UÖMO tiyatro ekibi tekrar sahnelerde

Ulus Özel Musevi Okulları`nda birkaç senedir ara verilen tiyatro etkinliği bu sene Aziz Nesin`in ünlü bir yapıtıyla tekrar hayat buluyor. Akademik eğitimin yanı sıra sanata ve kültüre de büyük önem veren kurum, öğrencilerin sosyal yaşamlarında faal olmalarına ve farkındalıklarını hissetmelerine olanak tanıyor. Vakıf Koordinatörü Ro

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
2006 - 2007 eğitim yılında UÖMO sanatsal faaliyetler açısından yeniden bir uyanış yaşadı. Birkaç sene aradan sonra tekrar bir tiyatro oyunu sahneleme fikri nasıl ve neden gelişti?
Robert Filiba: Sene başında okula yeni aktiviteler kazandırmak adına yola çıkarken çocukların öz güvenlerini en iyi şekilde geliştirecek faaliyetin tiyatro olduğunu düşündük ve çalışmalara başladık. Sahneye çıkmak, bir organizasyonda yer almak, sanatsal bir faaliyetin içinde etkin olarak bulunmak öğrencilerin hem zihinsel hem de bedensel gelişiminde büyük bir rol oynar. Tiyatronun eğitimin vazgeçilmezi olduğunun da bilincindeyiz. Birkaç sene aradan sonra öğretmenlerimizin bu ruhu tekrardan yaşatma çabaları ve bunu öğrencileri ile de paylaşmaları bizi yüreklendirdi. Bizler de UÖMO vakfı olarak maddi ve manevi her türlü desteği vererek katkıda bulunmaya çalışıyoruz.

Uğur Babülhan yönetmenlik teklifi karşısında kararınızı nasıl verdiniz? Başka okullarda da çalışmalarınız var mı?
Birkaç eğitim dönemi ara vermemize rağmen aslında 11 senedir UÖMO’da görev yapmaktayım. Vakıftan yeni bir tiyatro oyunu sahneleme teklifi gelince tereddüt etmeden kabul ettim. Zaten birbirimizi eskiden beri tanıyorduk. Çok güzel ve değerli çalışmalara imza atmıştık. Bu sene, burada, tiyatro ruhunu tekrar canlandırmanın keyfini yaşıyoruz. Okulun öğrencisi iken  tanıdığım ve şu anda benim asistanlığımı yapan Ferit Koen ile beraber çalışmak benim için ayrı bir keyif. Bir mezunun bu işi yapması hem okul adına hem de benim adıma büyük bir gurur kaynağı.
Bu okulda aşılanan tiyatro sevgisinin, yok olmadığını ve geri dönüşümünün olduğunu görüyoruz. Bunun bir örneğini geçen sene Yıldırımspor Kulübü’nde 155 kişilik bir kadro ile oynadığımız “Yaşam Treni” adlı prodüksiyon ile yaşadık. Okulda bulunduğum yıllar süresince çalıştığımız, emek verdiğimiz arkadaşlarım sayesinde olağanüstü bir oyun sergilenmişti.
UÖMO dışında dört üniversite ve iki lisede daha görev yapıyorum. Bütün kurumlarda şunu gözlemlediğimi söyleyebilirim. Sanatın verdiği beyin disiplini ve öz güven, çok yüksek oranda öğrencinin akademik başarısına yasıyor. Bu anlayışın bu okulda da gelişiyor olması çok sevindirici.

Aziz Nesin’in hangi yapıtını sahneliyorsunuz? Çalışmalar nasıl geçiyor?
 Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” adlı iki perdelik kara mizah oyununu sahneliyoruz. Aslında yaşayan, ancak kayıtlarda öldüğü gözüken gerçek bir hayat öyküsünün tiyatro versiyonu.  Seçmeli ders olarak tiyatroyu seçen öğrenciler arasından bu oyunun karakterlerine uygun kişileri, profesyonel bir kast sistemiyle belirledik. Lise ikinci sınıf öğrencilerinden yirmi kişilik bir kadro ve sahne arkasında da yaklaşık on kişilik bir ekip var. Öğretim yılının başında haftada bir saat olarak başlayan çalışmalarımızı, yoğunlaşan bir tempoda sürdürüyoruz. Keyifli olduğu kadar yorucu bir dönem de geçiriyoruz.
Amacımız önümüzdeki sene böyle bir çalışmayı lisenin bütününe yaymak.

