Bir yükselis hikayesi ‘Aliya`

Binlerce yıllık bir mucizenin gerçekleşmesidir kutsal topraklara geri dönüş. Yahudi halkı evinden uzakta yaşamaya zorlanırken, bir gün geri dönüş yani ‘Aliya` umudu toplumu ayakta tutan en önemli ögelerden biri oldu. ‘Yükseliş` anlamına gelen Aliya, yıllar içerisinde Yahudi kültürünün önemli bir parçası oldu. Şimdilerde i

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
İsrail’in kurulması ile yıllardır süregelen aliya kültürü, İsrail Devleti tarafından yayınlanan Geri Dönüş Kanunu ile resmi bir kimlik kazandı. Kanun, İsrail topraklarına göç etmek isteyen Yahudilerin kayıtsız şartsız kabulunu ve vatandaşlık hakkı verilmesini öngörür.  Birçok dindar Yahudi tarafından aliya vaad edilmiş topraklara geri dönüş, Tanrı’nın Tora’da verdiği sözün gerçekleştirilmesi olarak kabul edilir.  Bu kavramlardan yola çıkarak İsrail sürekli göçmen kabul eden, bazen de hep göçmen kalmayı tercih eden kişileri barındıran bir ülke olmuştur. Yahudi halkının içinde taşıdığı bu ortak his, acaba azalıyor mu? Gün geçtikçe azalan aliya rakamları, İsrail vatandaşlarının yurt dışına göç etmesi, yüzyıllardır süren bir akımı tersine mi çeviriyor?

1200- 1882: Dini Motivasyon ön planda
XIII. ve XIX. yüzyıllar arasında Avrupa’da yaşayan Yahudilerin statü kaybı ve dini inanışlarını uygulamadaki zorluklar, vaat edilen topraklara hızlı geri dönüşler ile sonuçlandı. Yahudilerin İngiltere’den, Avusturya ve İspanya’dan sürülmesi, Mesih’in yakın zamanda geleceğine olan inancın, dolayısı ile de aliyanın artmasına neden oldu. Bu dönemlerde yapılan aliyalar büyük oranda başarı ile sonuçlandı. 1210 yılında üçyüz Haham ve aileleri, XVIII. yüzyılda Kabalist ve Hasidik hareketi takip eden Hahamlar, Kutsal topraklara toplu dönüşün öncüleri oldular. Kudüs, Tiberya, Sfad ve Hebron bölgeleri ana yerleşim merkezlerine dönüştü.

