler
Almanyada yaşanan bu sevindirici gelişmelerin yanı sıra, yapılan göçler bazı problemleri de beraberinde getiriyor. Almanyadaki hahamların hiçbiri Yahudi cemaatindeki bölünmeleri saklamıyor. Genelde tutucu denebilecek Almanya Yahudi Cemaati ile ülkeye yerleşen laik Rus Yahudileri arasında belirgin anlaşmazlıklar göze çarpıyor.
Sovyetler Birliği zamanında ayrımcılık, şiddet ve bazen cinayetlere maruz kalan Yahudiler, bir şekilde dinlerini gizlemek, dolayısıyla Yahudi geleneklerinden uzaklaşmak zorunda kalmışlardı. Özellikle Rus Yahudileri, Almanyaya geldikleri dönemde ülkede bulunan Yahudi cemaatlerinden büyük ölçüde yardım aldılar. Birçoğu Yidiş (Alman İbranicesi) ya da Almanca değil, yalnızca Rusça konuşuyordu. Ev, iş bulmak ve Almancayı öğrenmek için yardıma ihtiyaçları vardı. Yahudilere dinlerini özgürce yaşayabilecekleri ve öğrenecekleri ortam yeniden yaratılmalıydı.
Fakat yaklaşık 200 bin göçmene rağmen, yalnızca 105 bin Yahudi resmi olarak ülkede bulunuyor; çünkü göç eden Yahudilerin çoğu Yahudiliği yeniden yaşamak için çaba sarf etmiyor. Bazılarına göre bu bir tercihken, bazılarının babası Yahudi, annesinin olmamasından dolayı reddedilmelerinden kaynaklanıyor. Yalnızca az bir kısmı Yidiş konuşuyor ve din ile kültür hakkında bilgi sahibi. Berlinde yaşayanların birçoğu da Yahudi olmayan kişilerle evli.
Yurtdışında yayınlanan bir makalede Yahudi Kültür Merkezinden Johann Coldenin şu sözleri düşündürücü: Almanyanın Yahudilere karşı davranışları hala klişelerle dolu. Birisi Yahudi ama laik olduğunu söylediğinde, bunun ne demek olduğunu anlamıyorlar
Temeli eski Doğu Almanyaya dayanan Yahudi Kültür Merkezi, Rus Yahudilerinin Almanyaya alınmasını sağlayan ilk gruplardan biri olarak biliniyor. Fakat günümüzde hükümet dindar olmayan Yahudilerin ülkeye girişini kısıtlamaya çalışıyor. Önceleri yalnızca kimlik göstermek yeterliyken, bugün ülkeye göç edebilecek kişilere karar vermek için puantaj sistemi olarak adlandırılan uygulama sürdürülüyor. Bu sisteme göre göçmenlerin yaş ve vasıfları inceleniyor. Bu sebeple birçok aile birbirinden kopuyor ve yalnızca genç olanlar kolayca Almanyaya yerleşebiliyor.
Ülkede yaşanan kimlik karmaşasının dışında, her Avrupa ülkesinde görülen antisemitizm içeren olaylar burada da yaşanıyor. Fakat farklı olarak Almanya, Yahudi düşmanı olanlar dışında neo-Nazileri de içinde barındırıyor. Bu sene neo-Nazilerin çıkardığı olayların geçen seneden iki kat daha fazla olduğu belirtildi. Dolayısıyla Yahudilere ait tüm mekanlar Alman polisi tarafından korunuyor.
Almanyada yaşanan bu hem sevindirici hem de kafa karıştırıcı gelişmeler bir yana, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanyada yaşayan Yahudiler için durum çok daha umutlu ve basit. Çünkü Yahudilerin Almanyaya göç etmesi, onların savaşta yaşanılan acı verici olayları her geçen gün daha da geride bırakmaları anlamına geliyor.
Kaynak:
- http://www.germany.info/relaunch/info/publications/infocus/JewishLife/generalfigures.htm
- http://www.jcpa.org/cjc/jl넸-mittleman.htm
- http://www.guardian.co.uk/religion/Story/0,,1938528,00.html