“Hanedanlik kurmak”

Sona eren NBA Final serisi beklenilenden çok daha kısa sürdü ve San Antonio Spurs, yeni bir efsanenin doğuşunu en azından bir sene daha ertelemiş oldu. Bu esnada Doğu finallerinin beşinci maçında Lebron James`in ortaya koyduğu inanılaz performans ile kendisi en iyi playoff performansları arasında bir yer edinmiş olduAlp ALKAŞ

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
Detroit ayarında bir takıma Auburn Hills’de bu denli büyük bir üstünlük sağlamak ve bunu yaparken Pavlovic’in bir kaç başarısız denemesi haricinde tek başına bırakılmış olmak performansın değerini katlıyor.
Fakat NBA’in son dokuz senesinin tamamında şampiyon adaylarından biri olarak görülen bunların dördünde de Larry O’Brien ödülüne ulaşmayı başaran bir “takım” var iken Lebron’un performansından bahsetmek yersiz olacak. (Zaten kendisi ilerleyen yıllarda kendisinden en çok bahsedilen kişi olacak) Kişisel görüşüm Spurs’un bu on senelik performansının, benim neslime NBA’i sevdiren efsane Bulls kadrosundan daha önemli olduğu yönünde. Hatırlatmak isterim ki Jordan’sız Chicago Bulls iki sene boyunca vasatı aşamamıştı. Fakat Spurs bahsi geçen dokuz sene boyunca her zaman NBA’in elit takımları arasındaki yerini korudu.
Şampiyonluk hikâyesini anlatmaktansa “şampiyon”un hikâyesini anlatmanın çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Şampiyonun hikayesindeki kilit kelime ise “istikrar”. Yönetimde istikrar, koç ve oyuncularda istikrar, sistemde istikrar ve istikrar’ın NBA oyuncuları arasında vücut bulmuş hali olan ve “the big fundamental” olarak anılan Tim Duncan. 
Duncan birinci sırada seçilip lige girdiği 1997- 98 sezonunda 21,1 sayı ve 11,9 ribaunt ortalamaları tutturarak “Yılın Çaylağı” seçilirken çaylak sezonunda yılın beşine seçilen elit oyucular arasına girmeyi de başardı. Takım bir evvelki sezonu 20- 62 dereceyle tamamlarken Duncan’ın takıma gelişi ile 56- 26’lık bir derece yakalandı. Sonraki sene Spurs’un çekirdek kadro ve bunları destekleyecek şutör veteran oyuncular felsefesinin başlangıcı oldu. Lockout dolayısıyla kısaltılmış olan bu sezonda Spurs Duncan- Robinson ikiz kulelerinin yanında Mario Elie, Jerome Kersey, Jaren Jackson, Avery Johnson, Steve Kerr gibi tecrübeli oyuncular Spurs kadrosunda yer alıyorlardı. Bu bileşim Spurs için başarıya giden yolun anahtarı olmuştu ve final serisinde New York Knicks’i yenen Spurs ilk şampiyonluğunu kazanırken ABA’dan lige katılan ve şampiyon olan ilk takım unvanını da kazandı.
Sonraki üç sezon boyunca Spurs normal sezonda oldukça başarılı olmasına karşın playoff’larda LA Lakers’e elenmekten kurtulamadı. 2002- 2003 şampiyonluğunda ise tekrar eski takım formülüne geri dönüldü. Amiral Robinson’un son sezonunda çekirdek kadroyu oluşturan Amiral – Duncan – Tony Parker üçlüsüne Stephen Jackson, Danny Ferry, Bruce Bowen, Steve Kerr ve Steve Smith destek veriyordu. Takımın ikinci şampiyonluğunu kazandığı bu sezonun ve final serisinin en değerli oyuncusu ise Tim Duncan olmuştu.
