6 Şubat Salı günü, Barınyurt`da, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Geropsikiyatri Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Engin Eker “Yaşlılıkta Depresyon ve Bakıcının Tükenmişliği” konulu bir seminer verdi. Katılımcıların son derece yararlı buldukları seminerin notlarını, David Ojalvo`nun derlemesiyle yayınlıyoruz
Yaşlılık ve Depresyon
Günümüzde beslenme koşullarının iyileşmesi, enfeksiyonla mücadelede artış ve sağlık alanındaki gelişmelerin sonucunda insanların ömrü uzadı. Türkiye'de ortalama yaşam süresi, kadınlarda biraz daha fazla olmak üzere 68 civarındadır; yaşlı nüfus artmaktadır. Dolayısıyla yaşlı nüfusu ilgilendiren sağlık soruları da artıyor. Tıbbi hastalıklar, diyabet, Parkinson ve inme depresyona eğilime neden oluyor.
Her yaşlanan depresyona girecek, diye bir şey yok; fakat insanlar belli bir yaştan sonra hayatını gözden geçirmeye ve keşke demeye başlıyorsa, depresyona yakalanma riski yükseliyor.
Yaşlanmayla beraber beyin fonksiyonlarında yıkım olma olasılığı, görüntüleme yöntemler ile beyinde anomali bulma olasılığı, demans gelişmesine yatkınlık artıyor. Buna karşılıksa tedaviye yanıt oranı daha düşüktür.
Yaşlılıkta bedensel yakınmalar, ajitasyon, bedenle aşırı ilgilenme ve irritabilite (kolay uyarılma) artarken, depresif duygudurum, aşikâr intihar fikirleri azalmaktadır.
Yaşlılığa Özgü Depresyon
Yaşlılarda görülen depresyonda fiziksel ve somatik psikiyatrik belirtiler içiçe geçebilmektedir. Üzüntülerin az düzeyde ifade edilmesi, bedensel yakınmalar yoğunlaşması, kısa bir zaman içinde nörotik semptomlar başlaması ve planlanmış kendine zarar verici davranışlar, depresyon için ilk dikkat çekici belirtiler olabilirler. Yine bunamayı taklid eden bulgular görülebilir; hâlbuki tedavi edildiği takdirde hastanın pırıl pırıl bir beyni olduğu görülebilir. Yine demans ve depresyon aynı anda bulunabilir, anormal kişilik bozuklukları ve geç başlangıçlı alkole aşırı duyarlılık dikkati çekebilir.
Yaşlılara depresyona yakalandıklarında hekime en sık başvurdukları nedenler, sürekli ağrı (baş, sırt, mide-barsak), ajitasyon, çevreden çekilme, özgül olmayan bedensel şikâyetler, aşırı yeti yetimi, bunaltı, bellek ve konsantrasyon yeteneklerinde düşüş, kolay yorulabilme olabiliyor. Hastalar sık sık hastaneye başvurabilir, uyku sorunları (aşırı uyuma veya uykusuzluk), kişiler arası ilişkilerde güçlük yaşıyor olabilirler. Çözülmemiş bir yas içine girmiş olabilirler. Aşırı alkol kullanımı, sıkıntı çözücü ilaçlara alışkanlık, tıbbi tedaviye uyum göstermeme yine depresyon için dikkat edilmesi gereken belirtilerdir.
Yaşlılıkta Depresyon ve İntihar
Yaşlılar toplumda nüfusun ortalama %6ᆠ'sini oluşturmaktadır. Yaşlı nüfusun, tüm intihar girişimlerinin içindeki yer %25'dir ve intihar girişiminde bulunan yaşlıların %80'i depresiftir.
- Belirgin depresyon belirtileri olmadan huzursuzluk,
- Alttan yatan fiziksel semptomların şiddetlenmesi,
- Ekonomik sorunlarla aşırı ilgilenme,
- Hezeyanlar (işe yaramıyorum, beynim durdu gibi düşünceler), depresyon ve potansiyel intihar girişimleri için yaşlının yakınlarını uyarıcı belirtilerdir.
Yaşlılarda Depreson için Risk Faktörleri
Kadın olma, dul veya bekâr olma, gelir düzeyinin düşük olması, sosyal desteğin olmaması, önemli kayıplar yaşamak, fiziksel hastalıkların mevcudiyeti, belirgin görme ve işitme kayıpları yaşlı nüfusun depresyona yakalanması için risk faktörleridir. Depresif hastalar 4 kat daha fazla olasılıkla kalp krizi geçirmeye yatkındırlar. Depresyon, ani kalp ölümü, iskemik kalp hastalıkları için riski arttırmaktadır. Yine şeker hastalığına %10ᆣ oranında depresyon eşlik etmektedir.
Alzheimer Hastalığı ve Depresyon
Alzheimer hastalığıyla da beraber depresyon görülebilir. Depresyonla beraber Alzheimer hastalığının gidişi kötüleşir ve beyin fonksiyonları daha hızlı bozulur. Bir yaşlının günlük yaşam aktivitesinin bozulması, yaşam kalitesinin kötüleşmesi ve hastayı Alzheimer'in erken evresinde kuruma göndermek depresona yol açabilir. Bunun sonucunda da yaşlı bakımı daha da zorlaşır ve bakıcıların depresyona eğilimi artar.
Yaşlılıkta Kayıplar
İleri yaştaki bireylerin eşini, yakınlarını kaybetme korkusu, fizikisel yeteneklerini kaybetme korkusu, zihinsel fonksiyonlarında bozulma, aksama ve bunama korkusu, sosyal konum kaybı, yardıma ihtiyacı olduğunda destek görememe korkusu, ekonomik durumunda bozulma veya ev ortamını kaybetme endişeleri depresyona yol açabilir.