1882- Modern Çağ Aliyaları:
1882 ve sonrasında yapılan aliyalar, Yahudi tarihinde yıl ve göç edilen ülke isimleriyle damgasını vurdu. İlk büyük göç, 1882- 1905 (Birinci aliya) yılları arasında Rus Yahudileri tarafından gerçekleştirildi. 35 bin kişi kutsal topraklara geldi, yerleşim bölgeleri kurdu. 
1904- 1914 (ikinci aliya) yıllarını arasında rakam daha da yükseldi. Başta Rusya’dan olmak üzere 40 bin Yahudi,  pogromlardan ve antisemitizm’den kutsal topraklara kaçtı. Sosyalist ve miliyetçi duygulara sahip grup, savunma birlikleri kurulması, İbranice’nin yeniden canlandırılması, Yahudi organizasyonların kurulması gibi önemli adımlar attı. İkinci aliya, kurulacak İsrail Devleti’nin bir nevi ön hazırlıklarını oluşturdu.
1919- 1923 (Üçüncü aliya) döneminin sonunda bölgedeki Yahudi nüfusu 90 bin’e ulaştı. Rus Yahudileri başta olmak üzere 40 bin göçmen bu dönemde İngiliz yönetimindeki topraklara ulaştı.
1924- 1929 (Dördüncü aliya) yılları arasında bölgeye gelen 82 bin orta sınıf Yahudi aile, Polonya ve Macaristan’daki antisemitizm dalgasından kaçıyordu. Gelmeleri ekonomiyi canlandırdı. Büyüyen şehirlerde yeni iş kolları oluşmaya başladı. Gelen göçmenlerin 23 bin kadarı daha sonra ülkeyi terk etti.
1929- 1939 (Beşinci aliya), Nazi Almanyası’ndan kaçan 250 bin göçmen bölgeye ulaştı. Beşinci aliya beraberinde iyi eğitimli doktor, avukat ve profesörleri de getirdi. Artistler, müzisyenler de gelenler arasında idi. 1940 yılında bölgede yaşıyan Yahudi nüfusu 450 bin’e ulaşmış, ekonomi canlanmaya başlamıştı. Bu zamandan sonra uygulanan göçmen kotaları, sonraki ‘Kaçak Aliya’ dönemini başlattı.
1933- 1948 (Kaçak veya ikincil Aliya), Ingilizlerin Nazi hegemonyasındaki Avrupa’dan kurtulan Yahudileri bölgeye almaması ile oluştu. Kaçak yollarla ülkeye giriş, bu dönemin tek çözümü oldu. 110 bin Yahudi göçmen İsrail topraklarına ulaşmayı başardı.
1948- 1950 (Kibbutz Aliyaları), döneminde 500 bin’in üzerinde Yahudi, Avrupa’dan kaçıp İsrail’e yerleşti. Bu dönemden sonra kişisel aliyaların yerini birlikte aliya yapan diyaspora grupları aldı. 1949- 1950 yılları arasında Yemen Yahudilerinin tamamı, kanatlar üzerinde; uçakla gelmenin heyecanı ile İsrail’e ulaştı. Çoğu eğitimsiz ve kötü yaşam şartlarından geliyordu. Üçbuçuk yıl içinde İsrail nüfusu, 700 bin göçmenin de katılımı ile iki katına çıktı. Yüzbinlerce göçmen aylarca çadırlarda yaşadı, ve sonunda onlar da İsrail toplumunun içine karıştı. Birçok göçmen, ülkesinde yaşadığı kötü şartlardan, antisemitizm’den kaçarak gelmiş veya yaşadığı ülkeyi terk etmeye zorlanmıştı. 1985 yılında altı hafta süren bir operasyon ile Etiyopya Aliya’sı gerçekleştirildi. 6.500 – 8.000 Yahudi Sudan üzerinden İsrail’e ulaştı. 1991 yılında Süleyman Operasyonu ile bir günde 14.325 Etiyopyalı Yahudi İsrail’e getirildi. Bugün İsrail’de Etiyopya kökenli vatandaş sayısı 100 bin civarındadır.

Sovyet Aliyaları
Rusya uzun yıllar boyunca Yahudilerin toplu halde göç etmelerini engelledi. İsrail ile 1967 yılında diplomatik ilişkilerin kesilmesinden sonra, Rus Yahudileri’nin Kutsal topraklara varma umudu iyice azaldı. Tüm bu şartlara rağmen 1980- 90 yılları arasında 250 bin Rus Yahudisi, İsrail topraklarına göç etme iznini almayı başardı.  Bir kısmı İsrail yerine ABD’ye gitmeyi tercih etti. 1989 yılında göç izni alan 71 bin kişinin sadece 12 bin’i İsrail’i tercih etti. Asıl büyük göç, Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile gerçekleşti. Milyonun üzerinde göçmen bu yıllarda İsrail topraklarına ulaştı.

Arjantin Aliyası
1999- 2002 Arjantin politik ve ekonomik krizi sürecinde ülke Yahudileri’nin oldukça büyük bir kısmı etkilendi. İsrail’de yeni bir umut görenler aliya yapma kararı aldı. 2000 yılından itibaren 10 bin Yahudi yeni bir yaşam kurmak için İsrail’e göç etti.

Kuzey Amerika Aliyası
İsrail’de yaklaşık 110 bin Kuzey Amerikalı göçmen yaşamaktadır. Çoğu Batı Avrupalı göçmen gibi, Amerikalı göçmenler de mali beklentilerden çok dini nedenlerle İsrail’e aliya yapmaktalar. Çoğunun gelir seviyesi yüksek, İsrail’deki yaşamları başlangıç için oldukça iyi düzeydedir.

