Sanırım bir çoğunuz, gazetemizin kuruluş tarihi olan 1947den, günümüze kadar geçen altmış yılın öne çıkan Önemli olaylarını içeren Almanağı görmüşsünüzdür. Önemli sözcüğünü özellikle vurguladım. Çünkü bu, göreceli ve yoruma açık bir kavram. Bununla beraber, 60 yılın tüm olaylarını tek bir albümde, ve de eksiksiz aktarmanın çok zor, hatta olanaksız olduğunu da kabul etmek gerekir.
Her neyse!.. 1986 sonu ya da 87 başlarında, Şalom Gazetesi, 86YA BAKIŞ adlı bir Kültür ve Magazin eki çıkarmıştı. 2000li yılların başlarında yayınlanmaya başlanan PANORAMA ekine gelene dek, 1986yı izleyen senelerde bu tür ekler çıkmaya devam etti mi? Cidden anımsamıyorum... 86ya Bakışı, bence önemli bir belge olarak arşivimde sakladım. Belki, kişisel bir anı olarak da olabilir, çünkü içinde, 86da İYD ile ilgili benim küçük bir bir şiirim de var...
1986da ülkemizde olsun, dünyada olsun bir çok olay yaşandı. Kimini tamamiyle unuttuk, kimi de asla silinmemecesine belleklerimize, yüreklerimize kazındı: 6 Eylül 1986 Neve Şalom Katliamı... Katliamların en acımasızı... Allah ile bütünleşen insanların hayatlarına, Allah huzurunda vicdansızca son veren teröristler, sinagogu kan ve et gölüne dönüştürmüşlerdi...
Gene o yıl, birbirini izleyen felaket haberleri arasında, ikisi öne çıktı: Challenger faciası... Amerikan Uzay Tarihinin en büyük faciası 28 Ocakta meydana geldi. Fırlatıldıktan 72 saniye sonra Challenger havada parçalanarak, 7 mürettebatın ölümüne neden oldu... İkincisi, bazı ülkelerde, özellikle ülkemizde de halen, tartışmaları süregelen bir Radyasyon Paniğine yol açmış olan Çernobil Nükleer Santral Kazası... Santralde meydana gelen patlamada, ve ardından çıkan yangında pek çok kişi yaşamını yitirmiş ya da yaralanmıştı... Ve bu paragrafı noktalarken: AİDS virüsünün herkese bulaşabileceği, yapılan araştırmalar sonunda görüldü... Yapılan tahminler ürkütücü boyutlarda...
1986 için şöyle denmişti: 1986 barış yılı ilan edildi... Acaba öylemiydi? Şöyle bir göz atınca, kuşku duymamak elde değil. Değişik cephelerde savaşlar... Örneğin, İran- Irak savaşında, tarafların kentleri bombalaması, füze saldırıları, 1986da savaşa yeni boyutlar kazandırdı... Afganistanda, Sovyet yanlısı Afgan Ordusu ile Afgan Mücahitleri arasındaki savaş yıl boyunca tüm şiddetiyle sürdü... Pariste Eylül ayında birkaç gün arayla patlayan ve can kaybına neden olan bombalar... Güney Afrikada ırk ayırımı, zencilerin Beyaz Hükümete isyanı, kanlı olaylara yol açmış, pek çok ülke Güney Afrika Cumhuriyetine, güttüğü ırkçı politika nedeniyle ekonomik yaptırımlar uygulamıştı... Ve Libya açıklarında ABD kuvvetleriyle Libya arasındaki çatışmada artan gerginlik, Amerikan uçaklarının Tripoli ve Bengaziyi bombalamalarıyla sonuçlandı.
Bu arada, Avusturyadan gelen bir haber bazı kesimlerde düş kırıklığı yarattı. II. Dünya Savaşı esnasında Yunan Yahudilerinin ölüm kamplarına gönderilmesinden sorumlu olan birlikte görev aldığı suçlamalarına rağmen, 1986da Kurt Waldheim Avusturya Devlet Başkanlığına seçildi... Pek tabiidir ki 1986da bir çok olumlu girişimler de oldu. (sonuçları olumlu olmasa da!)...
Ronald Reagan- Gorbaçev Zirvesinden sözediyorum. Reykjavikte biraraya gelen liderlerin görüşmesi, ABD nin Yıldız Savaşları projesinde ısrar etmesinden dolayı, başarısızlıkla sonuçlandı... Sovyetlerde olduğumuza göre, buradaki gezimizi sürdürelim... Sovyet hapishanelerinde ve çalışma kamplarında 9 yıl kaldıktan sonra, Anatol Sharansky özgürlüğüne kavuştu... Ve yine bir özgürlük haberi: Sakharov serbest... Nobel Barış Ödülü sahibi, özgürlük savaşçısı Sakharovun, Gorkydeki sürgünden Moskovaya dönmesine izin verilmişti 1986da... Gorbaçhevin bu politika değişikliği çeşitli çevrelerde, türlü şekilde yorumlanırken, Sakharov, Sovyet Yahudilerinin özgürlüklerine kavuşturulmaları amacıyla mücadeleye devam edeceğini açıklamıştı... Bilindiği gibi, Sovyetler Birliğinden ayrılmak isteyen 400.000 Yahudiye çıkış izni verilmemesi, 1986 yılında da tüm dünyada protestolara ve gösterilere yol açmıştı.
