Bene- Yisrael özgürlüğünü Tanrıya borçlu bir kavimdir. Onlar babaları Halil- Ullah Avraam ve Yitsakın adlarını hürmetle anarak kutsamayı ve barışı yeğlemiştir. Talmud un1 Şalom Alehem2 pasajına dayanmaları da bu yüzdendir. Tora(h)3 kendisini destekleyenler için bir hayat ağacı olmakla kalmayıp, Aşem in mübarek adı gereği Kale gibi tahkim edilmiştir. Bu tahkimat Şabat gününü kutsal kılmak için hatırla ve koru4 emri uyarınca Baruh Ata, Adonay, Mekadeş Aşabat5 Kiduşu (kutsama duası) na dayandırılmıştır. Yahudi halkı öğrenmeyi Tora(h) ın ışığında geleneklerine dayanarak sürdürmüştür.Tora(h), Ziondan çıktığı için, ve bugün Beit HaMikdash6 olmadığı halde kutsallığını yitirmeyen Eretz Yisraele7 daima özlem duymuş; Shabbat bir an bile olsa unutulmamıştır. Onlar Babil ırmakları kıyısında Zionu andıkça ağladılar8, Yerushalayim9 kapılarında sağladığın kurtuluşla sevindiler; Keren Kayemeth10 ile andılar. O kadar ki, Sophia Sofya- kavramının Paganist Helen kültürüne ait bir miras olması yüzünden Hahamların bu kültür ile teması bir zamanlar yasaklamış11 olmaları bile göz ardı edilmemiştir. İslam öncesi Yahudilik Hindu Hindistanda ve Çinde köreldi. Müslüman yönetimi altında imanları uğruna şehit olmak zorunda bırakılmadılar. Yahudi Alaha ile İslamın şeriat anlayışı arasında var olan yakınlıktan, Rabbinik ve İslam hukuku arasındaki olası bağlantılardan pay çıkardılar12
Bize sabır ve sadakati öğrettiler. Tarihin lanetlediği ve infaz ettiği din zulmü Yahudi halkının arasından çıkmamıştır (Lewis, Baskı: 1994). Evrensel bir sorun olduğu halde bölgesel çözümler aranmış ama onlar söylenmemiş ne varsa kurumuş gözyaşlarında gizlemesini bilmişlerdir.
Türkiye Yahudilerinin İsmailin Memleketi olarak adlandırdıkları topraklardaki hayatı Tsror ha- hayim (yaşayanların meşalesi)13 olmuştur. Bu topraklar özde kendi mülkleri olmadığı için ihtilaflarını izâle- i şûyû yoluyla halletmeyi hiç düşünmemişlerdir. Sefarad (İspanyol) Yahudilerinin, 1492de Osmanlı topraklarına yerleşmeleri ile Romaniyotlar (Bizans Yahudileri) ve Karayim Yahudileri de güç kazandılar. Bu gelişmeler ile, yerleşim öncülüğünü elinde tutan Frankolar da (İtalyan Yahudileri) ticari imtiyazlar sayesinde giderek Osmanlının ekonomik ve politik müttefikleri konumuna yükseldiler. Hahambaşılar, Milletbaşı sıfatı ile Sefaradların Osmanlı egemenliğinde ulaşabileceği en ulvi görevli statüsü ile şereflendirildiler.14 Osmanlı Yahudileri (Millet- i Sadıka) 1856 tarihinden sonra Hahamname Tüzüğü15 ile yeni bir örgütlenme modeline geçerek faaliyetlerini sürdürmeyi tercih etmiştir ki 1906- 1907 nüfus sayımına göre Osmanlı topraklarındaki sayıları hiç de küçümsenmeyecek bir düzey olan 560 bine ulaşmıştır.16 Yine bu sayımın yapıldığı yıllarda Haham topluluğunun öğretim alanındaki hakimiyeti, Alyans17 tarafından eğitilen laik öğretmenlerin atanmaları ile el değiştirmeye başlamıştır.
