Marina Benjaminin kendi ailesinin öyküsünün yanı sıra, Bağdat Yahudilerinin tarihini ve dünyaya dağılışlarını konu edinen Last Days in Babylon kitabı tüm dünyada ilgiyle karşılandı.
Marina Benjaminin büyükannesi çocukları ile bir süre Hindistanda yaşadıktan sonra İngiltereye göç etti. Marina ve kız kardeşi lisandan dekoruna dek, Irak kültür ve geleneklerinin hüküm sürdüğü bir ortamda büyüdüler. Iraklı Yahudilerin evleri birbirlerinin adeta eşi, Marinanın gittiği diğer evlerden ise çok farklıydı. Iraklı aile dostlarının evleri de Irak havasını yansıtırdı. Bu nedenle, ülkenin toplumuna ve kültürüne tamamen uyum sağlamasına ve kendini İngiliz hissetmesine rağmen Iraklılık, Marina Benjaminin kişiliğinin oluşmasında çok belirleyici ve etkin bir unsur oldu. Arkadaşları İngilizdi, geçmişteki flörtlerinin sadece biri Yahudiydi, fakat Marina doğu ile batıyı kendinde dengeli bir şekilde sentezlemişti.
Marina Benjaminin bir kız çocuğu olduğunda, kızına ve gelecek kuşaklara Irak Yahudi kimliğinin nasıl kazandırılabileceği sorusu aklını kurcalamaya başladı. O dönemde İngiltere ve ABD, Iraka girdi.
Kitabını yazabilmek için Bağdata gitmeye karar verdi. 2004 yılında orada kaldığı iki hafta boyunca Batı Bağdatın otelleri bombalanırken, gecelerini otelinin penceresiz odasının yatağında geçirdi. Gündüzleri bir elinde Bağdatın son Yahudilerinin adresleri, diğerinde de onlara taşıdığı koşer gıdalarla sokak sokak dolaşıyor, iyi bildiği Arapça sayesinde insanlarla iletişim kuruyordu.
Marina Benjamin kitabında orada kalan son Irak Yahudilerinin günlük yaşamından kesitlere geniş yer verdi. Ayrıca bu toplumun Irak kimliğine saygı duyulacak bağlılığını ve tabii ki Yahudi kimliklerini korumak için gösterdikleri çabayı anlattı. Marina Benjamine göre, kendilerini tamamen Iraklı hisseden Bağdat Yahudileri orada kalmakla büyük bir riski göze alıyorlar. Ülke koşulları daha güvenli olacağı zaman Marina Benjamin Bağdatı yeniden ziyaret etmek istiyor. Ancak Saddam Hüseyinin devrilmesi ile gelen iyimserlik havasıyla birlikte Yahudilerde ülkenin demokratik yapılanmasında fiilen etkin olma umutlarının giderek yok olduğunun da altını çiziyor. Last Days in Babylon kitabı yitirilmiş güçlü bir cemaate bir methiye niteliğini taşıyor.
Kaynakça: Jewish Chronicle