Doğan Müzik ile beş yıllık anlaşmaları olan ve iki albüm çıkartan Sefarad Grubu, yapımcı şirket ile grup üyelerinin düşüncelerinin örtüşmemesi nedeniyle ayrılarak, son albümlerini Erol Köseyle çıkarttılar.
Öncelikle Sefaradın bu günü ve geleceğe yönelik çalışmalarının ne olması gerektiği konusunda Erol Kösenin görüşlerini aldılar. Köseye Sefarad Müziğinin İstanbulda nasıl yaşatıldığını aktarmak üzere Las Kantikas DEstambol konulu bir lirik konser vermeyi hedeflediklerinden, ancak mükemmeliyetçi olduklarından bunu hep ertelediklerinden bahsettiler. Kösenin de onayıyla bu doğrultuda İstanbul şarkıları içeren 12 esere yer verdikleri son albümü çıkarttılar.
Albüm için üç kanto, bir tango, üç İstanbul türküsü ve Cem Stamatinin adaptasyonunu yaptığı sözü müziği İzi Morhayime ait iki Ladino eser seçtiler. Ah Çelebi Mordu, Gani Müjdenin önerisiyle Ah Galata Lorduna dönüştü. Stamatinin Elveda ve Selam Sana İstanbulun adaptasyonu ile Sefarad bu albümde üretkenliğini kullandı. Albümün kayıtları canlı olarak yapıldı. Ayrıca arşiv albümü olması da, Evvel Zamanı daha da değerli kılıyor.
Evvel Zaman albümünü; Fecri Ebcioğlunun yazıp, Dario Morenonun sesinden tanıdığımız İstanbulun Kızlarından başka, Üsküdara Gider İken, Yangın Olur türküleri; Papatya Gibisin ve Sevdim Bir Genç Kadını tango potpurisi; Sakın, Tavuk ve Evlilik Düeti kantoları; Elveda, Ah Galata Lordu nun şarkılarının yanı sıra Enrico Maciasın LOriental adlı eserini Selam Sana İstanbul çevirisiyle müzik sevenlerin beğenisine sundular.
Çıktığınız konserlerde, Ladino şarkılara da yer veriyor musunuz? Yurt içinde ve dışında verdiğimiz konserlerde Sefarad müziğini de seslendiriyoruz. İlk Ladino konserimizi 1,5 sene önce Sorbonne Üniversitesi öğretim görevlisi ve araştırmacı yazar Ester Benbassanın davetiyle Fransa Sorbonne Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesinde verdik. Bu konseri yaklaşık üç bin Fransız izledi. Katılımcılar üç şarkı dinliyor, çıkıyor arkadan yeni bir grup giriyordu. Türkiyeye döndüğümüzde 800 kişiye İş Sanatta Kantikas de Sefarad konserini verdik. Ayrıca genel olarak konserlerimizde de Ladino şarkılarımızı seslendiriyoruz.
Ladino dilinde şarkıları seslendirdiğimiz konserler vermeye devam edeceğiz ve bir gün sadece bu dilde bir albüm çıkartacağız.
Geçen sene Lütfi Kırdarda gerçekleştirilen fuardaki bir yarışmada; Avraam Avinu şarkısının adaptasyonu olan Bodrum şarkımızı Ladino söyleyebilen bir kişiye cdmiz hediye edilecekti. Başı örtülü bir hayranımız söyledi ve kazandı. Yurtiçinde katıldığımız imza günlerimizde yine bu şarkı çalarken cdlerimizi imzaladık. Burada müziğin evrenselliğini görüyoruz.
Her albümümüzde mutlaka Sefarad şarkılara yer veriyoruz. Köseyi de bu konuda ikna ettik.
Birkaç yıl önce bir derneğimizdeki toplantıya cemaatimizin tüm Sefarad müziği yapan grupları davet edilmişti. Kendilerine sunduğumuz, birlikte Harbiye Açık Hava Tiyatrosunda bir konser verme önerimiz, onay görmedi. Ancak daha sonra Sefarad, hem orada, hem de Rumeli Hisarında konserler verdi.
Kimilerinin iddia ettiği gibi kimliğimizi de asla saklamadık
Üçümüz de derneklerde büyüdük, bize bu şansı tanıyanları unutmadık. Dernek ve kurumların davetlerine her zaman olumlu yanıt veriyor, severek katılıyoruz. Ancak pansiyonerlere yönelik konserlerimizi daha geniş dinleyici kitlelerine duyurmalarından ve değerlendirmelerinden de, üzüldüğümüzü belirtmemiz gerekiyor.
Bizlere destek verenlere, özellikle Onursal Başkan Bensiyon Pinto ve Avi Alkaşa teşekkür ediyoruz.
Televizyon kanallarında sık sık yer alan Elveda şarkınızın klipinden söz etmek istiyorum. Görüntüler bana Sefaradların İspanyayı terk edişlerini çağrıştırdı.
Elveda, albümün 12. şarkısı ve herkesin bildiği Adio Keridanın adaptasyonu. Klipi Kubilay Kasap çekti. Etkileyen bir melodisi var. Hep birlikte, klip için doğru şarkı olduğuna karar verdik. Albümün adına da gönderme yaparak eski kıyafetlerle olmasını ve bir masal anlatmasını istedik. Elveda; İstanbul veya İspanya, herhangi şehre veya herhangi bir aşka elveda.
Toplumda, çok konser verdiğiniz, üçüncü albümünüz çıktığı halde Sefaradın beklenen patlamayı yaşamadığı kanısı var. Emin ve sağlam adımlarla ilerliyorsunuz. Magazin basınından izlediğimiz kadarıyla meşhur olmak için biraz da sansasyon yaratmak gerekiyor galiba, ne diyorsunuz?
Bu piyasada altıncı yılımız, bahsettiğiniz haberleri yapan kişileri tanıyor selamlaşıyoruz. Onlar yanımıza gelip; Çok temiz çocuklarsınız sizi bu piyasaya bulaştırmak istemiyoruz diyorlar. Aslında, bunu söylemeleri bizim için bir gurur kaynağı.
Televizyon kanallarından gelen teklifleri değerlendirme konusunda titiz davrandıklarını vurgulayan üç genç, Sami Levinin Sefarad Grubu adına Show Tvde yayınlanan Bak Kim Dans Ediyor yarışmasına katıldığını ve böylelikle ilk kez müzikten ve sanattan kopmadan, farklı bir girişimde bulunduklarını açıkladılar.
Başarıları ve şarkılarıyla anılmayı hedefleyen grup üyeleri, ilk başlarda farklı bir sektörde çalışmalarını öneren ailelerine, müzik alanında başardıklarını kanıtlamak istiyorlar. Sami, 2006da verdikleri konserin sonunda ailesinin alkışladığını görünce: Hayalimi gerçekleştirmeme izin verdiniz. Sizin oğlunuz olarak her konu ve konumda özümden ödün vermeden, saygıda kusur etmeden, Türkiyenin en sancılı ve en zor mesleklerinden birini, sevdiğim işi yapıyorum. Işın Karaca gibi büyük bir sesle sahne alıyorum demiş.
Hataya düşmemek konusunda grup olmanın avantajını kullanan Sefarad üyeleri, gerektiğinde birbirlerini uyardıklarını da belirttiler.