Son Osmanlı Hahambaşısı Manisa doğumlu Hayim Nahumun18 daha 1918 yılında Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında arabuluculuk görevi için zamanın Sadrazamı İzzet Paşa tarafından görevlendirildiği ve bu görevinin 1919 yılından itibaren Mustafa Kemalin yanında sürdürüldüğü görülmüştür. Hahambaşılıktan istifasından (30 Mart 1920) sonra, 1922 yılında Ankara Hükümetinin verdiği bir görevle gelecekte imzalanacak bir barış antlaşmasına ortam hazırlamak için Kemalist propaganda etkinliğini üstlenmiştir.19 Türk heyetlerine danışman sıfatı ile yurtdışında eşlik etmekle kalmamış, Türkiyenin menfaatlerini Lozan Konferansında savunmak görevi de Ona düşmüştür. Daha sonraki tarihlerde bile Türkiye ve İngiltere arasındaki ilişkilerin düzeltilmesine yardımcı olması için Nahum Efendiye başvurulduğunu görüyoruz. İstanbulda Ulusal Yahudi Konseyinin ve akabinde Doğu Siyonist Federasyonunun kuruluşuna şahitlik eden Nahum Efendi 1925 yılından itibaren Mısır ve Sudan Hahambaşılığı görevlerini üstlenmek zorunda kalmıştır. Özellikle 1928 yılından sonra yeni Türk ulus devleti, bütünleşmeden yana olan, kendi yurtları gibi gördükleri topraklara hizmet etmek için çırpınan, devlet yönetme yeteneğine sahip Yahudileri görmezden gelerek devlet çarkından uzak tutmaya özen göstermiştir. 1923 öncesi İkdam Gazetesi Vatanın gözünde Ahmet, Mehmet ile Haim Nahum arasında hiç fark yoktur20 diyerek Yahudilerin sadakatini överken, dönemin Türkleştirme politikaları kapsamında öncelikle Müslüman olmayanların devlet memuriyetine son verilmekle kalınmamış, yabancı statüsündeki şirketlerde istihdam edilen personel de işten çıkarılmış ve bazı mesleklerin sadece Türk tabiyetinde bulunanlar tarafından icra edilebileceğine dair kanun hükümlerine işlerlik kazandırılması cihetine gidilmiştir.21
1922 Aralıkından itibaren artarak devam eden Yahudi düşmanlığı, kampanyaya dahil olan bazısının elinde etkisini 1923 yılında Edirne, Tekirdağ, Uzunköprü ve Babaeski başta olmak üzere Yahudi tüccarların yaşadığı kentlerde ticari boykot uygulamaları, bu kentlerden kovulmaları için gösteri ve girişimler olarak kendini göstermiştir. O kadar ki, 1923 yılının Aralık ayında İstanbul / Çatalcada ikamet eden Yahudilerin evlerine, Balkanlardan gelen Müslüman göçmenleri yerleştirmek üzere polis tarafından el konulmuştur.22 Bunun ile de yetinilmeyerek, Yahudi okullarında istihdam edilen Fransız uyruklu öğretmenlerin işlerine son verilmesi nedeniyle bu okulların önce öğretmensiz bırakılması, Fransızca eğitim tedrisatı yapılamaz hale getirildikten sonra da başta tarih, coğrafya olmak üzere bazı derslerin Türk öğretmenler tarafından verilmesi hususunun Maarif Vekaleti tarafından zorunlu hale getirilmesi, Yahudi öğretmenlerin de işten uzaklaştırılması akabinde Bakanlık tarafından atanan öğretmenlerin ücretlerinin cemaat mensupları tarafından (eski ücretin 3 katı olarak) ödeneceğinin tebliğ edilmesi cihetine gidilmiştir. Ayrıca, okul müdürleri, Türk dili ve edebiyatı dersinden girdikleri sınavda başarısız oldukları gerekçesiyle görevden alınmıştır. Menemen olayında; irticâî cânilerin, şehit Asteğmen Kubilayın kesik başını asmak için kullandıkları ipi sattığı iddası ile Hayim oğlu Yosefin idamı tasvip görür. Rabbi Yohannan Bene- Zakkarianın Talmud için savaş seçenek değil felakettir öğüdü göz ardı edilir. Geliniz geçmişi yeniden inşa ederek onurları ile utanmadan yaşayanlar için yanılgıları yıkalım. Bu toprağın acılarına şahit oldukları halde gerekli ihtimam gösterilmez. Musevi Cemaati siyasal sükûnetin nabzını ölçen bir unsur olduğunu, bedeninin Türkiye coğrafyasına, ruhları Zion- Yisraele ait bulunduğu gerçeğini vurgulayalım.
