Yaz mevsiminin ilk demlerini yaşamaya başladığımız bugünlerde, taze ve canlı görünümlü sebze ve meyveler, market reyonlarında ve manav tezgahlarında yerini aldı. Bu yıl erken gelen sıcak havanın etkisiyle yaz sebze ve meyvelerini mayıs ayı başında yemeye başladık. Ancak ülkemizde seracılık yani topraksız tarım sayesinde art
Suzi APALAÇİ DAYAN
YKB, Kıdemli Ekonomist
Geçtiğimiz hafta da piyasalara şaşırtıcı derecede olumlu bir hava hakimdi. Buna bağlı olarak, kurların son bir yılın en düşük seviyesine gerilediğine şahit olduk. Bu ortamda faizler de geriledi; ancak, Merkez Bankası gecelik faizlerinin yüksek olması ve yakın gelecekte de düşmesinin beklenmemesi nedeniyle faizlerdeki düşüş nispeten sınırlı kaldı. Doğal olarak, yurtiçinde özellikle siyasi gelişmelere ilişkin belirsizliklerin ne kadar yoğun olduğunu gözönünde bulundurursak, piyasalardaki bu olumlu havanın yurtdışı kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Zira, yurtdışında hava olumlu olduğu zaman, tüm gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye piyasaları da olumlu etkileniyor. Ancak, yurtdışında hava olumsuza dönerse, Türkiyenin siyasi belirsizliklerden dolayı- bundan en çok etkilenecek ülkelerden biri olacağını tahmin ediyoruz.
Önümüzdeki belirsizlikler...
Bu noktada, siyasi belirsizlikten ne kastetmek istediğimi biraz açmak istiyorum. Önümüzde genel seçimler var ve bu seçimlerden sonra yeni hükümet için birkaç değişik olasılık var: yeniden tek parti hükümeti ve değişik koalisyon alternatifleri. Tüm bu olası hükümetlerin kendilerine göre ekonomi ve dış ilişkiler politikaları olacaktır. Dolayısıyla, bundan sonra Türkiyenin AB ile ilişkilerinin geleceğinin ve ekonomi politikalarının ne olacağını kesin olarak bilmiyoruz; ayrıca, ekonomik reformların (sosyal güvenlik, vergi vs) ne ölçüde ve ne hızda devam edeceğini de bilemiyoruz. Öte yandan, Cumhurbaşkanının anayasa değişikliklerini onaylayıp onaylamayacağını; bu değişiklikler için referanduma gidilip gidilmeyeceğini ve sonuç olarak Cumhurbaşkanını yeni Meclisin mi, yoksa halkın mı seçeceğini henüz bilemiyoruz. Referanduma gidilmesi ve referandumdan anayasa değişikliklerine evet sonucunun çıkması durumunda yeni Cumhurbaşkanının seçilmesi - yasal süreçten dolayı - oldukça uzun zaman alabilir. Sonuç olarak, siyasi görünümün netleşmesi için zamana ihtiyacımız olacak gibi görünüyor. Bu durumda da, finansal piyasalar kırılgan olmaya devam edecektir.
Yabancıların bono ve tahvil piyasasındaki hareketleri ne yönde oldu?
Son yaşanan siyasi gelişmelere yerli ve yabancı tavrının ne olduğu konusunda sizlere rakamlarla örnekler vermek istiyorum. Yabancı yatırımcıların, bireysel yatırımcıların ve bankaların bono ve tahvil portföylerine ilişkin veriler haftalık olarak Merkez Bankası tarafından açıklanıyor; ancak bu veriler iki haftalık gecikmeyle açıklanıyor. Geçen hafta yayınlanan 4 Mayıs verilerine baktığımız zaman, yabancı yatırımcıların yaşanan siyasi gerginliklerden olumsuz etkilenmediğini ve bono/tahvil portföylerini azaltmadıklarını görüyoruz. Yabancı yatırımcılarının bono tahvil portföyünün toplam içindeki payı 4 Mayısta %16.6 ile tarihinin en yüksek seviyesine çıkmış. Bu oran Nisan ayı başlarında %15ler civarındaydı. Yani tüm belirsizliklere rağmen Nisan ayında yabancıların bono ve tahvil portföylerinin payı 1.5 puan civarında artmış. Unutmayalım ki, Nisan sonu - Mayıs başı piyasaların en olumsuz olduğu dönemdi; bundan sonra piyasaların yatıştığına ve kurlarla faizlerin gerilemeye başladığına şahit olmuştuk.
