Haçların Gölgesinde İtalya Yahudileri - Gettolar (3)Getto, eskiden bir kentin Yahudilere zorunlu oturma bölgesi olarak sokak ya da mahallesine verilen addır. Yahudilerin toplumdan zorla tecrit edilme uygulamasının ilk örneklerinden biri, 1280de Müslüman Fasta, Yahudilerin millah adı verilen mahallelere yollanmalarıyla yaşandı. Bazı Müslüman ülkelerinde ev ve kapı büyüklüklerine kısıtlamalar getiren katı getto sistemleri uygulandı. Yahudi ayrımcılğı 14. ve 15. yüzyıllarda Avrupanın her tarafına yayıldı. Frankfurt am Mainın gettolarını ve Pragın Judenstadtı (Almancada Yahudi Kenti) ünlüydü. Polonya ve Litvanyada Yahudiler, Birçok kent ve kasabada nüfusun çoğunluğunu oluşturarak kadar kalabalıktı. Buralarda tümüyle Yahudi mahalleleri oluştu. İlk kez 1516da Venedikte kullanılan getto sözcüğü büyük olasılıkla çevredeki bir demir dökümhanesinden türemişti. Bu dökümhanede savaş topları imalathanesi vardı. Adı ise Getto Nuavo idi. (Getto Vecchio) ise eski getto adı verilen bu gettoya ise daha sonra Türkiyeden gitme Yahudiler de yerleştiler. Aynı yıl kentte Yahudi yerleşimi için bir yer ayrıldı; kentin geri kalan kesimiyle hiçbir bağlantısı olmayan bu bölgeye (Getto Vecchio) Hıristiyan nöbetçiler yerleştirildi. Burası İtalyadaki gettolar için örnek oluşturdu.
1555 yılında ise Romadaki Yahudiler, Tiber nehrinin sol tarafına yerleştirilerek orada ki Yahudi gettosunu oluşturdular (Lungotevere). Gettonun etrafında Yüksek bir duvar örüldü ve şehrin geri kalan bölümünden tamamen izole edildi. Bu getto insan nüfusu açısından İtalyanın en büyük gettosu haline geldi. Gettolar giderek İtalyanın bütün kentlerinde inşa edilmeye başlandı. Çünkü kilisenin gücü baskısı ve artık kent idarelerinden daha üstün ve baskındı. Yahudiler hem gettolarda yaşamaya mecbur edildi, hem de yakalarına Yahudi olduklarını belirten sarı renkte rozetler takmaya başladılar. Yahudilerin iş hayatlarına tecavüzler atarken, onları kilise törenlerine gitmeye zorlayıp, din değiştirme baskısını gitgide artırarak hayatı yaşanmaz hale getirdiler.
Gettolar genellikle duvarlarla çevrilir ve getto kapıları geceleri ve Şabat günleri gibi özel dini günlerde kilitli tutulurdu. İsanın çarmıha gerilmesinde, Yahudilerin suçlu olduğuna inanılması böyle günlerde antisemitik saldırılar olasılığını arttırıyordu. Getto içinde Yahudiler özerktirler; kendi din, adalet, sosyal yardım, eğlence ve dinlence kurumları vardı. Yatay yayılmaya genellikle izin verilmediğinden, evler alışılmamış ölçede yüksek yapılır, bunun sonucunda aşırı kalabalık, yangın tehlikise ve salgın hastalıklar, sağlıksız koşullar ortaya çıkıyordu. 1789 Fransız ihtilaliyle ortadan kaldırılmaya başlanan gettolar, 19. Yüzyılda Batı Avrupada tamamen ortadan kaldırıldı. Bunların sonuncusu 1870de Fransızların Romanın Fransızlar tarafından işgaliyle ortadan kalktı. Rusyada İmparatorluğun batı yörelerinde Çerta Osediosti olarak bilinen kısıtlanmış yerleşim alanları 1917 Sovyet Devrimine değin korundu.
1948de İsraile yapılan büyük göçe kadar Yemen gibi bazı İslam ülkelerinde de gettolar vardı. 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin yeniden oluşturduğu gettolar, Yahudilerin yok edilmek üzere toplandığı kamplardı. Varşova Gettosu bunların en fazla bilinen örneği oldu.
