ADL, Yahudileri kurtaran Arnavutlari onurlandiriyor

Anti-Defamation League (ADL) Arnavutluk`un işgal altında olduğu halde Nazilerin ülke Yahudilerini öldürmeyi başaramadıkları tek ülke olarak değerlendirdi

Kültür
9 Ocak 2008 Çarşamba

II. Dünya Savaşı’nın bitmesinden birkaç yıl sonra, henüz küçük bir çocuk olan Dr. Anna Kohen annesi ile birlikte Arnavutluk’un Vlora kentinde dolaşırken arkalarından bir kadın koşarak annesini adından çağırıyordu.
Telaşa kapılan küçük kıza daha sonra annesi bu Müslüman kadının,  Nazi işgali sırasında Anna’nın babasını ve daha birçok Yahudi’yi evlerinde saklayan köyün halkından olduğunu söylemişti. Dr. Anna Kohen’in annesi Nina ve babası David bir tedbir olarak Müslüman isimleri almışlardı.
Anti-Defamation League’in (ADL) Arnavutluk’u işgal altında olduğu halde Nazilerin ülke Yahudilerini öldürmeyi başaramadıkları tek ülke olarak değerlendirdiği ve ülke Hıristiyanları ile Müslümanlarına minnet borcunun ifade edildiği toplantıda konuşan Dr. Anna Kohen, “Köyde herkes onların Yahudi olduğunu biliyordu, fakat hiç kimse onları ele vermedi” dedi.
ADL, altı Yahudi ailesini koruması altına alarak hayatlarını kurtaran Müslüman bir Arnavut’u onurlandırdı. ADL kuruluşu, 26 kişiden oluşan altı aileyi ölümden kurtaran Mefail Bicaku ve oğlu Nijazi’ye Koruma Cesareti Ödülü’nü verdi. Nazi işgali döneminde Bicaku ailesi, dört ay süresince evini ve yiyeceğini bu altı aile ile paylaştı, Mefail’in eşi Xhevrie onların çamaşırlarını yıkadı.
ADL’in görüşüne göre 1944’te Naziler Yahudilerin gizlendikleri dağlara dayandıklarında hiçbir Yahudi’yi ele geçiremediler. “Nazi vahşetinin doruğa ulaştığı o karanlık günlerde Bicaku ailesi umutsuzluk ortamında parlayan bir yıldızdı” diyen ADL’in Uluslararası İlişkiler Başkanı Michael Salberg, ödülü Mefail’in oğlu Muhamet ve Nijazi’nin kızı Elida Hazbiu ve oğlu Qemal Bicaku’ya sundu. Salberg konuşmasında, Doğu Avrupa ülkelerinden bazı Yahudilerin Arnavutluk’a sığındığını hatırlattı.
Arnavutluk’un BM Temsilcisi Adrian Neritani, Arnavutluk dışında tüm Avrupa’da “dürüstlük ve insancıllığın” o dönemde “vadesi geçmiş” değerler olduğunu söyledi.
Babasının adına bu ödülü almaktan onur duyduğunu belirten Muhamet Bicaku, babasının Yahudilerle işbirliği suçundan 1961’de hapse atıldığını ve 1969’da hayata veda ettiğini söyledi.