Ferit Koen, UÖMO mezunu olarak bu prodüksiyonun bir parçası olmak nasıl bir his?
İnanılmaz güzel bir duygu. Üç senedir okulumuzda tiyatro sahnelenmemesi aslında büyük bir kayıptı. Bunu yeniden canlandırmak daha da büyük bir heyecan uyandırıyor. Öğrenciler o kadar mutlu ve hevesliler ki çalışmalar çok keyifli geçiyor.
Röne Kaspi ve Greta Mizrahi’den teklif geldiği zaman çok mutlu oldum ve denemeye karar verdim. Burada ki amacımız profesyonel bir oyun çıkarmak değil. Grup halinde hareket ederek, beraber bir amaç uğruna çalışmayı öğreniyoruz.
Bu oyunda görev alarak öğrencilerin mezun olduktan sonra dahi okulları için bir şeyler yapabileceklerini göstermek istiyorum.

Amatör  oyuncu olarak tiyatro sahnesinde olmanın size kattıklarını, kolaylıklarını ve tabii ki zorluklarını paylaşır mısınız?
Lara Talvi: Ferit Koen ile daha önceden de tanıştığım için kendimi birden bu prodüksiyonun içinde buldum. Ayrıca onun yardımcılığını da yapıyorum. Bu da ayrı bir sorumluluk. Çalışmalar çok eğlenceli. Ancak yirmi kişiyi aynı gün ve saatte provalarda hazır bulmak oldukça zor oluyor. Artık sona yaklaştık, gün sayıyoruz ve çok heyecanlıyız.
Işık Zakuto: Bugüne dek ciddi anlamda bir tiyatro oyununda rol almamıştım. Hiç yapmadığım değişik bir faaliyetin içinde bulunmak istedim ve tiyatro kulübüne girdim. Kendimi başrolde buldum. Önce biraz çekindim ama şimdi çok keyif alıyorum.
Haymi Gülerşen: Fazla sorumluluk almayı sevmediğim için aklımda hiç tiyatro yoktu. Ancak seçtiğim kulüpten ayrılınca arkadaşlarımın da  yönlendirmesiyle tiyatro kulübüne geçtim. Küçük bir rol alırım diye düşünürken başrol oynuyorum. Aslında sorumluluk halen çok ağır geliyor. İnşallah alnımın akıyla çıkacağım.

Birer ÖSS adayı olarak derslerinizin yanı sıra bu çalışmalara zaman ayırmak büyük bir özveri olsa gerek. Bu konuda sizden sonra gelecek olan arkadaşlarınıza neler önerirsiniz?
Bazen gerçekten zorlanıyoruz. Çünkü sınavlarımız oluyor, çalışmamız gerekiyor. Örneğin Cuma günleri okul sonrası herhangi bir yerde oturup sohbet edip, yemek yemek yerine burada tiyatro çalışmalarına katılmak daha keyifli. Zamanımızı boşa harcamıyor, arkadaşlarımızla farklı bir birliktelik yaşıyoruz. Tiyatro çok özveri gerektiriyor. Pazar günleri bile her şeyi bir kenara bırakıp prova yapıyoruz. Bizden sonra ki arkadaşlarımıza tiyatro kulübünü seçerek kendilerini bu alanda da denemelerini ve bundan çekinmemelerini öneriyoruz.
30- 31 Mayıs tarihlerinde sahneye çıkmaya hazırlanan ekibe ve yöneticilere başarılar diler, UÖMO’yu, öğrencilerin farklı alanlarda da kendilerini göstermelerine olanak sağladıklarından dolayı kutlarım.