Hadassa Hastanesi, İsrailliler ve Filistinliler arasinda insancil köprüler

Nelly BAROKASBütün dünya Prof. Shlomo Mor-Yosef`i yüzlerce TV kamerası karşısında dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron`un sağlığı konusunda gün be gün bilgi verdiğinde tanıdı. Dünya kamuoyu o günlerde gelişmeleri televizyonlar aracılığı ile onun ağzından duydu. Gerçekleştirdiğimiz söyleşide P

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba
Yahudilerle Arapların bir arada yaşadığı Kudüs’te Hadassa gibi çok büyük bir hastaneyi yönetiyorsunuz. Hadassa bünyesinde iki toplumun birbiriyle ilişkisi nasıl?
“Dışarıdan bakan biri Yahudilerle Arapların sürekli birbirlerini öldürdükleri kanısını taşır. Oysa ben size tamamen farklı bir gerçeği, Yahudilerle Arapların birlikte neler yaptıklarını anlatacağım. Arap hastalarla, Arap çalışanlarla ilişkilerimizi, FÖY doktorlarına yardımcı olduğumuz birkaç yıllık süreçte aramızda ne denli olumlu gelişmeler yaşandığını anlatacağım.
FÖY’deki kalp hastası çocukları tedavi ettiğimiz projemizi uzun zamandır sürdürüyoruz. Onlar bu tür ameliyatları tıbbi ve maddi açıdan yapamazken, Hadassa çok gelişmiş çocuk cerrahisi ünitesine sahip. Bağış yapanların maddi desteği ve Filistinlilerin işbirliği ile FÖY’deki kalp hastası çocukların sağlık sorunlarını giderebiliyoruz. Bugüne dek 250 Filistinli çocuğu sağlıklarına kavuşturduk. Hastanemizde çalışan Filistinli bir cerrah doktor her gün Bet Lehem’den işine geliyor ve iki farklı dünya arasında ilişkiyi sağlıyor.
Ciddiyetle yürüttüğümüz ikinci bir faaliyet de hastaneler arası işbirliği. Doğu Kudüs’te bulunan Augusta Victoria hastanesi onkoloji alanında her türlü donanıma sahip olduğu halde, tedaviyi uygulayacak tıbbi ekipten ve bilgiden yoksundu. Oluşturulan ekibi bir yıl süresince yetiştirdik, radyoterapi konusunda eğitim verdik. Augusta Victoria’da artık onkoloji var. Hadassa, Augusta Victoria ile sürekli ilişki içinde, çok ağır durumlarda bizim doktorlarımız oraya gidip yardımcı olmaktalar.
Diğer bir işbirliği de kadın sağlığı alanında sürdürülüyor. Karşılıklı sivil toplum kuruluşlarının girişimi ile biri Bet Şemeş, diğeri de Abu Gosh köyünde kurulan sağlık merkezlerinde işbirliği yapılıyor.
Bunun dışında Hadassa kadrosunda Arap doktor, hemşire ve sağlık personeli oranı oldukça yüksek. Buna güzel bir örnek vereyim:  Ariel Şaron hastanemizde ilk kez tedavi görüp Hadassa’dan ayrılırken tüm dünya televizyonları başbakanın kendisini tedavi eden ekiple birlikte fotoğraflarını çektiler. Fotoğrafta yer alan ve hastalığı sırasında başbakanla en yakın temasta olan erkek hastabakıcının Arap olduğunu biliyor muydunuz? Bu gerçeği dünya bilmiyor.”
Yıllar önce Türkiye’ye geldiğinde Prof. Ahmed Eid ile bir söyleşi yapmıştım.
“Doğru Prof. Eid, Hadassa’da organ nakli bölümü başkanıdır. Diğer bir Arap doktor da ortopedik travma bölümü başkanlığı görevinde bulunuyor. Bu kişiler istisna değildir Hadassa’da.”

Bildiğim kadarı ile Hadassa hastanesi; tedavi, eğitim ve tıbbi araştırma olmak üzere üç koldan faaliyet gösteriyor. Günümüzde Hadassa’nın dünya hastaneleri arasındaki konumu nedir?
“Hadassa’nın değerini bütün dünya biliyor. Dünya hastanelerinin niteliklerini sınıflandıran bir istatistik yoksa da, Hadassa önemli bir konuma sahip. Şaron hastanemizde yattığında, dünya basını Hadassa’nın düzeyini öven yazılar yazdılar. Tıbbi araştırmaların belli alanlarında dünyada birinci konumdayız. Travma konusunda deneyimliyiz, gelişmiş yöntemlere sahibiz. Bazı veriler travma araştırmalarında ABD’den daha ileri konumda olduğumuzu ortaya koyuyor. Tıbbi tedavi ve araştırma düzeyimiz çok yüksek. Tıp eğitimine gelince, Hadassa’dan mezun olanlar tüm dünyada itibar görmekteler. Ayrıca hastane dünyadaki tüm tıbbi gelişmeleri uygular ve yeni tıbbi donanımları edinmeye çalışır. Hadassa bildiğiniz gibi bir devlet hastanesi değil, Dünya Hadassa Örgütü’ne bağlı bir kuruluştur. Bu nedenle maddi kaynağımız ABD ve Avrupa’daki bağış severlerden sağlanıyor.”

