Yakin geçmişe yolculuk...

Coya DELEVİSevgili okurlar, bana, bu yazıyı yazma fikrini veren, Rubi Asa`nın, Şalom”un 60 Yılını kapsayan “Almanak” la ilgili sözleri oldu: “İtiraf etmeliyim ki, geçmiş zamana doğru yolculuğa çıkmış bir gezginin heyecanını hissettim...” diyor Asa... Eğer sizler 1947 den çok önce doğmuş, kitapta sözü edilen olaylara tan&#

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Sanırım bir çoğunuz, gazetemizin kuruluş tarihi olan 1947’den, günümüze kadar geçen altmış yılın öne çıkan “Önemli” olaylarını içeren Almanağı görmüşsünüzdür. Önemli sözcüğünü özellikle vurguladım. Çünkü bu, göreceli ve yoruma açık bir kavram. Bununla beraber, 60 yılın tüm olaylarını tek bir albümde, ve de  eksiksiz aktarmanın çok zor, hatta olanaksız olduğunu da kabul etmek gerekir.
Her neyse!.. 1986 sonu ya da 87 başlarında,  Şalom Gazetesi, “86’YA BAKIŞ” adlı bir Kültür ve Magazin eki çıkarmıştı. 2000’li yılların başlarında yayınlanmaya başlanan “PANORAMA” ekine gelene dek, 1986’yı izleyen senelerde bu tür ekler çıkmaya devam etti mi? Cidden anımsamıyorum... ”86’ya Bakış”ı, “bence” önemli bir belge olarak arşivimde sakladım. Belki, kişisel bir anı olarak da olabilir, çünkü içinde, 86’da İYD ile ilgili benim küçük bir bir şiirim de var...
1986’da ülkemizde olsun, dünyada olsun bir çok olay yaşandı. Kimini tamamiyle unuttuk, kimi de asla silinmemecesine belleklerimize, yüreklerimize kazındı: 6 Eylül 1986  “Neve Şalom Katliamı”... “Katliamların en acımasızı... Allah ile bütünleşen insanların hayatlarına, Allah huzurunda vicdansızca son veren teröristler, sinagogu kan ve et gölüne dönüştürmüşlerdi...”
Gene o yıl, birbirini izleyen felaket haberleri arasında, ikisi öne çıktı:  “Challenger faciası”... Amerikan Uzay Tarihinin en büyük faciası 28 Ocakta meydana geldi. Fırlatıldıktan 72 saniye sonra “Challenger” havada parçalanarak, 7 mürettebatın ölümüne neden oldu... İkincisi, bazı ülkelerde, özellikle ülkemizde de halen, tartışmaları süregelen bir “Radyasyon Paniği’ne yol açmış olan “Çernobil Nükleer Santral Kazası”...  Santralde meydana gelen patlamada, ve ardından çıkan yangında pek çok kişi yaşamını yitirmiş ya da yaralanmıştı... Ve bu paragrafı noktalarken: “AİDS virüsünün herkese bulaşabileceği, yapılan araştırmalar sonunda görüldü... Yapılan tahminler ürkütücü boyutlarda...”
1986 için şöyle denmişti: “1986 barış yılı ilan edildi”... Acaba öylemiydi? Şöyle bir göz atınca, kuşku duymamak elde değil. Değişik cephelerde savaşlar... Örneğin, İran- Irak savaşında, tarafların kentleri bombalaması, füze saldırıları, 1986’da savaşa yeni boyutlar kazandırdı... Afganistan’da, Sovyet yanlısı Afgan Ordusu ile Afgan Mücahitleri arasındaki savaş yıl boyunca tüm şiddetiyle sürdü... Paris’te Eylül ayında birkaç gün arayla patlayan ve can kaybına neden olan bombalar... Güney Afrika’da ırk ayırımı, zencilerin Beyaz Hükümet’e isyanı, kanlı olaylara yol açmış, pek çok ülke Güney Afrika Cumhuriyeti’ne, güttüğü ırkçı politika nedeniyle ekonomik yaptırımlar uygulamıştı... Ve “Libya açıklarında ABD kuvvetleriyle Libya arasındaki çatışmada artan gerginlik, Amerikan uçaklarının Tripoli ve Bengazi’yi bombalamalarıyla sonuçlandı.”
Bu arada, Avusturya’dan gelen bir haber bazı kesimlerde düş kırıklığı yarattı. “II. Dünya Savaşı esnasında Yunan Yahudilerinin ölüm kamplarına gönderilmesinden sorumlu olan birlikte görev aldığı suçlamalarına rağmen, 1986’da Kurt Waldheim Avusturya Devlet Başkanlığına seçildi...” Pek tabiidir ki 1986’da bir çok olumlu girişimler de oldu. (sonuçları olumlu olmasa da!)...