2004- 2005 sezonunda ise çekirdek Duncan – Manu – Parker’dan oluşuyordu. Yardımcı oyuncular ise Bowen, Brent Barry, Nazr Mohammed, Glenn Robinson ve Robert Horry’den oluşuyordu. Playoff’larda sırasıyla Denver, Seattle, Phenox ve Detroit elenirken Duncan üçüncü kez final serisinin en değerli oyuncusu oluyordu. (Bu başarıya daha önce sadece Magic Johnson, Shaquille O'Neal, and Michael Jordan ulaşmıştı) Son şampyonlukta bu kadronun neredeyse tamamı korunurken Glenn Robinson ve Nazr Mohemmed yerine Oberto ve Elson yer alıyordu. Cleavland’ı süpürürken finallerin MVP’si ise senelerdir playoff’larda istikrarsızlığı eleştirilen Tony Parker oldu.
Bu çekirdek + veteran şutörler kimyasının başarıya ulaşmasında çok önemli faktörlerden biri “Pop” olarak çağırılan Coach Greg Popovich. Aslında “Pop” isminin nereden geldiğini açıklamak onun önemini ortaya koyabilir. İsmin takılmasının iki temel nedeni var. Birincisi “Pop” un baba kelimesi yerine kullanılıyor olması. Tim Duncan’ı emekleme yıllarından alıp bugün olduğu yere getiren kişi olan Popovich oyuncuları ile her zaman samimi ve yakın ilişkiler kurmayı başarmış biridir. Oyuncuların fikirlerini dinlemeye ve tartışma özen gösteren Popovich bu özellikleriyle şefkatli bir baba görüntüsü çizmektedir. Diğer taraftan “pop” sistemlerin işlemesindeki en önemli etken olan disiplin çağrışımını da yapıyor. Takımdaki oyuncularla ilişkileri çok sıcak tutarken oyuncuları her zaman son sözün kimde olduğunu biliyor ve onun doğruyu seçeceğine olan güvenleri bu disiplinin sağlanmasını kolaylaştırıyor. Pop bu disiplinli baba rolüyle takımı ligin dibinden çıkarıp her sene şampiyonluk adaylarından biri arasında yerini almasını sağladı.
Spurs’un organizasyonel anlamda çok önemli bir özelliği de oyuncularına maddi ve manevi anlamda her zaman hak ettiklerini vermeye özen göstermeleri. Takıma faydası olan oyuncular her zaman emeklerinin karşılığını alacaklarını biliyorlar. Bu da otuzlu yaşlarının sonlarında olan Michale Finley ve Robert Horry (Big Shot Rob) gibi oyuncuların bir sene daha takımda kalmalarını ve kontratı biten oyuncuların başka kulüplerden önce Spurs’de kalmaya çalışmalarını sağlıyor. Bu huzurlu takım kimyası ise doğal olarak istikrar ve başarıyı getiriyor.
Son olarak da takımın mükemmelliğe ulaşmış olan scouting (oyuncu tarama sistemi) başarısından bahsetmek gerekir. 1999 Draft’ında elli dokuzuncu sırada seçilen Manu Ginobili ve 2001 Draft’ında yirmi dokuzuncu sıradan seçilen Tony Parker gibi All Star oyuncuları arka sıralardan seçmeyi başarmış olmak oldukça etkileyici bir başarı. Burada Tony Parker 2001 Eurobasket Türkiye’de Fransa milli takımında ancak skor belirlendikten sonra oyuna giren genç bir gard olduğunu hatırlatmak isterim. Başarı sadece bu iki oyuncudan ibaret değil.  Aşağıdaki tabloda Spurs tarafından draft edilmiş olup henüz takım katılmamış oyuncuları görebilirsiniz. Bu oyuncuların NBA’a gelip gelmeyecekleri meçhul fakat gelmeleri halinde Spurs bu oyuncuların haklarını elinde tutuyor.
İşte “istikrar” ile gelen bir başarı hikayesi. Ve istikrarın 2011 yılına kadar (Duncan – Parker – Manu üçlüsünün kontratlarının bittiği yıl) süreceği kesin gözüküyor.