Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı Jimmy Carter için, İsrail- Filistin barışına bir çözüm bulmak her zaman özel bir anlam taşıdı. Carter yaşamı boyunca Orta Doğuya birçok ziyaret gerçekleştirdi. Orta Doğu liderleri ve halkı ile birçok görüşmelerde bulundu. İsrail Filistin anlaşmazlığını altında yatan gerçekleri ortaya çıkartmaya çalıştı.
2006 yılında yayınlanan Palestine peace not apartheid (Filistin barışı ayırımcı olamaz) adlı kitabında Carter, bu önemli anlaşmazlığın tarihine, geçmiş barış girişimlerine değinirken, kalıcı barış için atılması gereken adımları kendi yorumu ile tarif ediyor.
Temelde tarihe şahitlik etmiş tecrübeli bir siyaset adamının, barış için gözlemleri ve tavsiyelerini içeren kitap biraz derine inildiğinde, bugüne kadar barışın sağlanamamasının tüm sorumluluğunu İsraile bağlıyor. Carter bu konudaki düşüncelerini şu sözler ile ifade ediyor: İsrailin süregelen kontrol ve koloni kurma politikaları kapsamlı bir barış anlaşmasının önündeki en temel engeldir.
Carter İsrailde yaşayan Arap vatandaşların eşit haklara sahip olduğunu kabul ederken, İsrailin bugünkü politikaların bir ayırımcılık sistemi oluşturduğunu ise çarpıcı kelimeler ile vurguluyor. Carter ayrıca İsraillileri Filistin halkının temel insani haklarını görmezden gelerek, şiddet ortamına zemin hazırlamakla itham ediyor.
Carterin kitabının başlığı için seçtiği kelimeler de oldukça önemli. Ayırımcılık olarak tercüme ettiğim Apartheid kelimesi Güney Afrikada beyazlar ve beyaz olmayanlar arasındaki ilişkileri tanımlayan, beyaz olmayanlara uygulanan ekonomik ve politik ırkçı yaklaşımları düzenleyen kurallar dizisi demek. 1948 yılında, Güney Afrikada bu kuralların kabul edilmesi ile ırkçılık yasal bir devlet politikası haline dönüşmüştü. Carter bu kelime ile İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkiyi, Güney Afrikanın beyaz ve beyaz olmayanlar arasındaki ilişkiye benzetiyor. Alınan aksiyonları, aynı toprağı paylaştığı halde birbirinden tamamen ayrılmış halklar yaratma çabası olarak nitelendiriyor. Carter kitabında İsraili açıkça ırkçılıkla suçluyor.
Ortak çözüm bulmaya adanmış gibi gözüken bir kariyere rağmen, yazdığı kitabı ve önerileri okumaya bile başlamadan, sadece attığı başlık ile, 83 yaşındaki eski başkanın daha çok Filistin yanlısı, İsraili suçlayıcı öneriler geliştirdiğini tahmin etmek mümkün.
Kitabın yayınlanması üzerine dünya kamuoyu ve birçok kuruluş tepkilerini dile getirdi. Carterin tarzı Yeni dünya Antisemitizmine örnek olarak değerlendirildi. Kitabın yayınlanmasının ardından Ynet newstaki yazısında Rabbi Levi Brackman kitabın başlığını şu kelimeler ile hicvediyor: Carterın kitabı antisemitizm ile barış olamaz Brackman, Carterin yazdıklarından ziyade aktarım şekli ve üslubunu eleştiriyor ve Camp David kayıtlarından Carterın İsraile karşı her zaman sert bir tavır takındığı izlenimini aldığını belirtiyor. İsrailin her zaman haklı eleştirilere ihtiyaç duyduğunu belirten Brackman, Carterin kitabını eleştiriden ziyade antisemit bir insanın kendini açığa çıkarması olarak değerlendiriyor. Yazar makalesinde kitabın okuyucu üzerinde bıraktığı yanlış intibanın kabul edilemez olduğunu belirterek kitapta gerçekdışı bulduğu iddiaları da listeliyor. İste Brackmana göre Carter kitabında;
İsrailin hiçbir zaman gerçek anlamda barış istemediği izlenimini yaratıyor
İsrailin Filistinlilere uzun dönemde zarar vermek ve acı çektirmek istediğini söylüyor
Kelimelerinin altında İsrailin Hıristiyan dünyası için de tehlike yarattığını ima ediyor
Gazzeden çekilmenin, Filistinlilere daha fazla acı verme planının bir parçası olduğu gibi hipotetik çıkarımlarda bulunuyor
İsrailin Yaser Arafatı haksız yere suçladığını ve adaletli davranmadığını iddia ediyor. Filistin Kurtuluş Örgütünün terörist bir yapı olarak algılanmasını eleştiriyor. Örgüt tarafından gerçekleştirilen eylemleri hiçe sayıyor
Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barakın Camp Davidde barış yanlısı bir öneride bulunmadığını, bu nedenle Barak - Arafat görüşmesinin, İsrailin bu tutumu nedeni ile çözümsüz kaldığını belirtiyor
İsrailin yaptığı anlaşmalara sadık kalmadığını ima ediyor
İsrailin bilerek ve isteyerek Filistin seçimlerine müdahale ettiğini iddia ediyor.
Carterın yarattığı en önemli ve çarpıcı etkisi ise, İsrailin aksiyonlarını dünyadaki tüm çelişkilerin kaynağı olarak göstermesi. Rabbi Levi Brackman ve birçok kuruluş tarafından kitap İsraili günah keçisi olarak gösterme Yeni Dünya Antisemitizmi olarak değerlendiriliyor.