Geçen haftanın önemli piyasa gelişmeleri
Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu aylık olağan toplantısını yaptı ve bu toplantıdan faizleri değiştirmeme kararı çıktı. Bu karar, tüm piyasa oyuncuları tarafından beklenen bir karardı. Merkez Bankasının yılsonu için enflasyon hedefinin %4 olmasına rağmen, Nisan itibariyle yıllık enflasyon hala %10un üzerinde. Ayrıca, hem Merkez Bankasının, hem de piyasaların yılsonu enflasyon beklentileri %4ün oldukça üzerinde. Merkez Bankası enflasyon tahminlerini yayınladığı son enflasyon raporunda tahminlerini gecelik faizlerin yılın son çeyreğine kadar (Ekim) değiştirilmediği; bundan sonra da yavaş olarak düşürüldüğü varsayımına dayandırmıştı. Bu varsayımlar altında bile, Merkez Bankasının 2007 yılsonu enflasyon tahmini %4.5- %7.1 aralığında yani hedefin oldukça üzerinde - kalıyor. Bu rakamlar bize Merkez Bankasının yılın son çeyreğine kadar faizleri düşürme olasılığının çok düşük olduğunu gösteriyor.
Yurtdışı piyasalarda ise haftanın en önemli gelişmelerinden biri Çinin Cuma günü kur ve faizlere ilişkin aldığı kararlardı. Çinin Cuma günü açıkladığı yuanın işlem aralığını genişletme kararı piyasalar açısından sürpriz bir karardı. Bununla birlikte Çin Merkez Bankası da, iki ay aradan sonra uyguladığı faiz oranlarını artırma kararı aldı. Buna göre, Çin Merkez Bankası gecelik borç verme oranını 0.18 puan, bir yıllık mevduat faizini 0.27 puan artırırken, munzam karşılık oranını 5 Haziran tarihi itibarıyla 0.5 puan yükseltti. Bu kararlar ilk açıklandığı anda Japon Yeninin de değer kazanmasına neden oldu. Buna bağlı olarak, carry- tradelerin olumsuz etkilenebileceği beklentisiyle gelişmekte olan ülke piyasaları olumsuz etkilense de, bu etkinin çok kuvvetli ve kalıcı olmadığı görüldü (Carry- trade Japon Yeni gibi düşük değerli ve düşük faizli para birimleri cinsinden borçlanıp, değerli ve yüksek faizli para birimleri cinsinden yatırım yapmak anlamına geliyor, dolayısıyla Japon Yeninin değer kazanması carry- tradeleri olumsuz etkiliyor).
Rakamlarla geçen hafta...
Sonuç olarak, geçen hafta kur ve faizlerin Perşembe gününe kadar gerilediğine; Cuma günü ise Çinin kur ve faiz kararlarının etkisiyle bir miktar yükseldiğine şahit olduk. Bir önceki haftayı (11 Mayıs) %19.12 faiz seviyesinden kapatmış olan ikinci el bono ve tahvil piyasasının gösterge tahvili (4 Şubat 2009 tahvili) Perşembe günü %18.68 seviyesine kadar geriledikten sonra Cuma günü %18.78 seviyesine yükseldi. Aynı dönemde, dolar kuru 1.34 YTLden Perşembe gününe kadar 1.317 YTL seviyesine kadar geriledi ve Cuma günü 1.323 YTL seviyesine yükseldi. Bir önceki haftayı 1.808 YTL seviyesinden kapatmış olan euro kuru ise hafta içi en düşük 1.781 YTL seviyesini Perşembe günü gördükten sonra haftanın son işlem gününde 1.785 YTLye yükseldi. Sonuç olarak, haftalık bazda YTL dolar karşısında %1.3; euro karşısında %1.2 değer kazandı.