Sara YANAROCAK1480 yılında yayımlanan bir bildiriye göre Almanya`nın Passau ve Bavaria kasabalarında Yahudiler`in kilise kutsallarına karşı yaptıkları oniki günah ve tecavüz resimlenerek suç bildirisi olarak her yere asılmıştı
Reneta Sibel YOLAK
2. Dünya Savaşında Yahudi ailelerin bebeklerini kurtardığı için Elisabeth Eidenbenz, halen 92 yaşında olup birçok Yahudi bebeğinin hayatını kurtarmış bir kadın olma özelliğini taşıyor. Bu yüzden kadın Oscar Schindler lakabına layık görülmüş. Viyana ormanlarının yakınında yaşayan Eaidenbenz İsveçli bir papazın kızı olarak dünyaya geldi. Bir zaman öncesine kadar kimse onun Eidenbenz bebeklerini yüzlerce Yahudi bebeğini kurtardığını bilmiyordu. Elisabeth Eidenbenz şu ana kadar Viyanada sessiz bir yaşam sürdürürken uluslararası üne kavuşana ve ödüller almaya başlayınca popüler oldu.
Elisabeth 24 yaşında öğretmenlik işini bırakarak 2. Dünya Savaşı sırasında girdiği gönüllü bir İsveç kuruluşunda çalışmak için İspanyaya gitti. İnsanlara yiyecek ve elbise dağıtıyordu. 1939da savaş bittiğinde 450.000 mülteciyle birlikte Fransaya gitti. Mültecilerin Fransız ailelerle yaşaması yasaktı. Hastanelerdeki hamile kadınlar doğuramadan öldükleri için sayıları azalıyordu. 2. Dünya Savaşı başladığında her doğan bebeğin %5den azı ancak yaşayabiliyordu.
Eidenbenz Bizim asıl görevimiz mülteci kadınları hastanelerden ve kamplardan, bulundukları o kötü ortamdan kurtarmaktı diyor.
İsveçli kadın ve onun meslektaşları Perpignon yakınında çok güzel bir ev buldular. Bu binayı İsveçliler tarafından finanse edilen bir hastaneye dönüştürdüler.
Eidenbenz öyle bir yol bulmuştu ki, tüm hamile Yahudi kadınları kamplardan ve şiddetten uzak doğum ve sonrası boyunca toplam 8 hafta bu hastanede güvenli bir şekilde kalabiliyorlardı.
Eidenbenz 600 Yahudi bebeğini kurtardı. 25 yaşında bir genç kadın olarak o zamana kadar hiçbir doğuma girmemişti. Kliniğin doktoru da yoktu. 2. Dünya Savaşında 600 bebeği güvenle dünyaya getirilmesinde rol oynadı ve onlara kimlikler sağladı. Kendi sözleriyle benim en büyük mutluluğum şudur ki, cehennemin ortasında burası bir barış adasına dönüştü ve anneleriyle çocukları yaşattı.
1940da klinik Nazilerden kaçan tüm hamile kadınları kabul etti. Yahudi kadınları ve Romadan, Sintiden gelen tüm hamile kadınları korudu.
Tıp akademisinde okuyan öğrencilerin ve Kızıl Haçın da yardımıyla hamile kadınları yaşatabildiler.
Her ay yeni doğan 30 yeni bebekten sonra maddi imkansızlıklar içine giren Klinik, Kızıl Haçla birleşti. 1942 yılında bu birleşmeyle Kızıl Haç Nazi hükümetinin sert kurallarını uygulamak zorunda olduğundan birdenbire Eidenbenzin düşüncelerine ters düştü.
Naziler Kasım ayında Fransayı işgal edince, Eidenbenz kurallara uymayarak yeni doğan Yahudi bebeklerini İspanyol isimleri altında kayıt etti. Hemşirelerin etekleri altında çocukları sakladı ve onlara kimlik verdirdi. Bu çok güzel ve önemli bir görevdi benim için diyen Eidenbenz, 1944te İsviçreye gider ve sonra Avusturyaya taşınır. Orada İsveç Evi denilen yerde korunmaya muhtaç çocuklara bakar ve çalışır.
2002de İsraelin Yad Vashem müzesi ve bu yıl da İspanyol Hükümeti tarafından ödüle layık bulundu.
Viyanada yeşil meclis üyeleri de bu yıl onu ödüle layık gördü.
Dünya bu ismi hatırlayacak mı? Binlerce Yahudi ve annesini güvenilir koşullarda doğurttu ve doğan bebeklere kimlik vererek hayatlarını kurtardı. Dünya bu değerli kadını hiç unutmayacak. Artık uluslararası ödüle sahip ve tüm dünya onun da bir kadın kahraman olduğunu biliyor. Oskar Schindler gibi o da bir insanlık örneği ve kahraman bir kadın.