ABD tahvil faizlerindeki yükseliş gelişmekte olan ülke piyasalarina satı

Suzi APALAÇİ DAYANYKB, Kıdemli EkonomistSon bir aydır piyasalarda yaşanan gelişmeleri özetleyecek olursak, zaman zaman dalgalanmalar yaşandığını ama mevcut riskler gözönünde bulundurulursa bu dalgalanmanın boyutunun çok küçük kaldığını söyleyebiliriz. Nisan sonunda cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşananlar piyasalarda dalga

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
 Ancak, gerek genel seçimlere, gerek cumhurbaşkanlığına, gerekse Irak konusundaki belirsizliklerin mevcudiyetine rağmen, kur ve faizlerdeki yükseliş oldukça sınırlı kaldı ve şaşırtıcı bir şekilde Mayıs ayının başından itibaren kur ve faizlerde hızlı bir düşüş başladı. 1 Mayıs’ta %19.3 seviyesinde bulunan ikinci el bono ve tahvil faizleri (4 Şubat 2009 vadeli gösterge tahvil) geçtiğimiz hafta Salı günü (5 Haziran) %18.1 seviyesine kadar geriledi. Merkez Bankası gecelik faizinin yıllık bileşik seviyesinin %19.12 olduğu dikkate alınacak olursa, bu kadar belirsizliğin olduğu bir dönemde bono ve tahvil faizlerinin bu kadar çok gerilemiş olması gerçekten şaşırtıcı. Faizlere benzer bir şekilde kurlarda da çarpıcı bir gerileme kaydedildi. 1 Mayıs’ta 1.38 YTL seviyelerinde bulunan dolar kuru geçen hafta Salı günü 1.31 YTL seviyelerine geriledi. Bu dönemde euro kuru ise 1.88 YTL’den 1.76 YTL seviyelerine kadar düştü. 1 dolar ve 0.77 eurodan oluşan döviz sepetinin değerine baktığımız zaman 1 Mayıs- 4 Haziran tarihleri arasında %5.8 gerilemiş olduğunu görüyoruz.
Ancak, geçtiğimiz haftaya da çok olumlu başlayan piyasalarda havanın hafta sonuna doğru değişmeye başladığına şahit olduk. Uzunca bir süredir yazdığım yazılarda, uluslararası piyasalarda hava olumlu olduğu sürece Türkiye’deki risklerin de göz ardı edildiğine; ancak, uluslararası piyasalarda havanın bozulması durumunda Türkiye’nin çok olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekmiştim. Nitekim geçen hafta da buna benzer bir manzarayla karşı karşıya kaldık. Geçtiğimiz hafta içinde FED Başkanı Bernanke ABD’de enflasyona ilişkin endişelerinin sürdüğünü belirten bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın ardından ABD’de bu yıl faiz düşüşü olmayacağına ilişkin beklentiler güçlendi. Bunun sonucunda ise, ABD borsaları düşüşe geçerken, tahvil faizleri de yükselerek %5 seviyesini aştı. ABD’de faizlerin bu denli yükselmesi daha riskli olan gelişmekte olan ülkelerden para çıkışına neden oldu. Uluslararası piyasalarda bunlar yaşanırken, Türkiye’de ise hem Kuzey Irak’ta olası bir operasyon konusunda endişeler artmaya başladı, hem de Genelkurmay tarafından Perşembe akşamı yapılan açıklama piyasalar üzerinde tedirginlik yarattı. Tüm bu gelişmeler, ABD piyasalarındaki bozulmayla da birleşince, özellikle Cuma günü kur ve faizlerde kaydadeğer bir yükseliş oldu. İkinci el piyasada gösterge olan 4 Şubat 2009 vadeli tahvilin faizi Cuma günü 0.4 puanlık artışla %18.6 seviyesine yükselirken; YTL dolar karşısında %2.3 değer kaybıyla 1.35 seviyesine, euro karşısında %1.4 değer kaybıyla 1.81 seviyesine geldi.
Önümüzdeki döneme ilişkin belirsizliklerin sürdüğünü hatırlatmak istiyorum. Global likidite koşulları yardım ettiği sürece çok önemli dalgalanmalar yaşanmayabilir ama geçen hafta olduğu gibi global likiditenin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere kayması durumunda Türkiye’deki finansal piyasaların oldukça olumsuz etkilenebileceğine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Son zamanlarda gerek Türk bankalarının, gerek yabancı bankaların araştırma bölümleri tarafından yayınlanan raporlarda bazıları tarafından “en olumlu senaryo” olarak adlandırılan seçim sonucu senaryolarının bazıları için “en olumsuz senaryo” olarak adlandırılabildiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminin de nasıl olacağı konusunda “referandum olacak mı, olmayacak mı”, “cumhurbaşkanını halk mı seçecek, meclis mi” gibi belirsizliklerin de sürdüğü dikkate alıncak olursa önümüzdeki dönemde piyasalarda dalgalanmalar olabileceğini düşünüyorum.