İntifada’nın en şiddetli dönemlerinde farklı etnik grupların ve farklı dinden insanların tedavisinde uyguladığı eşitlik nedeniyle Hadassa, 2005 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmişti.
“İntifada döneminde terör olayları yaşanıyordu. İnsanlarımız öldürülürken Hadassa’da Yahudilerle Araplara aynı itinalı tedavinin gösterilmesine devam edildi. Dışarıda kan dökülürken hastanede sükunet, eşitlik hüküm sürüyordu. Hadassa’nın Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesinin sebebi bu.
İntifada sürecinde bir doktorumuz terör saldırısında öldü, sağlık ekibimizden 25 kişi yakınlarını veya dostlarını yitirdi. Siyasi ve duygusal açıdan oldukça karmaşık bir ortamda, İntifada döneminin böylesine güç koşullarında da insani ilişkileri ve işbirliğini devam ettirebildik. Dışarıda birbirimizden nefret ederken, birbirimizi öldürürken Hadassa kendini soyutluyor, çatısı altında Araplarla, İsrailliler birbirimize destek oluyor, birbirimize dokunuyorduk.
Hadassa’ya her gelen, iki ayrı toplum mensuplarının birlikte çalıştıklarına, aynı odada yan yana yattıklarına, Yahudi bir annenin yatak komşusu Arap çocuğun başında nöbet tuttuğuna veya Arap bir annenin Yahudi bir çocuğu kolladığına tanık olur. Bu İsrail’in farklı bir imajı, Yahudilerle Araplar arasındaki ilişkilerin çok farklı bir boyutudur.”

Türkiye ile İsrail arasında sağlık konusunda nasıl bir işbirliği var?
“Bu konudaki girişimleri pek bilmiyorum. Birkaç yıl önce Hadassa’dan doktorların Türkiye’de bir Tüp Bebek Merkezi açılması yönünde yardımcı olduklarını biliyorum. Dünya Bankası’nın girişimi ile Türkiye’de sağlık kurumlarının yönetimi konusunda kurslar düzenledik. Hadassa ile Türkiye hastaneleri arasında bölüm başkanları sürekli iletişim içindeler.”

ABD’li bir Yahudi’nin Hadassa’ya 75 milyon dolar bağışta bulunduğunu öğrendim. Bununla hangi projeyi gerçekleştireceksiniz?
“Hadassa Ein Kerem elli yıllık. Yeni bir hastane binası inşa edeceğiz. Yenilenecek kampus ve inşa edilecek bina sayesinde Hadassa 21.yy kriterlerine hazır olacak. Her türlü yeni teknolojiler bulunacak. Bu Yahudi milyarder binaya Hadassa Örgütü’nde etkin olan annesinin adının verilmesini istedi.”

Bütün dünya sizi,  Hadassa’da tedavi gördüğü süreçte Şaron’un sağlık durumu hakkında TV kameraları karşısında bilgi verdiğinizde tanıdı. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
“Mesleki açıdan benim için zor günlerdi. Başbakan ağır hasta olarak hastanemizde yatıyor, yaşayıp yaşamayacağı belli değil. Ben sadece hastanenin sözcülüğünü yapmadım, aynı zamanda Şaron’un tedavisini de yönettim. Etrafımı saran bin gazeteci tek bir hastanın durumu ile ilgileniyorsa strese girmemek mümkün değil. Her ne kadar bu sürecin sonucu başbakan için kötü olduysa da, Hadassa’nın onu tedavi etmek için gösterdiği çaba olumlu etki yaptı. Hadassa’nın yöneticisi olarak tamamen anonim değildim, Kudüs’te tanınan bir kişiydim. Ama o dönemde her gün televizyonda göründüğüm için tanınan bir kişi oldum. Bu durum benim açımdan oldukça rahatsız edici oldu. Nereye gitsem fotoğraflarım çekiliyor, bir kahvede otursam, ertesi gün ne yiyip içtiğim gazetelerde haber oluyor. Bir ‘celebrity’ye dönüşmek özel hayatımı olumsuz etkiledi. Olumlu yanları da var tabii ki; insanlarla ilişkiye girmek, randevu almak kolaylaştı.”

Hadassa’nın yöneticisi konumuna nasıl geldiniz?
“İsrail’de doğdum. Babam ülkeye Fas’tan geldi. Anne tarafım nesillerdir bu topraklarda yaşayan Sefarad bir aile. Eşimin ailesi ise Almanya’dan geldi. Askerlik görevimi tamamladıktan sonra Hadassa’da tıp eğitimi gördüm. İhtisasımı jinekoloji alanında yaptım. İngiltere’de jinekolojik onkoloji dalında staj gördüm. Ülkeye döndüğümde yönetici olarak çalışmam teklif edildi. Bir süre Hadassa’da yönetici yardımcılığı görevinde bulunmamın ardından ABD’de Harvard’da hastane yöneticiliği üzerine eğitim gördüm. İlkin Beerşeva Soroka Hastanesi’ni yönettim, altı yıldır da Hadassa’yı yönetiyorum.
Hadassa iki hastane, beş okuldan oluşur, 5000 çalışanı vardır, yıllık bütçesi 300넦 milyon dolara ulaşır. Bu muazzam oluşumu yönetmek benim için büyük bir onur.
Daha kişisel özelliklerime gelince: Kardeşim Kipur Savaşı’nda öldü. Eşimin anne ve babası turistik bir seyahat yapmak üzere geçtikleri Mısır’da terör saldırısına uğradılar. Bulundukları otobüse bomba konunca babası öldü, annesi ağır yaralandı. Oğlumuz askerlik görevi sırasında Bet Lehem’de bulunuyordu. Atılan bir taş gözünü kör etti.
Bizler için iki seçenek var; birincisi nefret edip savaşmak… İkincisi ise Hadassa’da yaptığımız türden şeyler yapmak. Gerçekten de Hadassa’nın kuruluş ilkelerinden biri de barışa doğru küçük bir köprü oluşturmaktır. Tabii ki tıbbi tedavi yoluyla barışı getiremeyiz fakat farklı toplumların bireyleri arasında insancıl köprülerin kurulmasını sağlayabiliriz.”