Özgür Güvercin

Geçen hafta bir arkadaşımın ısrarlarına dayanamayıp nihayet bir tiyatro izlemeye gittik. Gerçi emindim gecenin sonunda kendisine müteşekkir kalacağıma ve oh yahu iyi ki gelmişiz diyeceğime. Fakat işte o kadar takılıp kalmışız ki sinema yemek ya da televizyon yemek üçgenine. Artık onların dışında ki etkinlikler neredeyse alternatif halini almış

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
“Hrant Dink öldürüldü!” alt yazısını tvde okuduğumda gözlerim yuvalarından fırladı! Ne zaman ? Ne sebeple? Kardeşim değil, yakınım değil, hatta hiç karşılaşmadık ama, meslekdaşız! İnsandaşız! Üzülmemek, etkilenmemek mümkün değil! Hele arkasından hepimiz “Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz!” Sloganlarıyla kalabalıkların ağız birliği etmesi, böylesine sahip çıkılması!
Cinayetin siyasi  ya da  dinsel boyutu  tartışıladursun, Hrant susturuldu! Bir daha fikirlerini özgürce ortaya koyamayacak; 301’den ise yargılanabilmesi artık olanaksız! 301! Açılımı üç barışık toplum insanı, sıfır terör, bir yürek sayılabilseydi... Farklı fikirlerin zenginleştirdiği ayırdına,  tarihlerini yazmaya zorlandığımız, bin dokuz yüzlerden sonra elimizin bir türlü alışamadığı  iki binli yıllarda da mı varamayacağız? Hrant’ın akıbeti ibret abidesi gibi mi durmalı? “Konuşma! yoksa sıra sende!” yi mi anlamalıyız?  Bugün Hrant Dink’e mi, bu yanlış saplantıya mı veda edilmeli? Türkiye bugünlere korkularla mı vardı? 301 gölgesinde ne kadar oturulmalı? 301’den yargılananların hepsi mi Hrant akıbetine uğramalı? 301 maddesinin gereksiz susturuculuğunu anlamak, bunca değeri kurban etmeye değer mi?
Pişmanlıklar, geri adımlar, keşkeler... Hepsi ne kadar anlamsız. Hrant kalemi daha neler yazabilirdi... Çocuklarının düğününü, torunlarını görebilir, onların özgür iradeli gazeteci yetişmesinde, fikirlerini özgürce savunmasında yol gösterebilirdi. Dahası farklılığın susturulmama örneğini verebilirdi, cinayete kurban edilmeseydi. İlla cinayet işlenecekse de, gereksizliği çok tartışılan “cana kast eden maddeler” hedef almalıydı derim. “Özgür güvercin” fikirleriyle, ölüme inat, barışa kanat çırpmayı sürdürecektir. Tüm basın dünyasına başsağlığı diliyorum.
Çela Yuna