2005 yılında, Portekizin Belmonte yöresinin sakinleri, Kriptojudaismo Müzesinin (Muzeo del Criptojudaismo) açılışını gerçekleştirdiler. Açılışında, Cumhurbaşkanı Dr. Jorge Sampaionun da hazır bulunduğu bu müze, dinlerini değiştirmeye zorlanan Portekiz Yahudilerinin anısına ithaf edilmiştir. Belmonteliler, tüm baskılara rağmen, Musa Peygamberin dininden ayrılmayan atalarının anısına, müzeye ailelerinden kalan çeşitli objeleri bağışlamışlardır.
Belmonte yöresi yaşayan bir müze... Günümüzde, hala Yahudi öğretilerini uygulayan Konverso ailelerini, yani Marrano ların torunlarını barındırmaktadır. Criptojudaismo belgeleme bağlamında, belki de yegane merkezdir. Evet, onlar Portekizin son Marranolarıdır. Bir kaç yıl önce okuduğum, Jean- Marc Thorbois imzalı bir metinden bazı alıntılar nakletmek isterim:
...Portekizin son Marranolarını ararken... 5 asır boyunca, dinlerine olan bağlılıklarını korumuş olan bu insanları saygıyla anıyoruz. Belmonte, Trancos, Pinhel... Bu son Marranolar, 20. asır başlarında, tüm dünyadan kopmuş bir şekilde yaşamlarını sürdürüyordu. Onlar, kendilerinin İbrani ulusunun yeryüzündeki son temsilcileri olduklarını sanıyorlardı... Taa ki, Barros Bastos adlı, Portekiz Armadasından bir kaptan onları bulana dek... Taa ki, Bastos onlara, dünyanın çeşitli bölgelerinde, halen Yahudilerin yaşadığını açıklayana dek!... Thorboisnın yazısı cidden heyecan verici, okunmaya değer gerçek bir öykü...(1*)
Geçtiğimiz yıl (2006), Lizbon Yahudilerinin katliamının 500. yılı dolayısıyla, Portekizde çeşitli anma törenleri düzenlendi. 19 Nisan 1506da, Lisbon sokaklarında, üç gün boyunca katledilen Yahudilerin anısının sembolize edildiği Anıtın da açılışı yapıldı. Yapılan konuşmalarda, Portekiz tarihinin bu kara sayfasının asla unutulmamasının önemi belirtildi. Modern Çağın bu ilk pogromunda, iki bin kadar Konverso ya da Criptojudio, Hiristiyan komşuları tarafından hunharca katledildi. Öldürülenlerin büyük kısmı, Kastilya- Aragon Krallığından 1492de kovulmuş olan ve Portekize sığınan Sefaradlardı.
Nitekim, 1492de sürülen Yahudilerin önemli bölümü en kolay, en kısa yolu seçip, Portekize gelmişlerdi. Maddi bir katılımla, onların bu ülkeye yerleşmelerine izin verilmişti. Bu insanlar, Katolik dinine geçmeyi kabullenmediklerinden, sürgün hayatını yeğlemişler, gerçek ya da yalancı da olsa, herhangi bir şekilde Konverso olmayı reddetmişlerdi...
Ne var ki, zamanla, Kral Manuel, evlilik yoluyla, İspanyol Kraliyet ailesine yakınlaşmak istedi. Bu amaçla 1496da, ülkesindeki Yahudileri göçe ya da dinlerini değiştirmeye zorlayan bir kararname çıkardı. Ve bu, Portekiz Yahudilerinin trajik öyküsünün, yani 1506 katliamı, Engizisyon ve yeni bir Exodeun başlangıcı oldu. 1496 bildirisinin, (Dekreto dEkspulsyon) 500. yılı olan 1996da, Portekizdeki anma törenlerine katılan Cumhurbaşkanı Sampaio (2*) ve Portekiz Hükümeti, Portekiz Engizisyonunu resmen kabul ettiler.
1492deki İspanya göçü, yoğun ve kapsamlı bir göçtü. Portekiz Yahudilerininki ise aynı şekilde gerçekleşmedi. 16. asırdan başlayarak, 19. yüzyılın ortalarına kadar devam etti. Çoğunlukla, Fransa, Hollanda, Almanya, Belçika, İtalyaya (özellikle Livorno, Venedik, Floransa) yerleştiler. Oldukça önemli bir bölümü de, Selanik veya İstanbula sığındı. Osmanlı İmparatorluğuna yerleşen Yahudiler, kimliklerini gizlemeden özgürce, dinlerini, geleneklerini sürdürme olanağını buldular. Diğer Yahudi toplulukları da Kuzey Afrika, ya da Hollanda Antillerine v.s... yerleştiler...
