Geçen hafta daha evvel öngördüğümüz gibi piyasalar bir hayli hareketliydi. ABD tarafında üst üste gelen kötü veriler ve şirket bilânçolarının 2006 performansının bir hayli altında olması yatırımcıların ABD ekonomisi hakkındaki endişelerini giderek arttırmasına sebep oluyor. Bununla beraber geçtiğimiz hafta yılbaşının ilk iki haftasından farklı olarak YTL’nin yurt dışı kaynaklı gelişmelere tepki verdiğini gözlemledik. Bu hafta da yine finansal kuruluşların açıklayacağı bilânçoların ve ABD verilerinin ışığında piyasadaki olumsuzluğun sürmesinin muhtemel olduğunu düşünüyorum.
Geçtiğimiz hafta Merrill Lynch ve Citibank gibi iki önemli finansal kuruluşun 2007 karlılıklarının beklenenin bir hayli altında olması ve ABD aylık perakende satışlarının geçen aya göre yüksek miktarda gerilemesi sonucu bu hafta dünya borsaları yüklü miktarlarda değer kaybetti. Citibank ve Merrill Lynch’in ABD finans sektörünün en büyük oyuncularından olduğunu göz önünde bulundurarak gelen bilânço verilerini incelediğimizde emlak sektöründe yaşanan yavaşlamanın diğer sektörlere beklenenden kötü bir etki yaptığı sonucu çıkarılabilir. Bununla birlikte yine geçen hafta açıklanan ve ABD’de doğu bölgesinin üretim hızını gösteren NY Fed ve Philadelphia Fed üretim endeksleri de beklenen seviyelerin altında gerçekleşmiştir. Özellikle Perşembe akşam üstü açıklanan Philadelphia Fed üretim endeksinin 2001 yılından beri en düşük seviyesinde açıklandığını belirtmekte yarar görüyorum. Sonuç olarak ABD ekonomisinin lokomotifi niteliğindeki finansal sektörün karlılığının düşmesi, tüketici harcamaların azalması ve ABD üretiminin azaldığını gösteren veriler ABD ekonomisinin yavaşladığını destekler niteliktedir. Bu yavaşlamanın tüm dünyaya yansıyabileceğini fiyatlayan piyasalarda ise olumsuz havanın bir miktar daha devam edebileceğini tahmin ediyorum. Ayrıca hafta boyunca bazı Avrupa Merkez Bankası yöneticilerinin de 2008 yılında Avrupa Bölgesi’nin büyüme oranlarında 2007’ye göre bir gerileme olabileceğinden bahsetmesi Euro’nun dolar karşısında değer kazanmasını engelleyen önemli faktörlerden biri olmuştur.
Türkiye tarafına baktığımda en önemli gelişme Merkez Bankası’nın faizlerini 25 baz puan düşürmesi oldu. Piyasa oyuncularının çoğunun 50 baz puanlık bir faiz indirimi fiyatladığını daha önceki yazımda belirtmiştim. Cuma günü bu beklentiyi daha evvelden satın alan oyuncuların beklentilerin gerçekleşmemesi sonucu bu hafta ihraç edilen yeni gösterge kağıt 7 Ekim 2007’yi sattıklarını ve kağıdın 16.30 bileşik seviyelerinden 16.45’e yükseldiğini gözlemledim. Bununla beraber Merkez Bankası’nın faiz kararından sonra yaptığı açıklamayı incelediğimde global piyasalardaki olumsuzlukların daha da artmaması durumunda bir sonraki toplantı da 25 baz puanlık bir indirim yapılabileceği kanaatindeyim.
Yazımın başında belirttiğim gibi YTL yurt dışı kaynaklı gelişmelerin etkisiyle geçen hafta yabancı para birimlerine karşı değer kaybetti. Geçtiğimiz hafta piyasalardaki tedirginliğin giderek artması ve ABD’deki yavaşlamanın tüm dünya ekonomilerini ve piyasalarını etkilemeye başlaması sonucu piyasa oyuncuları gelişmekte olan ülke para birimlerinden daha güvenli para birimlerine geçiş yapmaya başladı. Ağustos ayından beri yabancı para birimlerine karşı değer kazanan YTL’nin bu haftalarda bir miktar daha değer kaybetmesinin olası olduğunu düşünüyorum. Yine de USD/YTL’nin hızlı yukarı yönlü hareketlerinin ardından aşağı yönlü bazı düzeltmelerin gelebileceğini de göz ardı etmemeliyiz. Ayrıca 30 Ocak’ta yapılacak olan FED faiz toplantısında yapılacak olan faiz indiriminin 75 baz puan olabileceğini fiyatlayan piyasalarda Dolar’ın Euro karşısında fazla değerlenmeyeceğini düşündüğümü belirtmeliyim. Ancak Avrupa’da 2008 yılında büyüme hakkında yapılan açıklamaların ve geçen hafta başında yaşanan EURO/USD’nin yukarı yönlü hareketine tepki olarak paritede ufak düzeltmeler olabileceğini öngörmekteyim.