Dört mevsim domates, biber, patlican...

Yaz mevsiminin ilk demlerini yaşamaya başladığımız bugünlerde, taze ve canlı görünümlü sebze ve meyveler, market reyonlarında ve manav tezgahlarında yerini aldı. Bu yıl erken gelen sıcak havanın etkisiyle yaz sebze ve meyvelerini mayıs ayı başında yemeye başladık. Ancak ülkemizde seracılık yani topraksız tarım sayesinde art

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Toprak kullanılmadan bitki yetiştiriciliğinde kökleme ve besleme ortamı yaratılarak yapılan tarım çeşidi topraksız tarım olarak adlandırılır. Son yıllarda bu tarım çeşidi, üreticilerin de ilgi alanına girmiş durumda. Özellikle, seracılıkta kullanılan topraksız tarım geleneksel sistemlere göre daha fazla ürün elde edilmesinin yanında, hasat mevsiminin uzaması, bütün besin maddelerinin yeterli miktarda uygulanması ve çevreye olan etkinin minimuma indirilmesi nedeniyle yatırımcı tarafından tercih edilen bir üretim modeli haline geldi. Başta domates ve biber olmak üzere birçok sebze çeşidini bu tarım tekniği ile yetiştirmek mümkün.
Topraksız tarımın en verimli haliyle yapılabilmesi için yer seçiminde, belli başlı kriterlerin önemli olduğu görülüyor. Başta iklim özellikleri olmak üzere arazinin sulama suyu koşulları, uzun süreli ve sık sık kesilmeyen elektrik kaynağına yakınlık, pazara ulaşım açısından ana yollara ve havaalanlarına yakınlık, varsa termal ve jeotermal enerji kaynakları, bölgedeki üretici alışkanlıkları pazarlama şartları, sera tipi ve iklim koşulları topraksız tarım yatırımı için öncelikli nitelikler arasında yer alıyor.
Seracılıkta iklimin çok önemli bir rolü vardır. Sık sık fırtınaya maruz kalan bölgeler, cam ve plastik ile kapatılmış olan tesislerde hasar yaratabiliyor. Ayrıca don olan bölgelerin kesinlikle tercih edilmemesi gerekiyor. Bu nedenle çukurda kalan ve rüzgar almayan bölgeler yerine, güneye bakan araziler tercih edilmeli. Ayrıca, geçtiğimiz kış olduğu gibi, Antalya’daki seracıların,  selden maruz kaldığı gibi sel baskınlarına yakalanmamak için sel yağından uzakta olması büyük önem taşıyor.
Rakamlar ile Türkiye’de seracılığı açıklayacak olursak; Türkiye’deki sera alanı 300 bin dekar civarındadır. Ortalama işletme başına bu rakam 3 dekar olurken seracılıkla uğraşan aile sayısı 100/120 bin arasındadır. Türkiye’nin 2005 yılı süresince AB ülkelerine yaptığı yaş sebze ihracatı 395 milyon dolardır. 8- 9 aylık periyotlarda dekar başına düşen verim, domates için  35 ton iken renkli biber için bu rakam 15 tondur.
Proje büyüklüğü için uzmanlar bir takım öneriler getiriyor. Sektöre ilk giriş yapacak olan yatırımcıların, minimum oranda yatırım yapması ve kademeli olarak ilerlemesi daha avantajlı olarak değerlendiriliyor.
Yatırım maliyetleri göz önüne alındığında modern cam veya plastik sera işletmelerinde minimum büyüklük 25 ila 30 bin metrekare kapalı alan olarak düşünülmeli. Optimum işletme büyüklüğü ise işletme ve pazarlama maliyetlerini optimize etmek amacıyla çiçekte 60- 100 bin metrekare; sebzede ise  100- 250 bin metrekare arasında düşünülebilir.
Seralarda yetiştirilen ürünler sebzeler ve kesme çiçek çeşitleridir. Sebze türleri arasında ağırlığın başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık,  kabak ve kavun bulunuyor. Ayrıca daha seyrek miktarlarda da olsa fasulye, marul, ıspanak, maydanoz, dereotu, roka ve karpuz gibi ürünlerde bulunabiliyor.
Ancak, sera ortamında yetişen ürünlerin mevsimine göre kat ve kat daha maliyetli olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.
Seralarda sadece sebze meyve değil kesme çiçek de yetişiyor. Kesme çiçekte ise gül, karanfil, krizantem, orkide, lilyum, glayöl, gerbera ve gipsofila bulunuyor. Çiçek çeşitlerinin Türkiye ihracatında en çok satılanları ise karanfil ve gerberadır.
Seracılık sektöründeki büyüme giderek artmaktadır. Tüketici satın aldığı ürünün tadına ve güzelliğine bakarken, yatırımcılar ise girişimlerine hızla devam etmektedirler.
Kaynak: Ekonomist