HERŞEYE RAĞMEN...“Halen sorarız, Auschwitz neydi diye: Bir son mu yoksa bir başlangıç mı, veya onlarca yıldır devam eden bir karalama kampanyasının, komplo senaryolarının beslediği bir nefret midir?Ya da, insan karakterindeki şeytani dürtülerin görüntüsü müdür?
Marsel RUSSO
BURADAYIZ
Bir otobüs dolusu insan toplanmış gidiyoruz. Kimisi birbirini hiç tanımıyor kimisiyse tanıdık. Daha önce duyduklarımızla, okuduğumuz kitaplardan edindiğimiz bilgileri bir araya getirerek kendimizi bu geziye hazırlamaya çalışıyoruz. İnsanların gözlerinde hüzün ile karışık bir merak var. Her ne kadar bilgi sahibi isek te, göreceklerimiz ve hissedeceklerimiz konusunda pek te emin değiliz.
Geçmişimizde yaşanan karanlık günlerin, başımıza gelenlerin ve bize yapılanların hem hüznü hem de merakı bizi biraraya getirmiş, ortak bir gaye için birleştirmiş. Bilgiye susamış bir otobüs dolusu insan, rehberimizin anlattıklarını, bir kelimesini bile kaçırmadan dinleyerek mevcut bilgilerimize katmaya ve gördüklerimizle bağdaştırmaya uğraşıyoruz. Aslında bazılarını bilmemize rağmen, gerçeği gözlerimizle görmeye çalışıyoruz. Gözlerimiz okuduklarımızı arıyor ve bulunca da isyanla karışık bir hüzün kaplıyor içimizi.
Aslında o gerçek bizimle beraber, bizim aramızdaydı. Bu gezide bize refakat eden, hayatta kalmayı başarabilmiş canlı bir gerçek, bir şahit. Onun anlattıklarında ve yaşadıklarında acı gerçeği bir kez daha yaşıyoruz dinledikçe ve yaşadıkça dehşete kapılıyoruz.
İşte bunun için buradayız. Bizler ve bizim gibi dünyanın dörtbir köşesinden gelen binlerce yahudi, atalarımızin yok edilmek üzere yürüdükleri yolda, onların yaşadıklarını hatırlayarak, birbirimize kenetlenerek biz hala buradayız demek için.
Kalef FRANKO
YAŞAM YÜRÜYÜŞÜ
Soykırım
Her Yahudinin mutlaka hatırlaması ve unutmaması gereken önemli bir olay. Polonyaya bu olayı ve yaşananları unutmamak ve hatırlamak adına yaşam yürüyüşüne katılmak için gittik. Katledilen 6000.000 Yahudiyi anmaya ve onların yaşamlarını ne şekilde kaybettiklerini, verdikleri yaşam savaşını anlamak için gittik.
Ben kendi adıma, Polonyada geçirdiğim altı günün hayatımın en anlamlı ve en önemli günleri olduğunu anladım. Herkes soykırım hakkında az çok bir şey bilir. Ben de soykırımı her zaman detayına kadar öğrenmek isteyen biriydim
Polonyaya gidip o kampları ve olayların yaşandığı yerleri görüp orada öğrenmenin çok farklı ve çok daha etkileyici bir şey olduğunu söyleyebilirim. Orada yaşanan duyguları anlatmak gerçekten çok zor
Polonyaya ben olarak gidip oradan çok farklı bir ben olarak döndüğümü düşünüyorum.
Holokost bizim için acı bir olay ama onu unutmamak da öğrenmek kadar önemli. Oraya gidip neredeyse bütün ülkelerden gelen Yahudileri görmek gerçekten çok güzeldi. Tarihini unutmak istemeyen, hatırlamak isteyen değişik ülkelerden yaklaşık 8000 kişi vardı. Yıllar önce Yahudilerin zoraki çıkarıldıkları ölüm yürüyüşü, seneler sonra tarihini unutmayan binler tarafından yaşam yürüyüşüne çevrildi. İnsanlar tarihini hatırlamalılar ve unutmamalılar ki tarih tekerrürden ibaret olmasın. Yaşananların bir daha tekrarlanmamasını sağlamak bizim elimizde. Sadece unutmayalım ve hatırlayalım!
