35 kişilik cemaatin başkani: Can Özgön

Yaklaşık iki ay önce göreve gelen Ankara Yahudi Cemaati`nin yeni Başkanı Can Özgön ile internet üzerinden yaptığımız söyleşide Ankara`daki cemaatin bu günü ve geçmişi hakkında bilgi sahibi olduk…Ester YANNİER

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Can Özgön (Moris Karako), 1958 Ankara doğumlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya bölümünden mezun.  Özgön halen Best Gıda Kimya Ambalaj San. şirketinin sahibi olarak serbest ticaret yapıyor. Babadan ve dededen almış olduğu dini alışkanlıklar doğrultusunda, kendini bildi bileli Museviliğin vermiş olduğu sorumlulukları ufak yaştan başlayaraktan şu ana kadar yerine getiriyor. Her zaman cemaatte etkin  bir rol aldı. Can Özgön evli ve iki kız çocuğu babası.
Ankara Yahudi Cemaati size ne gibi sorumluluklar yüklüyor?
Aslında daha çok,  cemaatin başındaki kişi olarak cemaatteki insanlara sorumluluk yüklemeye çalışıyorum. Kültürümüzün ve geleneklerimizin kaybolmaması için her türlü çabayı sarf ediyorum. Örneğin Yom Kipur’da minyan sağlanıp sinagogun açılabilmesi ve duamızın edilebilmesi için cemaat üyelerini teker teker telefonla arayıp sinagoga gelmeye davet ediyorum. Bildiğiniz üzere, eğer bir cemaatin varlığından söz ediyorsak böyle bir davete ihtiyaç duyulmamalıdır, tüm üyeleri gerek kendilerinin, gerek cemaatin, gerekse gelecekteki cemaat üyelerinin menfaatini düşünerek kendi iradeleriyle gelmelidir. Bu kadar az sayıda insandan meydana gelmiş bir toplulukta nasıl ki, bir bayramı kutlamak için gerekli ritüelleri yerine getirmek zor ise; cenaze, bar mitzva, brit mila ve vijola gibi yaşamın içinde var olan ve bir cemaate ihtiyaç duyulan dini gereklilikleri yerine getirmeye çalışmak da benim ve ekibimdeki insanlara büyük bir sorumluluk yüklüyor.
Ankara Yahudi Cemaati denildiğinde bugün ne akla geliyor?
Vakti zamanında burada yaşamış olan Yahudi cemaatinin birçok üyesi şimdi İstanbul’da önde gelen iş adamları arasında.  Ayrıca akademisyen, bilim adamı gibi birçok kişi dünyanın dört bir yanına dağılmış bulunmaktadır. Gelenek ve göreneklerimizi yaşatmakta bize her zaman yardımcı olan hahamlarımızdan Jak Papuşado, Avraam Kohen ve Sabetay Galemidi’nin isimlerini anmayı bir vazife olarak görüyorum.
Bu kadar küçük bir cemaat ile Yahudi mirasına nasıl sahip çıkıyorsunuz?
Sorumluluk sorusuna verdiğim yanıt biraz da bu soruyu da kapsıyor aslında. Daha ayrıntılı anlatmamı isterseniz; Yahudi mirasına kendi ailem içinde sahip çıkabiliyorum. Çocuklarımın yaşındayken, kültürümüzü ve ibadetlerimizi öğrenebilmek için çok fazla olanağımız vardı. Fakat ne yazık ki cemaat küçüldükçe, bu olanaklar da ortadan kalktı. Bu yüzden eşim ve ben,  ebeveyn olarak, gerek kitaplardan, gerekse büyüklerimizden öğrendiklerimizle Yahudi mirasını çocuklarımıza aktarmaya çalışıyoruz.
Türkiye’deki diğer Yahudi cemaatleri ile ilişkiniz var mı?
Yüzeysel olarak çok az ilişkim var. Diğer illerdeki cemaat başkanlarını tanıyorum, belli dönemde yapılmış olan toplantılarda bir araya gelme şansını buldum. Fakat cemaatler arasında sosyal, kültürel veya başka türden bir  faaliyet olamadı.
İbadete açık sinagog var mı, yoksa sadece belirli günler mi açılıyor?
Maalesef ibadet için açık bir sinagogumuz yok. İki ay öncesine kadar sadece Yom Kipur ve Roş Aşana’da açıyorduk. Takdir edersiniz ki, Yom Kipur’da bile gelmeyen insanların diğer günler için de isteği yok. Ama iki ay önce yapılan seçimlerle yeni bir uygulamaya geçtik. Artık ayda bir cumartesi, Şabat duası için, sinagogumuz açılacak. Ben ve benim gibi cemaatin devamını sağlamaya çalışan bir iki arkadaşımla bu uygulamayı başlattık. Umarım diğer cemaat üyeleri de bize destek olur ve bu uygulama devam eder.
Ankara Yahudi Cemaati’nin tarihçesinden söz eder misiniz?
Yaşım doğrultusunda sizlere tarihçe için verebileceğim bilgiler sınırlı kalacak.
Sinagogumuz yapısal olarak yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişe sahip.  Yapılan restorasyonlarla bugüne kadar gelmiş olan sinagogumuzu korumak için elimizden geleni yapıyoruz. 2. Dünya Savaşı sonrasında  İsrail Devleti’nin kurulmasıyla bütün dünyadan Yahudi göçü yaşandı. Bu göçlerle birlikte Ankara Cemaati de yavaş yavaş azalmaya başladı. 1948 yılında yaklaşık 3500 nüfusa sahip Ankara Cemaati’nden, başta İsrail olmak üzere; İstanbul’a, Amerika, Avrupa’da çeşitli ülkelere göçler oldu.
Dolayısıyla cemaatte yavaş yavaş azalma görüldü. 1960 ihtilali öncesi ve sonrası özellikle İstanbul’a göçlerde bir artış gözlemlendi, cemaatin sayısı 500’e kadar düştü. 1980 ihtilali öncesinde yaşanan sağ- sol çatışmalarından etkilenen cemaattin yarısından fazlası İsrail’e göç etti.
Günümüzde cemaat yaklaşık 35 kişiden oluşuyor. Bu şartlara rağmen gelenek ve göreneklerimizi yaşatmayı bir görev kabul edip elimizden geldiğince gelecek nesillere taşımaya gayret edeceğiz.