Belmonteden söz ederken, akıllara bu tür bir soru gelebilir: Nasıl oluyor, gizlice de olsa, Belmonte Yahudileri Engizisyon altındaki bu ülkede, bunca zaman, Yahudi kimliklerini saklıyabilmişlerdi? Bu oldukça riskli ve önemli bir başarıydı. Nitekim Belmonte, fanatik bir Katolik olan, ünlü Hıristiyan Pedro Alvaras Cabralın anavatanıdır. Eski (antik) evlerin duvarlarında bıçakla kazınarak yapılmış Haç işaretlerine rastlanmıştır. Bu, Belmonteye, Yeni Hıristiyan olarak da anılan Criptojudio ların yerleşmiş olduklarının kesin kanıtıdır. Zira, asıl Hıristiyanların böyle bir yola başvurmaları düşünülemezdi...
1996dan beri Belmontenin bir sinagogu olup, onlar: Artık korkmuyoruz! deseler de, bazıları hala içlerinde Engizisyonun endişesini, anısını hissediyorlar. Zaman içinde, ve yöreye din adamları yollayan İsrailin yardımlarıyla, Belmonte Sefaradları gün ışığına çıkmaktadır. Gene de, bir kısmı, henüz Brit Mila (sünnet) olamadıkları için, Yahudilikleri sorgulanmaktadır. Bu arada, Belmonte ve komşusu Covilhanın ünlü Kosher şaraplarının methini duyan bir çok İsrailli turist buraları ziyaret etmektedir.
Portekizin kuzeyindeki bu yörede 1920lerin sonlarına doğru, Yahudiler arasında bir uyanış, bir hareketlenme, ya da kendilerini sorguladıkları gözlenmektedir. Örneğin, neden Cuma akşamları, mum yakma gibi ritüellerini hala gizlice gerçekleştirmeyi sürdürüyorlardı? gibi... Doğal olarak, zamanla bu soruların yanıtlarını almaya başlamışlardı. Onların bunca süre, gizli kimlikleriyle hayatta kalmış olmalarının başlıca nedeni, Belmontenin büyük yerleşim merkezlerine uzaklığıydı. Kaldı ki, oradaki Yahudilerin yoksul olmaları, onları Engizisyonun gözünde hiç de cazip kılmamıştı... Belmonte Yahudilerinin gün ışığına çıkmalarında büyük rol oynamış iki ismi zikredebiliriz: Polonyalı bir maden mühendisi olan Samuel Schwartz ve Kaptan Arturo Carlos de Barros Bastos. 1920lerde, bu ikilinin çalışmaları sayesinde, Criptojudio ların büyük bir bölümü Judaismee dönebildiler.
Portekizin kuzeyindeki cemaatler arasında, son Marranoların gün ışığına çıkmalarında büyük payı olan Schwartz, Birinci Dünya Savaşı başlarında Portekize göç etmişti. 1925te yayınladığı kitabı, günümüzde, bu ülkedeki Criptojudio ları konu alan değerli bir dokümanter kaynaktır. 1922de Tomardaki, 15. yydan kalma bir sinagogun kalıntılarını satın alıp restore ettikten sonra, onu, bir müze yapılması koşuluyla, 1939da Portekiz Devletine bağışladı. Bu arada, Portekiz Yahudilerinin kültürünün önemini belgeleyen eserleri, koleksyonundaki çok değerli parçaları da, kurulmuş olan Muzeo Luso- Ebraiko ya hibe etti.
Burada, Legadosefardi adlı kaynaktan, Barros Basto ile ilgili bazı bilgiler aktarmayı uygun buldum(3*): Barros Bastos bir Criptojudio torunu olup, Birinci Dünya Savaşı sırasında, dinine inancını keşfetti. Marranoların Yahudiliğe dönüşlerini sağlamayı amaç edinen bir kurumu, Ovra de Reskate yi kurdu, bir gazete çıkardı. Sayıları yüz kadar olan, Konverso kökenli genci eğitip, onlara TORA ve TALMUDu öğretti.
Bu araştırma yazımı, son olarak, Michael Studemund- Halevy imzalı bir alıntıyla (4*) noktalamak istiyorum. 2000 başlarında okumuş olduğum bu metin, o sıralar bana ilginç, ve bazı araştırmalarımla bağlantılı göründüğünden, dikkatimi çekmişti. Bir şekilde yukardaki yazımla da bazı benzerlikler göstermektedir... Günümüzde Portekizde yaşayan az sayıda Yahudi, dört cemaat halinde organize olmuş bulunmaktadır: Porto, Lisbon, Belmonte, Portimao... Bugün, Portekiz Yahudisiz bir ülkedir. Ne Belmontede bir sinagogun inşa edilmiş olması, ne de Castelo de Videdeki sinagogun restore edilmesi, ya da Tomardaki Muzeo Luso- Ebraiko bu gerçeği gizleyemez: Portekiz Yahudisiz bir ülkedir.(4*)
(1*)- A la recherhe des derniers Marranes du Portugal. J.M.Thorbois.
(2*)- Sampaionun kendisi de Yahudi kökenlidir.
(3*)- Los Ultimos Marranos.
(4*)- Les Juifs au Portugal aujourdhui. M. Studemund- Halevy.