1986nın, Ben Gurionun 100. doğum yılı olduğunu biliyor muydunuz? İsrailin ilk Başbakanının 100. doğum yılının kutlandığı günlerde, Brezilyada Rio de Janeiro, Brasil ve Sao Paulo gibi kentlerde postalanan mektuplara, Centenario do Nascimiento de David Ben Gurion damgası vuruldu... Hazır İsraildeyken Vanunu olayından söz etmenin tam sırası... İsraildeki Dinamo Nükleer Santralının sırlarını Sunday Times Gazetesine açıklayan Mordechai Vanununun açıklamaları ve ardından 1986da İsraile kaçırılarak yargılanması dünyanın ilgisini çekti.
Gelelim 1986daki ulusal ve uluslarası başarılara, ve ödüllere... O yıl, tam üç Yahudi Nobel Ödülüne layık görüldüler ve aralık ayında Osloda ödüllerini aldılar. Elie Wiesel Barış Ödülünü alırken, İtalyan Rita Levi Montalcini ve Amerikalı Stanley Cohen Tıp Ödüllerini kazandılar... Ayrıca, Romada Passaporto 2000 adlı organizasyon tarafından verilen Oskar Del Mare Ödülünü kazanan Habib Gerez, yurda kupa ve takdirnameyle döndü... 1986da Uluslararası Reklam Birliğinin en büyük ödülü Altın Lale Türkiyeye verildi.
Boğaziçi Üniversitesi yardımcı doçentlerinden Jak Deleonun, balenin dünyadaki yerini ve Türkiyedeki tarihçesini inceleyen, Bale Tarihi adlı kitabı yayınlandı. Bu çalışma, Türkiyede bu alanda ilk eser... Ayrıca, Şalom Gazetesi Kültür ve Sanat sayfası eski sorumlularından, yazar Mario Levinin, Jacques Brel: Bir Yalnız Adam adlı kitabı da aynı yıl yayınlandı... 1986 yılı Grup Fog ve üyelerinden İzzet Keribar ile Yusuf Tuvi için oldukça yoğun, hareketli bir yıldı. Pek çok yurt içi ve yurt dışı yarışmada parlak dereceler aldılar... Tanınmış edebiyatçı, şair ve oyun yazarı Beki L. Bahar, yeni Müzikal Oyununu 500. yıla adadı.
Sevgili okurlar, belki bilmek istersiniz Halley misafirimizdi 1986da... 1705 ve 1910 yıllarında dünyamızın yakınından geçen Halley kuyruklu yıldızı, 14 Mart 1986da bizi tekrar ziyaret etti... Beşiktaş çeyrek finalde... 1986da Avrupa Kulüpler Kupasında, çeyrek finale yükselen Beşiktaş, Avrupanın en iyi sekiz takımı arasına girmişti o yıl... Ve sportif bir haber daha: Yıldırımspor 1986da başarıdan, başarıya koştu...
Acısıyla, tatlısıyla 1986yı şöyle bir hatırladık. O yıl ki, BARIŞa adanmıştı... Ama, ne yazık ki 1986da da Barış Güvercini konacak sağlam bir dal bulamadı. Galiba ben, iyimser bir bakışla, ya da ümitle o dönem kaleme sarılmış, Şalomun 16 Nisan 1986 tarihli sayısında (sh. 7) çıkan bir şiir yazmıştım:
1986
Seksen Altının falına baktım,
Neler gördüm , şaştım kaldım.
Şaştım kaldım ben bu işe,
Fal değil, benziyor düşe...
Öyle bir dünya gördüm ki,
Ne harp kalmış, ne düşmanlık,
Ne terör var, ne ırkçılık,
Ve tarihe karışmış açlık...
Öyle bir dünya gördüm ki,
Hep Sevgiden bulutları,
Kanatlarını çırpıp uçuyor,
Mutluluğun tüm kuşları...
Öyle bir dünya gördüm ki,
Barıştan mavi denizleri,
Pupa yelken süzülüyor,
Özgürlüğün tekneleri...
Öyle bir dünya gördüm ki,
Huzur, iyi niyet tepeleri,
Renkli, öbek,öbek açıyor,
Hoşgörünün çiçekleri...
İnsanlık hayret etti bu fala,
Dedi: çok benziyor masala,
Seksen Altının falını sevdik,
Ona biz Barış Yılı dedik.