Son eğilimler -  Göç etmek yerine mülk satın almak
1990 yıllarından itibaren Kuzey Afrika, Amerika ve Fransa’dan yüzlerce Yahudi ya aliya yaptı yada gelecekte yapması muhtemel göç için mülk satın aldı. Özellikle birçok Fransız Yahudisi, İsrail’de ev satın almayı ülkelerinde artan antisemitizme karşı bir korunak olarak değerlendirdi.
Nefesh B’Nefesh ve Shavei Israel gibi organizasyonlar maddi ve manevi destek sağlayarak aliya rakamlarını artırmaya çalıştı. Yardımların arasında iş bulma, İbranice öğrenme ve İsrail kültürüne entegre olma da mevcut.
2007 yılı başlarında önde gelen İsrail gazeteleri aliya rakamlarının düştüğünü yazdı. Bir diğer gazete ise göç alımı kadar yurt dışına göç verildiğine, negatif nüfus artışına dikkat çekti. Özellikle ülkenin genç neslinde, İsrail’i terk etme düşüncesi ciddi oranda arttı. 800 yıldır artarak süren göç ilk olarak ortalamanın altına inmeye başladı.  İsrail son yirmi yılın en düşük aliya rakamları ile karşı karşıya kaldı. Uzmanlar bu konuya son yedi yıldır dikkat çekiyor, Diaspora Yahudilerine aliyayı daha çekici kılmanın önemini vurguluyorlardı.

Peki nedir Yahudiliğin özümsediği toprak özlemini sona erdirme şansını “yükselişi”, cazip olmaktan çıkaran?
Geçmişteki olayları incelediğimizde toprak özlemini dini motivasyonun yanı sıra, dış tehditler ve kötü yaşam koşullarının da tetiklediğini görüyoruz. Kötü yaşam koşullarını ekonomik sorunlar, etnik kökene bağlı sosyal ve bürokratik engeller ve tabi ciddi oranda artan antisemitizm oluşturuyor. Gelinen ülkenin şartları oldukça kötü olduğundan belki de İsrail’in sundukları o kadar da eksik gelmiyor.
Şimdilerde ise beklentiler yüksek. İsrail’e ayak bastıktan sonra, güzel imkanların yanısıra farklı tehditler de göçmenleri bekliyor. Savaş ile iç içe yaşamaya alışmak, gelişmekte olan bir toplumun ekonomik güçlükleri, sosyal kutuplaşmalar, entegrasyon zorluğu. Her insan gibi göçmenler de kendilerini bir başarı- başarısızlık yarışının içinde buluyorlar. Ve tabi sonuç her zaman sevindirici olmuyor.

Aliya Çelişkisi -  Yaşlanan, azalan, Yahudi olmayan aliya grupları
Bir yandan İsrail nüfusunu yurt dışından gelecek Yahudi toplumları ile beslemeye çalışırken, bir yandan mevcut nüfusta geç evlenme, az çocuk sahibi olma akımları yaygınlaşıyor. Bu durum, ileride Yahudi kalmak isteyen bir devlet için oldukça ciddi nufus sorunları doğuruyor.
Artan Yahudi olmayan göçmen işçiler, eski Sovyetler Birliği devletlerinden gelen Yahudi olmayan göçmenler, Yahudi çoğunluğun azalmasına, belki de aliyanın cazibesini yitirmesine neden olan etkenler.  Azalan, daha çok yaşlıların oluşturduğu aliya grupları İsrail’i ileriye taşıyacak üretken, dinamik gruplar değil elbette.  Öte yandan, desteklenen aliyanın nimetlerinden faydalanmak isteyen, kısmen fakir, kendilerini Yahudiliğe yakın hisseden bazı toplulukların da aliya yapma talepleri mevcut. Kaynaklar, geri dönüş yasası altında İsrail’e göç edenlerin %54’ünün Yahudi olmadığını veya İsrail’e göç edebilmek için Yahudiliği benimsediğini gösteriyor. Nijerya, Güney Afrika, Uganda, Etiyopya, Hindistan, Çin, Rusya, Peru, Portekiz, Brezilya ve İspanya gibi birçok ülkede yaşayan milyonlarca kişinin Yahudi kimliklerinin tanınması yönünde İsrail’e başvurduğu tahmin ediliyor.
Hepsini biraraya getirdiğimizde, aslında ülkeyi kalkındırmaktan ziyade, İsrail’in bakması gereken hem de sayıca azalan bir aliya topluluğu, belki de genç, yeni bir hayat kurma umutları içindeki kişilerin uzak durmasına neden oluyor.  Aliya’nın 200 yıl önce canlanan ruhunu, devlete faydalı olma ruhunu, devletten beklenti içinde olma noktasına çekiyor. Öte yandan İsrail, yaptığı tanıtıcı faaliyetler, yeni göç edenlere verdiği geçici haklar ile genç insanlara aliyayı cazip kılmaya çalışıyor.

