Geçen yılın Mayıs-Haziran aylarındaki dalgalanmaya hazırlıksız yakalanan bireysel ve kurumsal yatırımcıların bu yıl daha temkinli davrandığını daha önceki yazılarımda sık sık dile getirmiştim. Geçen yılın Temmuz ayından itibaren yabancı yatırımcılar Türk Lirası cinsinden bono ve tahvil portföylerini artırırken, yerli yatırımcıların portföylerini azalttığına ve döviz mevduatlarını önemli ölçüde artırdıklarına şahit olduk. Bu durumu daha net bir şekilde ortaya koymak için geçen yılın Haziran sonu verileri ile 23 Şubat 2007 verilerini karşılaştırmak istiyorum. Bu dönemde yabancı yatırımcılar bono ve tahvil portföylerini 21 milyar YTL artırarak 43 milyar YTLye yükseltmişler. Böylece, yabacıların tahvil portföylerinin toplam içindeki payı %8.8den %16.3e yükselmiş. Aynı dönemde, gerçek ve tüzel kişilerin ellerinde bulundurdukları bono ve tahvil stoku ile bankacılık kesiminin portföyündeki bono ve tahvil stoku hemen hemen hiç değişmemiş. Ancak, bu dönemde gerçek ve tüzel kişilerin döviz cinsinden mevduatları 18.5 milyar dolar gibi çarpıcı bir artış kaydederek 79 milyar dolara yaklaşmış. Bu rakamlar yerli yatırımcıların ne kadar temkinli davranmış olduklarını çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu rakamlardan sonra, geçen hafta piyasalarda yaşananlara geri dönelim. Finansal piyasalardaki olumsuz hava haftanın ilk günü de (5 Mart) devam ettikten sonra Salı gününden itibaren durulmaya başladı. Aynen dalgalanmanın başlaması gibi, durulması da -Türkiyeye özgü nedenlerden ziyade- yurtdışı kaynaklı oldu. ABDdeki ekonomik faaliyeti özetleyen Beige Book raporunun ılımlı bir havaya işaret etmesi de piyasaların yatışmasına katkıda bulundu. Böylece, 20 Şubat itibariyle yılın en düşük seviyesi olan %18.8i görmüş olan faizler (26 Kasım 2008 vadeli gösterge tahvilin faizi) 5 Martta %20.3 seviyesine yükseldikten sonra hafta boyunca hafifçe gerileyerek haftayı %20.1 seviyesinden kapattı. Ayrıca, Şubat ayı içinde 1.38 YTL seviyelerine kadar gerilemiş olan dolar kuru 5 Martta 1.457 YTL seviyesine yükseldikten sonra haftanın son işlem gününde 1.42 düzeyine kadar geriledi. Haftaya 1.90 YTL seviyesinden başlayan euro kuru ise haftayı 1.86 YTLden kapattı. Sonuç olarak, geçen hafta YTL/dolar kuru %0.4, YTL/euro kuru %0.5 gerilemiş oldu. Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta, yaşanan bu dalgalanma sırasında kurların hızlı bir şekilde artmış olmasına rağmen faizlerin fazla etkilenmemiş olmasıdır. Bunu, yerli yatırımcıların bir panik havasına girmemiş olmalarına ve bir ölçüde de Merkez Bankasına duyulan güvene bağlayabiliriz.
Geçen haftaki yazımı bitirirken son yaşanan bu dalgalanmanın boyutunu ve süresini kestirmenin çok kolay olmadığını; ancak dalgalanmanın boyutunun fazla büyümesini beklemediğimi söylemiştim. Nitekim, finansal piyasalardaki dalgalanmalar şimdilik yatışmış görünüyor; ancak yılın ilerleyen dönemlerinde de bu tür satış dalgalarıyla karşılaşabileceğimizi düşünüyorum.