1920li yılların haşin esintisiyle bir yandan Yahudi okulları Türkçe öğrenime geçmeye mecbur bırakılırken diğer yandan da Lozan Antlaşmasının 42. maddesi çerçevesinde azınlıklara (bu arada Yahudilere) aile hukuku alanında tanınan serbestlik bir türlü sindirilemediği için, genç cumhuriyetin necip evlatları kendilerine tanınan imtiyazlardan feragat etmek üzere baskı altında tutulur. Sinogoglarda ibadet sırasında asırlar boyunca İbranice güfteli Osmanlı bestelerini terennüm ettikleri Tisha Bavda İbranî kinotunu icra etmelerine hürmet gösterilmez. Halbuki onlar Tef ve dans ile, lir çalarak, on telli santur ile Ona övgüler sunun! emrine uydular.23 Nizami davranmayanlar, ulusal birliğin ırk ile ilgili bulunduğuna inananlar açısından Türklüklerini tamamlamamış addedildiler.
devamı haftaya
(1) Sefer Toranın tefsiri, sözlü şeriat birikimleri.
(2) Barış üzerinize olsun Şabat, 119/b; Talmuddan naklen.
(3) Tanah (Eski Ahid): Tevratın ilk beş kitabı; Aşemin
(Tanrının) buyrukları
(4) On Emirin dördüncüsü.
(5) Mübareksin Sen Aşem, Şabatı kutsayan
Şabat Akşam Kiduşu ndan
(6) Kral Süleyman Mabedi
(7) Büyük İsrail;Tanrının beslediği topraklar, Bene- Yisraelin Tanrı ile birlikte mücadele ettikleri topraklar
(8) Mezmurlar, 13. Mezmur Kitab- ı Mukaddes Şirketi, 1986, İstanbul
(9) Kudüs/Jerusalem; Siyon Kızı (İbranice)
(10) Ebedî Armağan, Sabah Kiduşundan
(11) Hagia Sophia, by W. Eugene Kleinbauer, Anthony White, Henry Matthews; 2004,.London,
(12) Lewis, Bernand, The Jews of Islam,1984, USA(Circinnati, Ohio Hebrew Union Collegedaki teblğden derleme
(13) Bkz. Tevrat I, Sam.
(14) CZA, Z3/66, 01.06.1927 tarihli yazışmadan Siyonist Arşiv - .
(15) Estamparia del Jurnal Israelit, 1865/5625 numaralı neşri.
(16) Stanford Shaw: The Ottoman Census System and Population, International Journal of Middle Eastern Studies (9), 1978
(17) Alliance Israelite Universelle = Dünya Yahudi Birliği,
Paris.
(18) Benbassa Esther. Son Osmanlı Hahambaşısının
Mektupları. Milliyet Yay., 1998 (Çeviren İrfan Yalçın.
(19) a.g.e., s.50 vd.
(20) Avner Levi. Türkiye Cumhuriyetinde Yahudiler.
İletişim Yay. 1996
(21) Ayhan Aktar. Cumhuriyetin İlk Yıllarında Uygulanan
Türkleştirme Politikaları. Tarih ve Toplum Der. 1996
(22) Bkz. Avner Levi a.g.e., 1922 / Aralık İleri Gazetesinden
(23) Mezmurlar,14.,149, 15. Mezmur
(*) Fotoğraflar: Stanford J. Shawın The Jews of the Ottoman Empire and the Turkish Republic, New York University Press, 1991 adlı kitabından alınmıştır.