Anti Defamation (Hakaret / İtham) Ligi (ADL), Carterin fikirlerini eleştiren kurumlar arasında. Yıllık 40 milyon Amerikan Doları bütçesi ve ABDde 30 ofisi bulunan organizasyon, tüm dünyadaki polis güçleri ile işbirliği yaparak önyargılara karşı savaşıyor. ADLnin 30 yıldır başkanlığını ödüllü yöneticisi Abraham H. Foxman sürdürüyor. Bu kurama göre, dünyadaki antisemitizm bir çeşit şifreli antisemitizm ile güçlendiriliyor. Yeni antisemit akımlarını bu nedenle tespit etmek çok daha zor. Geleneksel antisemitismden farklı olarak bu ideolojinin ana hedefi İsrail Devletini eleştirmek ve bu başlık altında hafifçe gizlenmiş antisemitik iddialar yaymak. ADL, Jimmy Carteri bu şekilde davranmakla suçluyor.
Carter, kitabında belirttiği düşünceleri 15 Ağustos 2006 tarihinde Der Spiegel dergisine verdiği demeçte de yineledi. ABD eski başkanı bu demecinde, ABDnin ahlaki değerlerinden uzaklaştığını, barışı değil savaşı desteklediğini belirtiyor. Carter ayrıca Arap dünyasının Amerikaya tepkisi gibi konuları da İsraile bağlıyor ve Bush hükümetini bu duruma izin vermekle suçluyor. Carter demecinde geçmişte ve bugün başarıya ulaşmayan barış girişimlerini temelde İsrailli yöneticilerine bağlıyor. İsrail eski Başbakanı Menahem Begin de Carterin iddialarından nasibini alan politikacılar arasında.
Gelen sert tepkiler karşısında Carter üslubunu ve demeçlerini bir nebze de olsa değiştirdi. 23 Ocak 2007 tarihinde Brandeis Üniversitesinde yaptığı konuşmada, kendisine gelen eleştirilere de değindi. Filistinlilerin terör eylemi kullanabileceklerini ima eden bölümlere yönelik eleştirilerde Carter hata etmiş olduğunu kabul etti. Yayımcısından bu bölümü gelecek baskılarda değiştirmesini istediğini de sözlerine ekledi. Her şeye rağmen Carter kitabını ve kitabının başlığını savunmaya devam ediyor. Carter konuşmasında, ırkçı ve antisemit olarak adlandırılmaktan rahatsız olduğunu da sözlerine ekledi. Carterdan sonra söz alan Harvard Hukuk Fakültesi Profesörü Alan M. Dershowitz, Carter bugünkü konuşması gibi bir kitap yazmış olsaydı sanıyorum şu anda hiçbirimiz bu kadar tepkili olmayacaktık diyerek düşüncesini dile getirdi. Dershowitz, ayrıca yüzde ellisi Yahudi öğrencilerden oluşan üniversitede Carterin dinleyici kitlesine göre kelimelerini seçtiği imasında da bulundu. Dershowitz, Arap basınında Carterın tam tersi bir demeç yapabileceğini de belirterek aslında eski başkana duyduğu güvensizliği de dile getirmiş oldu.
Carterı eleştirenlerin yanı sıra düşündüklerinin söyleme cesaretinden dolayı tebrik eden Yahudiler de mevcut. Simdi tüm dünya, farklı mecralarda Jimmy Carterın vereceği demeçler dikkatle takip ediyor.
Bir kitap bir başlık... Binlerce yorumu ve tepkiyi de beraberinde getirdi. Carter ve kitabının geçirdiği süreçte politik anlamlarının haricinde benim aklımda kalan ise, ne söylemek istediğiniz kadar söylediğiniz kelimelerden ne anlaşıldığı önemli. Kelimelerin gücüne inanın ve kullanırken dikkat edin.
Jimmy Carter kimdir?
2002 Nobel Barış Ödülünü kazandı.
1976 - 1981 Amerikan Başkanı seçildi.
1971 - 1975 Georgia Valisi olarak seçildi.
1962 1971 İki dönem Georgia Senatörü olarak seçildi.
1953 Askeri eğitim aldı. Nükleer deniz altılarda yüksek rütbeler ile çalıştı.
Babasının ölümü ile ordudaki görevinden ayrıldı.
1924 James Earl Carter Jr, Fıstık ticareti ile uğraşan Georgialı
bir ailenin çocuğu olarak doğdu.
Başkanlık Dönemi: Amerika dış politikalarında ciddi atılımlar yaptı. Panama Kanalı anlaşmaları, Camp David görüşmeleri, İsrail ve Mısır arasındaki barış anlaşması, Sovyetler Birliği ile yapılan anlaşmalar ve Çin ile diplomatik ilişkilerin gelişmesi Jimmy Carter liderliğinde oldu. Diplomatik alandaki girişimlerinin yanı sıra insan haklarına yönelik birçok projeye de öncülük etti. Onun döneminde Sovyetler Birliği Afganistanı işgal etti. İran'daki Şah Rıza Pehlevi yönetimi devrilerek İslam Cumhuriyeti kuruldu. Başkanlığının son yılında ABDnin Tahran elçilik çalışanlarının 444 gün rehin alınması halk tarafından Jimmy Carter'ın başarısızlığı olarak yorumlandı. 1980 yılındaki başkanlık seçimlerini kaybederek koltuğunu rakibi olan eski aktör Ronald Reagan'a teslim etti.