ROŞ HODEŞ HİKAYESİ / Yüreğimizi temiz tutmak...

Sara YANAROCAKArapça tam adı Ebu İmran Musa bin Meymun bin Ubeydullah, İbranice adı Moşe ben Maymon ve Latince Moses Maimonides, Rambam olarak bilinir. Doğumu, 30 Mart 1135 Kurtuba (Kordoba). Ölümü, 13 Aralık 1204 Mısır olan Maymonides, Endülüslü Yahudi filozof, hukuk bilgini ve hekimdi. Ortaçağ`da Yahudilerin en büyük filozofudur

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Reneta Sibel YOLAK

Efrayim küçük yaşta zor yaşam koşulları, fakirlik ve dayakla büyür. Bir çuval taşıdığında çuvalı düşürünce sırtına tekmeler yer. Paranın değerini bilir çünkü çok küçük yaşta çalışmaya başlamıştır. Bu yüzden çok para biriktirir, işler de yoluna girmeye başlayınca çok zengin olur. Fakat para hırsı gözünü öyle sarmıştır ki, her kazandığı para yetmemektedir. Bu yüzden devamlı para kazanmak istemektedir. Hayatında sevgiye yer yoktur. Kim ona acımıştır? Kim ona yardım etmiştir? Bu yüzden o da çok acımasız, sevgisiz, kalpsiz kötü bir adam olmuş çıkmıştır. Ailesi Mısır’a yerleşince küçük yaşta bir Mısırlı Yahudi olmuştur. Şimdi ise kalpsiz bir para avcısı. Öyle hırs gözünü bürür ki, önüne çıkan tüm rakipleri, kadın, erkek hatta onların çocukları bile olsa, ezer, yok eder, parçalar. Zalim, çok zalim Efrayim, iş yaşamındaki adıdır. Çocukları hiç sevmez. Herkesi aşağı görür, sadece paralı insanlarla konuşur ve onlarla iş yapar. Borcunu ödemeyenlere de hem zulm eder, hem de böcek gibi ezer. Neredeyse tüm servetini bu yolla yapar. Bir gün arada bir gittiği bir kadından şans eseri “baba” olduğunu öğrenir. Buna hiç sevinmez. Bu küçük yavruyu yıllarca oğlu olarak kabul etmez. Komşuları olan dul kadın ona “Oğlum böyle yapma. Mazlumların yakarışları Tanrı katına ulaşır. Mazlumlar bir ah ederse hayatın mahvolur, artık zulmetme” deyince Efrayim bu dul kadınla da uğraşmaya başlar. Küçük oğlu da sevgisiz büyür ve o da sevgi nedir bilmez. Bir gün iş yaptığı bir arkadaşı “Belki beni dinlemeyeceksin ama sana şu kadarını söyleyeyim. Böyle kötülük yapmaya devam edersen, başına çok kötü şeyler gelecek” diye onu uyarır. Efrayim sinagogda gitmeye başlar. Çünkü konuşan, uyaran kişi zengindir. Onun dediklerini düşünür. Sinagogda büyük bir tezahüratle karşılanır çünkü çok parası vardır. Hemen ona önde bir yer verilir ve Teva’ya çağrılır.
Efrayim sinagogda vaat ettiği parayı bir türlü ödemez. Bir gün şiddetli ağrılarla uyanır. Fazla çalışmaya bünyesinin dayanmadığını düşünür. Oysa hiçbir şey yokken bir sağlık sorunu ortaya çıkar. Birkaç ay çektikten sonra bir akşam “Tanrım artı kötülük yapmayacağım” diye söz verince iyileşir.
Günler günleri kovalerken, Efrayim iyice azıtır. Bir iş yaptığı arkadaşının dul eşine ve çocuklarına zulmeder. Tanrı bu sefer boğazına sorunlar verir. Ameliyatlar olur gene uslanmaz. Bir gün oğlunun çok hasta bir şekilde hastaneye kaldırıldığını duyar. Gene umursamaz. Tekrar sağlık sorunları başlayınca bir gün sinagoga gider ve dua eder. Bir arkadaşı “Seni uzun zamandır görmüyoruz, nerelerdesin?” dediğinde “iş, güç” diye cevap verir. Bir ara danıştığı bir rabbi “Tanrı insanları sınar. Bir Sefer Tora yaptırırsan, devamlı sinagoga gelirsen, birkaç fakir doyurursan daha mutlu olabilirsin” deyince ağrıları da dayanılmaz olunca, rabbiyi dinler ve bir Sefer Tora yaptırır. Birkaç fakir doyurur ve her hafta sinagoga gelir.