Memnuniyetsiz olanlar, geri dönenler, geri dönecek yeri olmayanlar
İsrail medyasında sıklıkla yer verilen yeni göçmenlerin durumları, aliya yapmanın toz pembe hayatlar getirmediğini gözler önüne seriyor. Üç yıl önce göç eden Yemen Yahudileri, göç ederken devletten aldıkları sözlerin tutulmamasından, ilgisizlikten yakınıyorlar. Aliya yaparak yanlış bir karar aldıklarını, başka çareleri kalmaz ise geri döneceklerini yineliyorlar. İsrail’i çok sevdiklerini fakat yaşam koşullarının çok zor olduğunu vurguluyorlar. İsrail’in geçtiğimiz 60 yılda artan nüfusu, yeni dönem aliya gruplarının entegrasyonunun zorlaşmasına neden oluyor belki de. Çözümü zor bir dilema oluşuyor. Aliya ve artan nufus, ekonomik ve sosyal entegrasyonu zorlaştırıyor, zorlaşan entegrasyon aliya ve Yahudi nufusun azalmasına neden oluyor. Devlet yeni aliyalara ilk günlerde sunduğu imkanları sağlamakta zorlanıyor.

Yeni bir Aliya Düzeni: İki ülkede yaşıyorum!
Gelişen dünya, kısalan mesafeler ile ne mevcut hayatından ne de İsrail’de yaşamaktan vazgeçmek istemeyenler için yeni bir çözüm üretti: İki ülkede birlikte yaşamak. Bu yeni aliya çeşidi, ekonomik ve sosyal statüsünü bozmak istemeyen birçok Avrupalı Yahudi tarafından benimsenmiş durumda.  İsrail’deki Kuzey Amerikalı göçmenlerin %20’si ve Fransız göçmenlerin %50’si halihazırda bu statüde. En sık görülen çoğul kimlik yaşam biçimi, hafta arasını İsrail dışında çalışarak geçirip, hafta sonlarında İsrail’de yaşayan ailenin yanına dönme şeklinde. Daha az seyahat eden, ayda bir haftayı İsrail dışında geçirenler de var. Bu göçmenler oldukça yetenekli, eğitimli, serbest mesleklerde çalışan insanlar. Yeni aliya eğiliminin incelenmesi ve İsrail toplumu, ekonomisi, Yahudi aileler ve cemaatler üzerinde yaratacağı etkinin anlaşılması gelecek açısından oldukça önemli.
Sanırım yaşadığınız yerde canınızdan başka kaybedeceğiniz birşey kalmamışsa, veya gideceğiniz yerde kaybedeceğiniz birşey yoksa aliya kararını vermek daha kolay oluyor. 200 yıl önce çadırda yaşamak belki de bugünün kurulu modern İsrail’inde bir yer edinmeye çalışmaktan, ekonomik ve sosyal yaşamın içine entegre olmaktan daha cazip geliyordu göçmenlere.
İdealler ve inanç insana umut aşılıyor, hayallerini besliyor, hayat şartları ise gerçeği hatırlatıyor. Son yıllarda İsrail’in aliya gelişiminde malesef zorluklar umutların önüne geçiyor. Yine de insanoğlu kıvrak zekalı, sorunlara çözümler bulunuyor, göç etmekten vazgeçmeden iki ülkede birden yaşamayı öğreniyor.