Tanı ve Tedavi
İlk öncelikle yaşlanma yanlış algılanmamalıdır. Birtakım fiziksel belirtiler depresyonu maskeleyebilir, klinisyenler fiziksel hastalıklarla ilgilenirken depresyonun tanısı atlanabilir, depresyona bağlı bunama (psödodemans) görülebilir, birçok çeşit ilaç depresyona neden olabilir. Bu nedenle yaşlılarda depresyonun tanısı zor olabilir; fakat tanındıktan sonra ayrı bir hastalık olarak tedavi edilebilir.
Eğer hasta majör bir depresyona girmişse, gerektiğinde yatırarak da tedavi edilebilir. Hasta değerlendirilir, kullandığı ilaçlar gözden geçirilir, intihar riski anlaşılmaya çalışılır. Hastanın kullandığı antidepresan ilaçlar, eğer intihar düşünceleri varsa, tedavinin 3. haftasında bu fikirlerde canlanmaya yol açabilir; bu nedenle intihar düşünceleri yakın takip gerektirir. Hasta tedavi edilmediği takdire yaşlı etrafından izole olacak, yaşam kalitesi düşecek, aile ve topluma daha fazla yük olacak; sonuçta da birtakım hastalıklara yakalanma ve ölüm riski artacaktır.
Alzheimer Hastalığı, ölüme neden olan hastalıklar arasında 4. sırada yer almaktadır. En büyük risk faktörü, yüksek yaştır. Hastalık, hasta ve yakınları için büyük bir güçlüktür ve bakıcıların %60'ında depresyona yol açabilmektedir. Üç ana semptomu alanı vardır: günlük yaşam aktivitesinin bozulması, davranış bozuklukları ve bilişsel bozulmalar.
Davranış ve Psikiyatrik Belirtiler
Bu belirtiler hastanın bakıcıları için büyük bir stres kaynağıdır; dikkatli takip edilmediği takdirde hastanın bakım gerektiren bir kuruma yatırılmasıyla sonuçlanabilir.
Hezeyanlar(yanlış düşünceler): Eşyanın çalındığına dair hezeyan, evin kendi evi olmadığına ait hezeyan, eşi (veya bakıcının) gerçek olmadığına ait hezeyanlar, terkedilme hezeyanları, sadakatsizlik (aldatılıyor olduğunu düşünme) hezeyanları. Hasta eşyalarını bir yerde unutur, ardından çalındığını söyleyebilir. Eşinin gerçek olmadığını ve bir kopyası ile değiştirildiğine inanabilir. Ailesinin onu bir kuruma yerleştirip, terkedeceğini düşünebilir. Evini tanıyamayabilir, dolayısıyla hastanın eşyalarının yerinin pek değiştirilmemesi ve mümkün olduğunca evde tedavi edilmesi önem taşımaktadır.
Halüsinasyonlar: Hastada işitsel veya görsel halüsinasyonlar gelişebilir, televizyonda gördüğü kişilerle konuşabilir.
Yanlış identifikasyonlar: Hasta aynada kendini tanıyamayabilir veya bildik kişileri hatırlayamayabilir.
Alzheimer Hastalığı'nda depresif belirtiler %40ᇆ oranında görülebilir. Yaşlıda agresif davranışlar, uygun olmayan fiziksel davranışlar, sözel-ajite konuşmalar görülebilir. Bu hastalarda en sık amaçsız aktivite, eşyaların çalındığına dair hezeyan ve yalnız kalma korkusu görülmektedir.
Risk Faktörleri
Eğer demans önlenmezse, gelişmiş ülkelerde 2050 yılına kadar 37 milyon demans hastası olacak. Risk faktörleri: yaş (65ᇩ arası), cinsiyet (kadın olmak), kafa travması, sigara (tartışmalı), ateroskleroz, hiperkolesterolemi, düşük eğitim düzeyi, aile öyküsü, ApoE geni taşıyor olmak şeklinde sıralanabilir.
Yaşamın erken döneminde beynin devamlı uyarılması, ileri yaşlar için koruyucu olabilir. Alkol kullanımı ve Alzheimer Hastalığı arasındaki ilişki net değil...
Bakıcılar Üzerinde Demansın Etkisi
Demans aynı zamanda bakıcı ve eşlerin de hastalığıdır. %60 oranında depresyona neden olabilmektedir. Bakıcının fiziksel ve psikolojik sağlığı bakım sürecinde etkilenebilir, sosyal izolasyona girebilir, arkadaş ilişkileri bozulabilir, sorumluluk ve hobilerini terk edebilirler. Özellikle kadın bakıcılar, erkeklere göre daha fazla risk altındadırlar. Buna karşılık bakıcı olmanın olumlu yönleri de vardır:
- Bakım, sizi hastanıza daha yakın olma fırsatını verir.
- Onur verici bir davranıştır.
- İyilik yapma duygusunu pekiştirir.
- Kendine güveni arttırabilir.
- Bakıcı yeni yetenekler keşfedebilir.
Alzheimer Hastalarının Bakımında İpuçları
Bakıcılar eğer destek alırlarsa, daha az depresyon ve fiziksel hastalıklara yakalandıkları bilinmektedir. Bakıcının kendisine iyi bakması, gelişecek sorunları azaltır. Hasta bakımında ileriye yönelik planlar yapmak faydalı olabilir. Hastanın yük oluyorum demesi, ona biraz daha iyi bakılması için bir işaret olabilir. Yaşlılarda müzik belleği kolaylıkla yıkılmıyor; arka planda hastanın sevdiği müzikleri çalmak, yine yararlı olabilir.