Sorunları bir ara azalır gibi olursa da, daha da artarak acı vermeye başlar. Birden aklına oğlu gelir ve onu görmeye gider. Minik Yehezkiel iyileşmiştir. Yehezkiel’in annesine biraz para bırakır ve çıkar. Bu arada kötülük yapmaya devam eder. Fakat onu dışardan çok kutsal biri zannederler. Her hafta sinagoga gider, fakirlere yardım eder.
Bir gün sitemle aynı rabbiye bağırır. “Para verdim, Sefer Tora yaptırdım, sinagoga gittim. Neden ağrılarım geçmiyor?” Rabbi ona karakterini değiştirmesini öğütler yılların zalim Efrayim’i bir anda nasıl iyi olacaktır? Bu kötülük yapmak onda bir alışkanlık ve bir huy olarak yerleşmiştir. Hüngür hüngür ağlar ve nasıl büyüdüğünü anlatır.
Rabbi ona herşeyden önce kalbini temiz tutmasını, sadece iyilik yapmasını öğüler. İnsanlar isterlerse hergün sinagoga gitsin, dua etsin, kalpleri kötü olduktan sonra duaları kabul olmayabilir. Çünkü önemli olan iyilikle sevgiyle dua etmek, herkese iyilik istemektir. Sinagoga gelmek, başkalarına iyilik istemeden dua etmek, hatta para yardımı yapmak, Sefer Tora yapmak bile makbul değildir. Yüreğinde kötülük taşıyanın duası hiç kabul edilmez” diye öğüt verir.
O hafta Roş Hodeş’tir. Rabbi ona iyilik sadece iyilik yapmasını, kalbinin sadece iyilik arzulamasını ve bunun için dua etmesini söyler. Efrayim için bu çok zordur ama günlerce ve aylarca sadece kalbinin iyi olması için dua eder. Rabbi ona “Yahudi Takvimi ‘ay’ takvimidir” oysa kullanılmakta olan takvim dünyanın güneş etrafında dönüşüne dayanır. Bu iki takvim arasında 11 günlük bir fark vardır. Ay ve güneş takvimleri arasındaki farklılığı eşitlemek için her dört yılda bir güneş takviminde Şubat ayına bir gün ilave edilir. Yahudi ay takviminde ise 19 yıllık süre içerisinde yedi kez birer tam ay ekleme yapılarak ay takvimi ayarlanmış olur. Bu yüzden bizim bayramlarımız bazen değişik günlere rastlar. Ama her yıl aynı mevsimde olur. Ay görünmeye başlayınca işte bu Roş Hodeş’tir. Yeni Ay.
Roş Hodeş yarım bayramdır. Eski çağlardan beri yapılır. Bugün bile çoğumuz ayın yedisinden onbeşine kadar, şayet ay bulutlarla örtülü değil, apaçık gözüküyorsa dua eder ve bir dilekte bulunuruz” diye bilgi verir ve Roş Hodeş’te dilek tutmasını hep iyilik yapmasını ve oğlunu da nüfusuna geçirip, oğlunun annesiyle evlenmesini öğütler. Çünkü bir çocuğun hem anneye hem de babaya ihtiyacı vardır” der.
Efrayim denileni yapar ve hayata gözlerini kapatırken, karısına ve çocuğuna tüm mal varlığını bırakır ve karısına çocuğunu sadece sevgi ve iyilikle büyütmesini vasiyet eder. Küçük Yehezkiel sevgi ve iyilik dolu biri olarak büyür.

* İnsanlar kalpleri sevgi ve iyilikle dolu dua ederlerse duaları kabul olur. Kalbinde kötülük varken, sinagoga gitmek veya sefer Tora yaparak gene kötülük düşünmek marifet değildir. İyilik düşünmek ve iyilik yapmak en yüce dua şeklidir.
* Kalbimizde, ağzımızda ve hayatımızda iyiliklerin olması dileğiyle.