Ukrayna`da gizli kalmiş Holokost

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Ukrayna`da öldürülen yaklaşık 1.5 milyon Yahudinin hikayesi, tanıkların anlatıları ve bunların ışığında yapılan araştırmalarla yeniden yazılıyor. Toplanan bilgilerin paylaşıldığı ve Ukrayna`daki soykırıma dair sayısız sorunun cevabının arandığı ko

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Nazi işgalindeki Ukrayna’da 1.5 milyon Yahudi’nin öldürülmesinden kim suçlanmalı? Savaş zamanı işbirlikçileri nasıl tanımlanmalı? Ukrayna’daki yıllanmış antisemitizmden kurtulmak, öldürülen Yahudileri anmak ve devam edebilmek için ne yapılabilir? Cevapları henüz verilmeyen bu sorular, Paris’teki konferansa katılan araştırmacılar tarafından ilk kez kapsamlı olarak incelendi.
Dünyanın dört bir yanından gelen araştırmacılar Ukrayna’da Holokost hakkında bilgi ve belgeleri paylaşmak üzere ilk kez Eylül ayında Paris’te toplandı. İsrail, Ukrayna, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerin katılımcıları konuşmalar sırasında gergin anlar yaşadılar. Toplantılar sırasında yeni bulgular ortaya çıkmadıysa da, parçalar daha önce olmadığı şekilde bir araya geldi:  Batı Ukrayna’daki Yahudi soykırımları Nazi işgalinden de önce başlamış, işgalden önce Yahudilerin tahliye edilmesine dair Sovyet emirleri başarısızca uygulanmıştı. Ülkedeki toplu mezar alanları ise ancak şimdi bulunuyor.
Yapılan araştırmalar da, Ukrayna’daki 2.4 milyon Yahudi’den yaklaşık 1.4 milyonunun 1941- 1944 arasında nasıl ortadan kaybolduğunu açıklamak için tarih kitaplarının değiştirilmesi, ya da yeniden yazılması gerekiyor. Çok sayıda göç dalgasının ardından bugün Ukrayna’da resmi rakamlara göre yalnızca 100,000 Yahudi yaşıyor. 

Sovyet yıllarından sonra Holokost çalışmaları
Batı ve Orta Avrupa’da Holokost uzun zaman önce belgelenirken, bugünkü Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldovya ve Rusya’da Nazi işgali sırasında yaşananlar hakkında az sayıda araştırma yapıldı. Tarih kitaplarında Nazi güçleri karşısında Kızıl Ordu’nun kazandığı zafere odaklanan Sovyet otoriteleri, bu tür araştırmaların yapılmasına destek vermedi. Sovyetler, kendi topraklarında gerçekleşen geniş çaplı ve sistematik kıyımları da tanımadı. Bu tavır, Sovyet ulusunu zedeleyecek herhangi bir etnik grubu öne çıkarmak istemediklerinin göstergesiydi. Ancak bu kararla, devrim öncesinde pogromlardan beri süregelen Yahudi nefretine de resmi olarak göz yumulmuş oldu.
Ukrayna Holokost Çalışmaları Merkezi Başkanı Anatoly Podolsky, Ukrayna’nın henüz Holokost’la tam olarak yüzleşmediğini, ancak Sovyetlerin Ukrayna’da hüküm süren asılsız sessizliğin artık varolmadığını söylemişti. Aynı merkezden Mikhail Tyaglyy de konferansta ortaya konan bulgularla, tarihin yeni bilgiler ışığında değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Ukrayna merkez hükümeti Tyaglyy ve meslektaşlarının yaptığı çalışmaları önemsemezken, Tyaglyy Holokost’un, ülkede bugün hala tanımlamakta olduğu çelişkili ve belirsiz tarihiyle de bağlantılı olduğunu söyledi. Günümüz liderlerinin konuya bu yüzden dokunmadığını vurguladı.  

İlk konferansın ardından
Konferansta savaş yıllarına dair yapılan konuşmalar ise işbirliği etrafında döndü. Cesetleri taşımaları ve çukur kazmaları emredilen Ukraynalı gençler işbirlikçi mi yoksa Holokost’un talihsiz tanıkları mıydı? Cevapları bulunamayan sayısız sorular, tanıkların ve araştırmacıların hikayeleri ile beslendi.
Brown Üniversitesi’nden Omer Bartov, bu ifadelerin Ukrayna’daki Holokost’u anlamak ve Yahudi mirasının ihmaliyle yüzleşmek için ilk adım olduğunu söyledi. Batı Ukrayna’da harap olmakta olan Yahudi okul, sinagog ve mezarlıkların resimlerini gösteren Bartoy, “Kalanların korunması için daha fazla para harcanması gerektiğine inanıyorum. Bu, daha iyi ilişkiler için iyi bir başlangıç olabilir.” dedi. Holokost’taki rolünü kabullenen ve Krakow gibi şehirlerde Yahudi kültürünü canlandırmaya çalışan Polonya’yı da örnek gösterdi.  Amerika’daki Holokost Anma Müzesi’ndeki İleri Holokost Çalışmaları Merkezi’nin direktörü Paul Shapiro ise, Ukrayna’yı ve konferanstaki katılımcıları “yalnız ölenleri anmak değil, halen Ukrayna’da yaşayan Yahudileri düşünmeye” davet etti.

