Modern Evliya Çelebiler Türkiye`den geçti…

Seyahat etmeyi sever misiniz? “Kim sevmez ki?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Peki, şimdiye dek kaç ülke gezdiniz? 5, 7, 12... Cevabınız her ne olursa olsun, hiçbirinizin bu soruya 192 diye cevap vermeyeceğinizden eminim. Oysa modern Evliya Çelebiler olarak nitelendirebileceğimiz Anthony Asael ile Stephanie Rabemiafara`nın hedefleri bu… Bu proje öncesinde 10 yıl kadar telekomünikasyon

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Ne zamandan beri yollardasınız?
2005 yılının ortasında Şili’den yola çıktık ve o zamandan beri seyahat ediyoruz. Projemiz 2008’in sonunda tamamlanacak.
Projenizden kısaca söz eder misiniz?
Projemiz esas olarak, dünyanın dört bir köşesindeki 8- 12 yaş arası çocuklarla (yani henüz başka ülkeler hakkında herhangi bir önyargı geliştirebilecek yaşa erişmemiş çocuklarla) bir araya gelerek onlara yeni bir bakış açısı kazandırmak, kendi başlarına bir şeyler başarabileceklerini göstermek ve tabii onlara diğer ülkelerdeki çocukları tanıtmak.
Böyle bir işe girişmeye nasıl karar verdiniz?
Bu bir günde verilmiş bir karar değil tabii… Yıllardır üzerinde düşündüğümüz bir projeydi. Her ikimizin de seyahat etmeyi, fotoğraf çekmeyi, çocukları ve öğretmeyi çok sevmemizin payı büyük bu kararda.
Seyahat planınızı nasıl geliştiriyorsunuz?
Bir ülkeye gitmeden birkaç ay önce oradaki bir okul ile temasa geçiyor, projemizi anlatıyor ve yarım günlerini bize ayırmalarını istiyoruz. Okulla bağlantıyı yerel, uluslararası kaynaklar ya da son dönemde sponsorumuz olan UNICEF kanalıyla gerçekleştiriyoruz. Seyahat öncesi dikkat ettiğimiz noktalardan biri, ziyaretimizin okul tatilleriyle çakışmaması. Sınıfa girdiğimizde, çocuklara kısaca projemizden söz ediyoruz ve onlara büyük bir dünya haritası üzerinde gezdiğimiz ülkeleri gösteriyoruz.
Okulları neye göre seçiyorsunuz?
Belli bir kritere göre değil… Ziyaret ettiğimiz okullar arasında belli bir denge olmasına dikkat ediyoruz, yani yalnızca köy okullarını, yoksul devlet okullarına değil, aynı zamanda başkentlerdeki ya da diğer büyük şehirlerdeki özel okullara da gidiyoruz.
İyi karşılanıyor musunuz peki?
Hem de inanamayacağınız kadar iyi. Çocuklar farklı aktiviteler yapabildikleri, yeni bir şeyler öğrenebildikleri için çok mutlu oluyorlar, öğretmenler de yarım gün tatil yapabildikleri için seviniyorlar… İlk başta, çocukların çekingen davrandıkları da oluyor, ama sonradan hepsi açılıyor.
Ne tür aktiviteler yapıyorsunuz?
Gittiğimiz her ülkede, ziyaret ettiğimiz her sınıfta ilk iş olarak çocuklara kameralarımızı uzatıp, diledikleri bir şeyin fotoğrafını çekmelerini söylüyoruz, ama bunların sıradan fotoğraflar olmamalarını istiyoruz. Bir anlam ifade etmelerini, yaratıcılıklarını kullanmalarını söylüyoruz.
Neyi çekiyorlar daha çok?
Genellikle arkadaşlarını, bazen öğretmenlerini, ender olarak da okul müdürünü! Birkaç kez bizi çekmek isteyenler de oldu. Örneğin Türkiye’ye gelmeden önce Azerbaycan’daydık, Stephanie ile bizi “dövüşürken” çekmek istediğini söyleyen bir öğrenci oldu!
Ya fotoğraf çekmenin dışında?
Fotoğraf çekmenin, çocukları hem kendi aralarında, hem de bizlerle kaynaştıran bir büyüsü var; en çekingen davranan sınıflarda bile bu aktivite sonrası bütün buzlar eriyor. Sonrasında çocuklara ülkelerini tasvir eden bir şiir yazmalarını ve bir de resim çizmelerini söylüyoruz.
En çok ne soruyorlar size?
Diğer ülkelerdeki çocukları tabii... Biz de onlara elimizden geldiğince anlatmaya çalışıyoruz. Bazen onlara diğer çocukların çizdikleri resimleri gösterip, hangi ülkeden olduklarını tahmin etmelerini istiyoruz. Söylemeden geçemeyeceğim, bu yaş grubundaki çocuklar dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, akılalmaz benzerlikler gösteriyorlar. Yani çocuk her herde çocuk!
