Ortadoğu Bariş Konferansi`na doğru - Annapolis nereye?

Nebil BARUFFİLİSTİN ANKARA BÜYÜKELÇİSİBu ayın 27`sinde Annapolis`te Ortadoğu`yu konu alan bir toplantı yapılacak. Amerikan yönetimi, toplantı çağrısını, Ortadoğu`da, özellikle de Filistin- İsrail başlığında barış sürecini harekete geçirmek, Başkan Bush`un `çatışmaların sonlandırılm

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Bu toplantıya etkin uluslararası gücü bulunanlar ile sorunu yaşayan iki taraf ve bu sorunla alakalı Arap ülkelerinin oluşturduğu 42 devlet davet edildi. Annapolis toplantısında temel kaynak Birleşmiş Milletler (BM)'in 1515 sayılı yol haritasıdır.
Uluslararası geçerliliği bulunan kararları özellikle de Güvenlik Konseyi'nin 1397, 338 ve 242 sayılı kararlarını içerir. Yine Başkan Bush'un dile getirdiği bağımsız, yaşamını sürdürebilir iki devletin kurulması ve içinde Doğu Kudüs'ün de yer aldığı topraklar üzerinde 1967 yılında gerçekleşen İsrail işgalinin sonlandırılmasını içerir. 1967 sınırlarını gelecek Filistin Devleti'nin sınırları olarak destekleyen - işgalin sona erdirilmesini öngören-  ve mülteciler sorununa adilane bir çözüm bulunmasını teklif eden Arap Girişimi de buna dahildir.
Buna binaen biz barış toplantısına katılacak olan İsrail'in Yol Haritası'ndan üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar: Mevcut yerleşim bölgelerinin doğal büyümesi de dahil Filistin topraklarındaki 'yerleşimin' sona erdirilmesi. İsrail'in bu yükümlülüklerini toplantı öncesinde gerçekleştirmesinin zaruri olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Filistin topraklarını ele geçirip üzerine kendileri için yerleşim yerleri kuranların barışı gerçekleştirmek ve işgali sonlandırmak için harekete geçtikleri söylenemez. İsrail, Filistin topraklarını ikiye bölen duvar inşaatını durdurmalıdır.
Biz pek de kısa olmayan bir süredir İsrail tarafıyla doğrudan müzakereler yürütüyoruz. Amacımız Annapolis toplantısına ortak bir belge ile gidebilmekti. Ancak toplantıya kısa bir süre kalmasına rağmen görünen bizim İsrail tarafıyla ortak bir tutum belgesi oluşturmayı başaramadığımızdır. Bunun sebebi de Filistin ve İsrail'in soruna bakışları arasındaki büyük fikir ayrılığıdır. Temennimiz son ana kadar geçmiş yazımlardan farklı ortak bir belgeye ulaşabilmemizdir. Açıklıkla belirtmek isterim ki; Annapolis toplantısının hedefi Filistin'de adil bir barış için ittifak oluşturulmasıdır. Bu: 1967 yılı hudutları içerisinde bağımsız, coğrafi olarak ulaşımlı yaşayabilir bir Filistin Devleti'nin kurulması. Doğu Kudüs'ün başkenti olması, Toplantıda, Kudüs, mülteciler, sular, güvenlik, yerleşimler ve sınırlar gibi ana sorunları oluşturan konularda müzakerelere hemen başlanmasının kararlaştırılması, Toplantıda 2009 yılı sonunun müzakerelerin bitim tarihi olduğu açık bir şekilde ilan edilmeli, Başkan Bush'un görev süresi dolmadan konulan hedeflere uygun olarak müzakerelerin başarıyla neticelendirilmesi ile mümkündür.
Doğal olarak İsrail şu ana kadar aşağıdaki konuları kabul etmedi: Ortak açıklamada (sonuç bildirgesi), Arap Girişimi belgesine ana mercilerden biri olarak atıf yapılmasının kabulü. İsrail tarafı bunun yerine ortak ilanda ana mercilerin beyanının ardından (Tüm taraflara Arap Barış Girişimi'nin Arap ülkeleri ile İsrail arasında barışa ulaşılmasında taşıdığı önem vurgulanır.) ifadesinin kullanılmasını talep ediyor. İsrail tarafı Yol Haritası'nın birinci maddesinin takibine olurunu verirken hemen uygulanma ve yükümlülüklerin taraflar arasında dengelenmesine işaret eden ibarelerin silinmesini istedi. Bilindiği gibi Bakan Condoleezza Rice birinci maddesinde "Filistin ve İsrail tarafları eşzamanlı ve Yol Haritası'nda yer aldığı gibi karşılıklı yükümlülükleri konusunda dengeli uygulamayı başlatır." ibaresi yer alan bir belge sunmuştu. İsrail tarafı bu belgeyi reddetti. İsrail hükümeti Yol Haritası'nda ifadesini bulan 'yerleşimlerin doğal büyüme ve yayılımını durdurma' konusunda yükümlülüklerini de reddetti. Mevcut hükümet yerleşimler içerisinde yapılaşmayı sürdüren şirketlerle yaptığı anlaşmaları devam ettirmektedir. İsrail hükümeti adil bir barışı gerçekleştirme ve müzakereleri zaman cetveline uygun olarak bitirme konusunda açık yükümlülüklerine hazırlık konusunda niyet beyanında bulunmamıştır.
Toplantı Irak'tan Lübnan'a, Filistin'e Ortadoğu'nun tamamının çalkantılı olduğu şartların gölgesinde gerçekleştirilecektir. Zikredilen yerlerde iki akım vardır. Ilımlı akım; adil bir barış stratejisini sahiplenmektedir. Bu barışın sağlanması bölgenin tüm sorunlarının çözümüne esastır demektedir. Filistin konusunun tartışmaların kalbi olduğuna dair görüşleri sabittir. Diğer akım; direniş stratejisini benimsemektedir. Bu, İsrail ve Amerika'nın bölgede barış niyetine güvensizliğe dayanmaktadır. Buna delil olarak 1990'dan beri 17 yıldan bu yana süren barış görüşmeleri sunuluyor. Bu zaman diliminde Arap tarafı kendinden istenen yükümlülüklerini yerine getirip uluslararası toplumca benimsenmiş kimi haklı taleplerinden feragat etti. Ancak aradan 17 yıl geçmesine rağmen barış gerçekleşmezken, Arap toprakları üzerindeki işgal sürüyor. İsrail askerî birimleri bölgemize istediği gibi giriyor, ablukaya alıyor ve öldürüyor.
Tüm bu geçenlere binaen; Annapolis toplantısı iki taraf için istisnai bir fırsattır. Tüm tarafların uluslararası hukuk kararları çerçevesinde gerekli feragati göstermesi gerekir. Eğer bu olmazsa, bu fırsat karşısında tam bir ciddiyetle hareket etmeyen taraf dar görüşlü, mevcut durumun sürmesi düşüncesiyle hareket edip süreci başarısızlığa uğratacaktır. Doğal olarak bu sonuç bölge genelindeki ilişkilerde derin olumsuz bir tesiri bırakacaktır. Sonuç olarak; bu toplantının sonuçları üzerine, ya ılımlı ve bölgesel barışı destekleyen güçlerin toplumdaki rolü ve gücü artacak ya da umutsuzluk ve moral bozukluğunun yayılmasıyla şiddet, ihtilal ve savaş güçleri güç kazanacak. İsrail hükümeti ve halkının bu mesajı anlamaları ve bu istisnai fırsatı iyi değerlendirmeleri gerekir.