Rahip Desbois’nın tanıkları
Holokost’tan kurtulan Ukraynalı tanıkların ifadelerini toplayarak, bir konferans yapılmasını öneren ise Fransız Katolik Rahip Peder Patrick Desbois oldu. Desbois’nın topladığı tanıklıklar, konferanstaki en güçlü kanıt oldu. İki tercüman, bir fotoğrafçı, bir kameraman, bir mermi bir de harita uzmanı ile birlikte altı yıldır çalışmalarını sürdüren Peder Desbois, saptadıkları olay ve mekanları ancak üç bağımsız tanığın ardından kayıtlara geçirdiklerini söyledi. Savaş yıllarında genç ya da çocuk yaşta olan yaşlıların anıları sayesinde %70’inin daha önce bilinmediği 600’den fazla toplu kıyım bölgesi bulundu.
Ukrayna’da bir Nazi kampından kurtulan büyükbabasının anlattıkları ile büyüyen 52 yaşındaki rahip, hayatını Katolikler ve Yahudiler arasındaki bağların iyileştirilmesine adadı. İbranice ve Latince “birlikte” kelimelerinden oluşan Yahad- In Unum isimli grup da hem Yahudi hem Katoliklerden oluşuyor. Desbois, misyonunun yargılamak ya da cezalandırmak olmadığını, yalnızca trajediyi kaydetmek olduğunu söylüyor. Görüşmeler sırasında basit kelimeler kullandığını ve tepki vermeyerek yalnızca dinlediğini belirten Debois, bugüne kadar 700’den fazla tanık ile görüşmüş. Ukraynalı rahibin daha önce  paylaşılmayan bu sıkıntılı anıları toplamadaki başarısı, kendisinin gönüllü ya da gönülsüz  Naziler için çalışmış kişileri yargılamadan dinlemesinden kaynaklanıyor.
Savaş sırasında yaptıkları ya da gördükleri ile ilgili daha önce hiç konuşmamış olan yoksul köylülerden bazılarının ifadeleri Paris’teki Holokost Anıtı’nda sergileniyor. Tanıklar, düzenli kurşun yağmurlarından, çukurlarda ölmekte olanlardan yükselen çığlıklardan, ve ardından gelen sessizlikten bahsediyor.  Anlatılanlar arasında, kurbanlarının çığlıklarını duymamak için boş kovalara vuran Naziler, adam başı tek kurşun harcama izni olduğu için canlı canlı gömülen kurbanlar, 6 yaşındayken en yakın arkaşlarının vurulmasını izleyen çocuklar hakkında hikayeler de bulunuyor. Sergide ayrıca video görüntüleri, savaş belgeleri, yeni bulunan toplu mezarların fotoğrafları, paslanmış kurşunlar ve kurbanların kişisel eşyaları da yer alıyor.

Savaş yıllarında Ukrayna
II. Dünya Savaşı’nın başında halihazırda kendi antisemit tarihine sahip olan Ukrayna, Nazi birlikleri ve Romanyalı müteffiklerinin işgalinden sonra yerel bağnazlıkların da alevlenmesiyle yüzbinlerce Yahudi’nin ölümüne tanık oldu. Eylül 1941’de iki gün içinde 34,000 Yahudinin öldürüldüğü Babi Yar, Ukrayna Yahudilerinin imhasına örnek teşkil eder nitelikte. Bogdanovka’daki 48,000 Yahudi ise Almanlar ya da Romanyalılar değil, soykırımına katkı sağlamak üzere Hitler’e katılan Ukrayna polisi tarafından öldürüldü.
1941’de Nazilerin müttefiki olan Romanya birlikleri, bugünkü güney Ukrayna’yı işgal ederek Yahudileri öldürmeye başlamışlardı. Katliamın ilk aşamasında sağ kalanlar ise sürü halinde Bogdanovka’ya gütürülmüş ve ahırlara yerleştirilmişti. Romanya ve Ukraynalıların kapı ve pencereleri kilitleyip ahırları ateşe vermesiyle içeridekiler canlı canlı yakılmış, katliam 3 hafta boyunca devam etmişti. Bogdanovka’ya yakın köylerde yaşayanlar Desbois ile yaptıkları konuşmalarda, yanık saç, kıyafet ve kemik kokusunun o güne kadar karşılaştıkları en kötü şey olduğunu anlatıyor. Tanıklar, yangından sonra duydukları silah seslerini, Yahudilerin teker teker vurulmalarını, ölü ya da diri olarak çukurlara atılmalarını ayrıntılarıyla tasvir ediyor.