Yakın zamanlarda getto terimi, kentte yalnızca bir azınlık grubunun yerleştiği bölgeler için kurulmaya başlandı. ABDde göçmen gruplar ve Siyahlar, yasal önlemlerden çok ekonomik ve toplumsal baskılar sonucunda gettolarda yaşamaya zorlandı. Çağdaş yasalarla gettoları ortadan kaldırmak ve onların oluşmasını önlemek amaçlanmakta, ama ilk gettoların ortaya çıkmasına yol açan toplumsal önyargılar 1960larda kabul edilen çeşitli medeni haklar yasalarının uygulanmasını engellemektedir.
Matbaacı Soncino Ailesi
Soncinolar 15. ve 16. yüzyılda İbranice kitaplar basan ilk matbaacı ailesi olarak tanınırlardı. Adlarını kuzey İtalyada Lombardideki Sonsino (Soncino adlı kasabadan) almışlardı. 1454 yılında Almanyadan buraya gelip yerleşmişler ve soyadı olarak kasabanın adını almışlardı. Bir olasılıkla bu isim onlara muhtemelen kasaba belediyesi tarafından verilmiş olabilir. Bu matbaacı ailesi altı kuşak boyunca bu mesleği sürdürmüş olup, namları tüm İtalyan şehirlerine ve özellikle Selanik, İstanbul ve Kahireye kadar yayılmıştı.
Yaklaşık 130 İbranice kitap, buna yakın bir sayıda İtalyanca ve Latince kitap basıp yayınlamışlardı. En önemli İbranice yapıtları ise içinde 400 tane illüstrasyon resim bulunan Eski Ahit (Tevrat) kitabı idi.
15. yüzyılın sonuna kadar kurdukları matbaa ibranice kitap basan tek kuruluş olma özelliğini taşıyordu. 16. Yüzyılın başlangıcında ise tek rakipleri Venedikte matbaa şirketi kuran Hıristiyan Daniel Bomberg oldu. O da son derece yüksek kalitede İbranice kitaplar basmaya başladı. Onun da en önemli eseri Talmud kitabının komple basımıdır.
Matbaacılık 1454 yılında yaşayan ve matbaanın babası sayılan Jan Gütenbergden çok daha önce Yahudiler tarafından başlatılmıştır. İlk önceleri sadece İbranice olan bu baskılar, Toranın, Talmudun ve dini metinlerin basılması son derece çoğaldığından ve çok ucuz olduğundan, daha önceleri pahalı elyazmalası kitapları alamayan halk arasında bir devrim yarattı. İnsanların ulaşılmaz olarak gördükleri bu kutsal metinler herkesin evlerine girdi. Matbaanın Yahudiler tarafından icad edilmiş olması, İşaya peygamberin kehanetlerinin gerçek hayata geçirilmesi oldu.
Kutsal dağımın hiçbir yerinde
Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek.
Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa
Dünya da RABbin bilgisiyle dolacak
İşaya 19:9
Norsa Ailesi
Norsa (veya Nurzi) ailesi 15. Yüzyılda Mantuada yaşayan çok zengin ve güçlü bir Yahudi ailesiydi. Ailenin tüm fertleri ünlü din bilginleri ve çok varlıklı bankerlerden oluşuyordu. Mantua Dükalığında, Gonzaga hanedanı hüküm sürerken, Yahudi tüccarları ve bankerleri Mantuaya gelip ticaret yapmaları için cesaretlendirmişti. Cemaat refah içinde yaşıyordu, özellikle müzik ve tiyatro konusunda sanat merkezi haline gelmişti.
16. yüzyıl başladığı zaman Rönesans karşıtı hareketler başlatılınca cemaat çok acı çekmeye başladı. Norsa ailesinn evi ve servetine dük tarafından el kondu. Evi yıkıldı ve o arazi üzerine Santa Maria kilisesi inşa edildi. Kilise, Fransız ordusuna karşı elde edilen Mantua kenti zaferinin anısına yapıldı.