Erken seçim kararının ardından artık halk partilerin ekonomik programlarına gözlerini çevirdi. Sırayla açıklanan programların temal amacının işsizliği yok etmek olduğu gözüküyorDebora ZAKUTO
Suzi APALAÇİ DAYAN
YKB, Kıdemli Ekonomist
Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince yaşanan gelişmelere rağmen, geçen hafta da piyasaların sukunetini koruduğuna şahit olduk. Anayasa Mahkemesinin CHPnin cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin itirazını kabul ederek, ilk tur seçimi iptal etmesinin ardından, geçen hafta sonunda tekrarlanan oylamada da 367 milletvekili çoğunluğunun mecliste bulunmaması sonucunda Abdullah Gülün adaylıktan çekildiğini açıklaması ve seçimlere gidileceğinin belli olmasıyla birlikte politik belirsizlikler ve gerilimler bir ölçüde hafifledi. Hala önümüzdeki döneme ilişkin birçok belirsizlik ve risk mevcut olsa da, bahsettiğim bu gelişmeler piyasaların rahatlamasına; kur ve faizlerin gerilemesine neden oldu. Şu an itibariyle yatırımcıların adım adım ilerlediklerini, riskleri zamanı geldikçe değerlendirerek hareket ettiklerini görüyoruz. Diğer bir ifadeyle, yatırımcılar seçim sonuçları gibi uzun vadeli riskleri fiyatlarına yansıtmıyorlar. Bunda, hem yurtdışı piyasalardaki olumlu havanın sürmesi, hem de Türkiyenin AB perspektifinin devam etmesi etkili oluyor.
Hafta boyunca piyasaların genel havası olumlu olsa da, zaman zaman önemli gelişmeler ve ufak çaplı dalgalanmalar kaydedildiğine dikkat çekmek istiyorum. Haftanın ilk önemli olayı kredi derecelendirme kuruluşu Fitchin Türkiyenin kredi görünümünü olumludan durağana çevirmesi oldu. Siyasi risklere dikkat çekerek bu kararı verdiğini belirten Fitch kredi notumuzu ise değiştirmedi. Moodys ve S&P tarafından Türkiye için belirlenen kredi görünümünün zaten durağan olduğunu, böylece Fitchin de bu iki kuruluş ile aynı noktaya gelmiş olduğunu hatırlatmak istiyorum. Haftanın ikinci önemli gelişmesi AKPnin önerdiği anayasa değişikliklerinin Mecliste 367den fazla oyla kabul edilmiş olmasıdır. Bunun şu an itibariyle piyasalar açısından önemli bir etkisi olmasa da, ileride Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin ya da referanduma gidilmesi durumunda bunun sonuçlarının hem politik açıdan, hem de piyasalar açısında etkileri olabilecektir.
Yurtiçindeki bu gelişmelerin yanısıra, yurtdışında yaşanan bazı gelişmeleri de hatırlatmak istiyorum. Geçen hafta toplanan FED Açık Piyasa Komitesi ABDdeki politika faizlerinin değiştirilmemesine karar verdi. Bu beklenen bir karar olsa da, sonrasında yapılan açıklamalar piyasalar açısından önem taşıyor. Bu açıklamalarda, FEDin enflasyondaki risklere vurgu yaptığı ve ABD ekonomisindeki yavaşlamanın çok şiddetli olmasını beklemediği dikkat çekiyor. Ancak, hafta sonuna doğru FED eski Başkanı Greenspan, bir kez daha, ABDnin resesyona girme olasılığını 1/3 olarak gördüğünü belirtti. Son olarak, Cuma günü ABDde açıklanan perakende satış verilerinin zayıf olması hem ABD, hem de gelişmekte olan ülke piyasalarını olumsuz etkiledi. Böylece, hafta genelinde gerilemiş olan kur ve faizlerin Cuma günü bir miktar yükseldiğine şahit olduk. Ancak, bu yükseliş fazla uzun sürmedi ve piyasalar Pazartesi gününe (14 Mayıs) yine olumlu bir havada başladı. Şu an itibariyle (14 Mayıs Pazartesi sabahı) Türk Lirasının dolar ve euroya karşı güçlü olduğunu; faizlerin de %19.12lik Merkez Bankası ON bileşik faiz oranlarının altında olduğunu görüyoruz.