“Ronald Reagan- Gorbaçev Zirvesi”nden sözediyorum. Reykjavik’te biraraya gelen liderlerin görüşmesi, ABD nin Yıldız Savaşları projesinde ısrar etmesinden dolayı, başarısızlıkla sonuçlandı... Sovyet’lerde olduğumuza göre, buradaki gezimizi sürdürelim... “Sovyet hapishanelerinde ve çalışma kamplarında 9 yıl kaldıktan sonra, Anatol Sharansky özgürlüğüne kavuştu...” Ve yine bir özgürlük haberi: “Sakharov serbest”... Nobel Barış Ödülü sahibi, “özgürlük savaşçısı” Sakharov’un, Gorky’deki sürgünden Moskova’ya dönmesine izin verilmişti 1986’da... Gorbaçhev’in bu politika değişikliği çeşitli çevrelerde, türlü şekilde yorumlanırken, Sakharov, Sovyet Yahudilerinin özgürlüklerine kavuşturulmaları amacıyla mücadeleye devam edeceğini açıklamıştı... Bilindiği gibi, Sovyetler Birliğinden ayrılmak isteyen 400.000 Yahudi’ye çıkış izni verilmemesi, 1986 yılında da tüm dünyada protestolara ve gösterilere yol açmıştı.
1986’nın, Ben Gurion’un 100. doğum yılı olduğunu biliyor muydunuz? İsrail’in ilk Başbakanının 100. doğum yılının kutlandığı günlerde, Brezilya’da Rio de Janeiro, Brasil ve Sao Paulo gibi kentlerde postalanan mektuplara, “Centenario do Nascimiento de David Ben Gurion” damgası vuruldu... Hazır İsrail’deyken “Vanunu” olayından söz etmenin tam sırası... “İsrail’deki Dinamo Nükleer Santralı’nın sırlarını Sunday Times Gazetesine açıklayan Mordechai Vanunu’nun açıklamaları ve ardından 1986’da İsrail’e kaçırılarak yargılanması dünyanın ilgisini çekti.”
Gelelim 1986’daki ulusal ve uluslarası başarılara, ve ödüllere... O yıl, tam üç Yahudi Nobel Ödülüne layık görüldüler ve aralık ayında Oslo’da ödüllerini aldılar. Elie Wiesel Barış Ödülü’nü alırken, İtalyan Rita Levi Montalcini ve Amerikalı Stanley Cohen Tıp Ödüllerini kazandılar... Ayrıca, Roma’da “ Passaporto 2000” adlı organizasyon tarafından verilen  “Oskar Del Mare” Ödülünü kazanan Habib Gerez, yurda kupa ve takdirnameyle döndü... 1986’da “Uluslararası Reklam Birliği”nin en büyük ödülü “Altın Lale” Türkiye’ye verildi.
Boğaziçi Üniversitesi yardımcı doçentlerinden Jak Deleon’un, balenin dünyadaki yerini ve Türkiye’deki tarihçesini inceleyen, “Bale Tarihi” adlı kitabı yayınlandı. Bu çalışma, Türkiye’de bu alanda ilk eser... Ayrıca, Şalom Gazetesi Kültür ve Sanat sayfası eski sorumlularından, yazar Mario Levi’nin, “Jacques Brel: Bir Yalnız Adam” adlı kitabı da aynı yıl yayınlandı... 1986 yılı “Grup Fog  ve üyelerinden İzzet Keribar ile Yusuf Tuvi için oldukça yoğun, hareketli bir yıldı.” Pek çok yurt içi ve yurt dışı yarışmada parlak dereceler aldılar... Tanınmış edebiyatçı, şair ve oyun yazarı Beki L. Bahar, yeni Müzikal Oyununu 500. yıla adadı”.
Sevgili okurlar, belki bilmek istersiniz “Halley misafirimizdi 1986’da”... 1705 ve 1910 yıllarında dünyamızın yakınından geçen Halley kuyruklu yıldızı, 14 Mart 1986’da bizi tekrar ziyaret etti... “Beşiktaş çeyrek finalde”... 1986’da Avrupa Kulüpler Kupası’nda, çeyrek finale yükselen Beşiktaş, Avrupa’nın en iyi sekiz takımı arasına girmişti o yıl... Ve sportif bir haber daha: “Yıldırımspor” 1986’da başarıdan, başarıya koştu...
Acısıyla, tatlısıyla 1986’yı şöyle bir hatırladık. O yıl ki, “BARIŞ”a adanmıştı...  Ama, ne yazık ki 1986’da da ‘Barış Güvercin’i konacak sağlam bir dal bulamadı. Galiba ben, iyimser bir bakışla, ya da ümitle o dönem kaleme sarılmış, “Şalom”un 16 Nisan 1986 tarihli sayısında (sh. 7) çıkan bir şiir yazmıştım:

1986

Seksen Altı’nın falına baktım,
Neler gördüm , şaştım kaldım.
Şaştım kaldım ben bu işe,
Fal değil, benziyor düşe...

Öyle bir dünya gördüm ki,
Ne harp kalmış, ne düşmanlık,
Ne terör var, ne ırkçılık,
Ve tarihe karışmış açlık...

Öyle bir dünya gördüm ki,
Hep Sevgiden bulutları,
Kanatlarını çırpıp uçuyor,
Mutluluğun tüm kuşları...

Öyle bir dünya gördüm ki,
Barıştan mavi denizleri,
Pupa yelken süzülüyor,
Özgürlüğün tekneleri...

Öyle bir dünya gördüm ki,
Huzur, iyi niyet tepeleri,
Renkli, öbek,öbek açıyor,
Hoşgörünün çiçekleri...

İnsanlık hayret etti bu fala,
Dedi: çok benziyor masala,
Seksen Altının falını sevdik,
Ona biz “Barış Yılı” dedik.