Suzi APALAÇİ DAYANYKB, Kıdemli Ekonomist
Yılbaşından bu yana finansal piyasalarda gözlemlediğimiz hareketler tam olarak yılın bütünü için beklentilerime bir örnek oluşturuyor. Bu yıl genelinde, bir yandan gelişmekte olan ülkelere karşı risk iştahı arttığında Türkiyede finansal piyasaların olumlu etkileneceğini; bir yandan da risk olarak algılanabilecek her gelişmenin bahane olarak kullanılıp piyasalarda satışlara neden olacağını düşünüyorum. Doğal olarak, böyle bir ortamda kur ve faizlerin dalgalı bir seyir izlemesi kaçınılmaz. Ancak, bu dalgalanmaların boyutunun ne olacağını tahmin etmek çok kolay değil. Örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde gerilimin ne boboyutlara ulaşacağı, Kasım ayındaki seçimlerden ne gibi bir sonuç çıkacağı, özelleştirmelerde nasıl bir ilerleme kaydedileceği veya uluslararası piyasalarda gelişmekte olan ülkelere fon akışının ne yönde olacağı gibi kritik gelişmeler piyasalardaki dalgalanmaların boyutunu belirleyecek. Zaten bu tür risklerin varlığı nedeniyle en ufak olumsuz gelişmeler bile bahane olarak kullanılıp piyasalarda düzeltme hareketlerinin yaşanmasına neden oluyor.
Yılbaşından bu yana geçen 20 günlük kısa döneme baktığımızda, 2005 yılını oldukça olumlu bir havada kapatan finansal piyasaların 2006ya da olumlu başladığını; daha sonra elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirme ihalelerinin iptal edilmesi ve genelde gelişmekte olan ülkelere olan risk iştahının azalması gibi nedenlerle Türkiyede de kur ve faizlerin yükseldiğini görüyoruz. Uluslararası piyasalarda petrol ve emtia fiyatlarının düşmesi, bu malların ihracatçısı olan bir çok gelişmekte olan ülkeyi olumsuz etkilediği için, genelde tüm gelişmekte olan ülkelere bir miktar satış geldiğine tanık olduk. İlk başta Türkiye de bu satışlardan etkilenmiş olsa da, Türkiyenin petrol ithalatçısı bir ülke olması ve bu nedenle düşen petrol fiyatlarından olumlu etkileniyor olması nedeniyle, uzun vadede ülke için olumlu olacaktır. Bahsettiğimiz bu olumsuz havanın ardından, geçtiğimiz hafta yabancı yatırımcıların döviz satarak YTL cinsi yatırım araçlarına yönelmelerinin de etkisiyle döviz kurları ciddi şekilde geriledi, faizlerde ise sınırlı bir düşüş kaydedildi. Ancak, 22 Ocak Pazartesi sabahı itibariyle faizlerdeki düşüşün hız kazandığını ve ikinci el piyasada gösterge olan 13 Ağustos 2008 vadeli tahvilin faizinin %20.85 seviyelerine gerilediğini görüyoruz. Söz konusu tahvilin faizi 2005 yılını %21.35 seviyesinde kapatmış ve yılın ilk üç haftasında %21-%21.5 bandında hareket etmişti.