Sarita ARKADAŞ
DÜN
Filmler, belgeseller izledim
Okudum, dinledim
Şaşırdım, etkilendim
BUGÜN
Gördüm,
Hissettim, yaşadım, korktum
Üzüldüm, ağladım
YARIN
Anlatacağım,
Herkes bilmeli
Bir daha olmamalı.
Sabina KOHEN KASAR
TANIKLIK ETMEK
Tanıklık etmek tanık olmaktır.
Elie Wiesel
İtiraf etmek istiyorum; Polonyaya ilk başta gitmeyi pek istemedim
Ağlamaktan perişan olacağımı düşünüyordum. Biliyorum, benim gibi düşünüp gitmekten vazgeçen birçok kişi var. Ama gittim, ve II. Dünya savaşı süresince insanların maruz kaldığı korkuya, acıya, açlığa, hüzne, isyana tanıklık ettim.
Holokosttan kurtulan Miriam Akavia ile tanışmak, hikayesini onun ağzından duymak ve adeta yaşamak, Dr. Mengelenin üstünde deney yaptığı Martha Weissın bir televizyon kanalıyla yaptığı röportajına tanık olmak, Schindlerin listesinde olan bir kişinin kızıyla karşılaşmak, rehberimiz Dvora Kohenin annesinin hayat mücadelesini dinlemek, Istanbulda sıcacık evlerimizdeki rahat koltuklarımızda bu konuyla ilgili filmler seyretmek, kitaplar okumakla aynı şey değil, emin olun.
Ağladım mı ? Evet. Mümkün mü ağlamamak ? Gaz odalarında, krematoryumda. Neden biliyor musunuz? Çünkü hep kendimi ve ailemi onların yerine koydum. Fakat Yom Hashoa gecesi Avustralyalı kantorun ilahisini dinlerken, onlar için ağladım
Sadece Yahudi oldukları için bu kadar vahşete, duygusal ve bedensel işkenceye maruz kalanların yok oluşlarına ağladım.
Holokostu inkar edenlerin arttığı günümüzde ve bir on yıl sonra holokost kurtulanlarından kaç tanesinin hayatta olabileceğini göz önünde de bulundurursak, Yaşam Yürüşüne katılmak , geçmişimize tanıklık etmek, inkarcıların sesini bastırmak hepimizin görevi olmalı.
16 Nisan 2007 Pazartesi, Yaşam Yürüyüşü günü bizim yedinci evlilik yıldönümümüzdü ve biz o günü 8000 kişi ile beraber Auschwitz- Birkenauda kutladık. Ne dersiniz? Sizce bunu unutmak mümkün mü?
Nil KOHEN
23 Nisan Bayramı kutlu olsun. Okullarda, stadlarda, televizyonlarda çocukların coşkulu bir şekilde eğlendiklerini ve kutlamalar yaptıklarını görünce, İkinci Dünya Savaşı süresince katledilen 1,5 milyona yakın masum çocuk aklıma geldi ve içim burkuldu.
Yazıma böyle karanlık bir ruh hali ile başlamak istemezdim aslında ama, neden bilmiyorum harfler böyle döküldü.
Beni en çok etkileyen ve yaşama bakış tarzımı değiştiren Dvorah'nın sözleri ve onca korkunç şeyler yaşamış Miriam'ın felesefesiydi.
Biz kimiz ki, bütün bu Holokost vahşetini yaşayan dindaşlarımızı yargılayalım.
Kurtulanlara soruyorlar? Niye isyan etmediniz, neden tepki göstermediniz?
Neden kuzu kuzu ölüme gittiniz?
Orada yaşamadıkça, o ortamı ve pisliği hissetmedikçe nasıl bu soruları sorabiliriz? Bana kalırsa bize düşen, bu inanılmaz, eşi benzeri olmayan, insanlık dışı olayları yaşayanları yargılamadan sadece hatırlamak ve bütün bu öğrendiklerimizi daha da bilinçli bir şekilde herkese ama özellikle gençlerimize aktarmaktır.
Miriam'ın dediği gibi, Yahudilerin sadece geleneklerine bağlı içe dönük bir şekilde değil, sevgi dolu, çağdaş yüzünü tüm toplumlara göstermesi, örnek olması ve tüm dünyaya ışık saçması gerekir.
Efraim ÖZŞARDAŞ