Bu gezinin sonunda hedefiniz ne?
Hedefimiz, her ülkeye 2 sayfa ayıracağımız, 400 sayfalık bir kitap yayınlamak. Her sayfada, o ülkeden bir çocuğun yazdığı bir şiir, çizdiği bir resim ve Stephanie’nin çektiği bir fotoğraf olacak. Sayfa tasarımı ile 68 ülkenin sayfası aşağı yukarı hazır sayılır.
Neden çocukların çektikleri fotoğraflardan birini koymuyorsunuz?
Fotoğraf çekmeyi çocukları kaynaştırmak için bir araç olarak kullanmayı yeğliyoruz ve işin gerçeği Stephanie’nin çektikleri fotoğraflar o kadar güzel ki, onları okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz.
Her ülkede onlarca çocukla tanışıyorsunuz. Zor olmayacak mı onca şiir ve resmin arasından bir seçim yapmak?
İşin en zor kısmı da bu zaten, eleme yaparken gerçekten çok zorlanıyoruz…
Nerede tamamlamayı düşünüyorsunuz gezinizi?
Henüz tam olarak karar veremedik. Sri Lanka, Ortadoğu ya da Kuzey Kore arasında kararsızız.
Ne zaman yayınlanacak kitabınız? Yayın evleriyle görüşmelere başladınız mı?
2009 yılının sonunda yayınlamayı düşünüyoruz. Yolculuğumuz tamamlandıktan yaklaşık 1 yıl kadar sonra yani. Yayın evleri ile görüşmek için henüz çok erken olduğunu düşünüyoruz, ama 2008 ortalarından itibaren temaslara başlayacağız.
Bu kadar emeğin karşılığında tek bir kitapla yetinecek misiniz?
Doğrusunu söylemek gerekirse, iki kitaplık bir proje bu... İlki dediğim gibi resimlerden, ikincisi ise anılarımızdan oluşacak. Belki zaman içinde üçüncü bir kitap yayınlar ve ona da ilkine sığdıramadığımız resim ve şiirleri koyarız.
Yaklaşık olarak ne kadara satılacağını düşünüyorsunuz böyle bir eserin?
Açıkçası iki farklı baskı yapmak istiyoruz. Hediye niteliğinde yayınlanacak “lüks” baskının 200 $, diğer “makul” baskının ise 75$ civarında olmasını hedefliyoruz. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca olmak üzere üç dilde yayınlayacağız. Tahmin edersiniz ki, farklı dillerde yazılan şiirlerin çevrilmeleri gerekiyor.
Kim yapıyor tercümelerinizi, öğretmenler mi?
Başta öğretmenlere yaptırıyorduk, ancak çocukların yazdıklarını ister istemez düzeltmeye başlayınca, başkalarına çevirttirmeye karar verdik. Çevirilerimizi İnternet aracılığıyla yaptırtıyoruz, bu işe gönüllü çok insan var.
Çok masraflı olmuyor mu, tüm bu seyahatler, konaklamalar? UNICEF maddi katkıda bulunuyor mu?
Aslında 10 senelik birikimlerimizi harcıyoruz, ancak minimum masraf yapıyoruz. Otelde kaldığımız gün sayısı kısıtlı, çoğunlukla evlerde misafir ediliyoruz. Uçağı olabildiğince az tercih etmeye çalışıyoruz, daha çok karadan seyahat ediyoruz. Günlük masrafımız kişi başı 10 doları geçmiyor anlayacağınız. UNICEF bize hiçbir maddi yardımda bulunmuyor, ancak organizasyon ve resimlerin, evrakların, fotoğrafların Şili’ye gönderilmesi konusunda yardım ediyor. Yıl sonuna doğru bazı havayolları sponsorumuz olacak, bu sayede seyahatlerimizin kolaylaşacağını umuyoruz.
Gittikleriniz arasında en çok beğendiğiniz ülke hangisi?
Benim favorim Brezilya, Stephanie’nin de Burma. Ama sanırım her ikimizin de en çok etkilendiği ülke Mısır’dı. Ziyaret ettiğimiz köy okulunda çocuklar öylesine doğal, öylesine saftılar ki; sanki bize, dünyanın böylesine ücra bir köşesinde de yaratıcılığın var olduğunu kanıtlamaya çalışmak ister gibiydiler.
Türkiye’ye ilk gelişiniz mi?
Benim annem Türk ve bu yüzden Türkiye’ye defalarca geldim, Stephanie’nin ise Türkiye’ye ikinci, İstanbul’a ilk gelişi.
İstanbul’da hangi okulu ziyaret edeceksiniz?
Bilfen Lisesi’ni ziyaret edeceğiz. Şimdiden heyecanlanmaya başladık bile. Her yeni ülke, her yeni okul, yepyeni bir deneyim bizler için.
Proje hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için www.artinallofus.com’a tıklayabilirsiniz. Bol şanslar Anthony ve Stephanie, yolunuz açık olsun…