Holokostla yüzleşmenin yakın tarihi
Sovyetlerin dağılmasının ardından ulaşılabilir hale gelen kişi ve arşivler sayesinde Holokost konusundaki araştırmalar oldukça hız kazandı. Mayıs 2006’da Dneproptrovsk Golden Rose Sinagogu’nda bu yönde yeni bir Holokost anma projesi başlatılmıştı. Yad Vaşem Holokost Müzesi tarafından yürütülen proje, Holokost’ta ölen kişilerle ilgili bilgi, kanıt ve belge toplamayı amaçlıyor. Projenin yürütüldüğü yıllar boyunca çoğunlukla Batı ülkelerinden olmak üzere 3 milyona yakın isim toplandı. Ancak Sovyet otoritelerinin gönülsüzlüğü sebebiyle çalışmaların SSCB’de yürütülmesi pek mümkün olmadı. Dnepropetrovsk’ta başlatılan yeni program, kurbanların soyundan gelenler kadar Nazi cinayetlerine tanıklık edenlerden de kanıt toplamak üzere tasarlandı. Form ve anketler aracılığıyla bilgi toplama projesinin başında  Boris Maftzir bulunuyordu.
Ancak soykırımı aydınlatmaya yönelik çalışmaları yapanlar bu yıl Odessa’da yaşanan bir barbarlığa da tanık oldu. Şubat 2007’de kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından Holokost Anıtı’nın üzerine kırmızı gamalı haçlar ile birlikte “Holokost için tebrikler” yazılmış, bir Yahudi mezarlığındaki 270 mezarın üzerine gamalı haçlar çizilmişti. Yapılan tahribatlar utanç kaynağı olarak değerlendirildi, polisin bu olayları daha derinlemesine incelemesi istendi.
Haziran ayında Kiev’de bulunan toplu mezarlar ile dikkatler yeniden savaş tarihine yoğunlaştı. Doğal gaz hattı döşenmesi için yapılan hazırlıklar sırasında Odessa yakınındaki Gvozdavka- 1 köyünde, öldürülen binlerce Yahudinin kalıntıları bulundu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından bölgede kurulan iki gettoya Moldova ve Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinden Yahudiler getirilmiş, 1941 yılında kurulan kamplarda yaklaşık 5,000 Yahudi öldürülmüştü.
Ağustos 2007’de, Ukrayna’nın Ispas köyünde 2,000 köylünün toplu olarak soykırıma karşı geldikleri, 100 kadar Yahudinin kurtarılması için hayatlarını tehlikeye attıkları ortaya çıkarıldı. Holokost’tan kurtulan ve bugün İsrail’de yaşamakta olan kimi tanıklar köylülerin bu çabasını doğrularken, kimileri ise çabaların kısa süreli olduğunu ve bir süre sonra kendilerinin de büyük acılar çektiğini anlattı. Civar köylerde insanlar öldürülürken, kendi köylerinin yaşlıları tarafından kıyımın engellendiğini anlatan tanıklar, Ispas köyünün bu davranışları nedeniyle onurlandırılmasını istedi.

“Biz de sizi bekliyorduk”
Holokost üzerine yapılan alan çalışmaları ve araştırmalar; halka açık katliamların doğası, çok çeşitli infaz yöntemleri ve Nazilerin eylemlerine katılmak üzere zorunlu olarak askere alınan gençler ile ilgili tarihçilerin bilgilerine oldukça katkı sağlıyor. Bu tür çalışmaların diğer bir özelliği de, soykırım gibi insanlığın en utanç verici gerçeklerinden birine tanıklık eden kişilerin senelerce içlerine attıkları tarih parçalarını ışığa çıkarması. Desbois yaptığı röportajların ardından, insanların “sanki tüm bunlar dün olmuş, aradan 60 yıl hiç geçmemiş gibi” konuştuklarını, kimisinin ise ‘Neden bu kadar geç geldiniz? Biz de sizi bekliyorduk.” dediklerini söylüyor.