Değişen Nişantaşı, kaybolan eski Nişantaşılılar

Eskidendi, ama çok da eski değil benim Nişantaşı’m...

Yaşam
30 Ocak 2008 Çarşamba

Hatırlıyorum... Damla Çocuk Kulübü’ndeki günlerim bitmek üzereydi ve ilkokula başlayacaktım. Evimize yakın olmasını göz önünde bulundurarak ailem beni Teşvikiye Caddesi’nde yer alan Şişli Terakki Lisesi’ne yazdırmak istemişti. O günü çok iyi hatırlıyorum. Karanlık bir salonda annem dikkatli bir şekilde kuraları takip ediyordu; çünkü Şişli Terakki’ye girmek, çekilişe tabiydi. Kısmet Bomonti’deki Özel Evrim Lisesi’nin ilkokuluna gitmek oldu. Beş yılda nice güzel anım oluştu Evrim Lisesi’nde... Bugünlerde onları, Facebook aracığıyla yeniden karşılaştığımız ilkokul arkadaşlarımla tazeliyoruz; hâlbuki o anılar henüz eskimemişlerdi bile...

Eğer Şişli Terakki Lisesi’nde kura bana çıkmış olsaydı, Etiler’de okuyacaktım; çünkü okul Teşvikiye Caddesi’nden taşındı. Taşınan sadece lise olmadı, bütün Nişantaşı çepeçevre değişti, değişiyor. Neredeyse doğma-büyüme evim olan bu semti, son zamanlarda biraz yabancılar oldum. Tahmin ediyorum Şalom Gazetesi’ndeki genel yayın yönetmenim Tilda Levi de benzer duygular içinde. Son dönemde Nişantaşı’ndaki değişim onun satırlarına yansıyor. Pasajlar kapanıyor, apartmanlar yıkılıyor, vitrinlerin yüzü değişiyor. Nereden başlasam ki anlatmaya?Yaşadığım Valikonağı Caddesi, bence İstanbul’un en özel caddelerinden. Nedeni ise valinin evinin burada yer alması değil! Dört yol ağzından sonra yolun yaklaşık yarısında binalar, köprülerle bağlı caddeye, yani apartmanlara giriş orta kattan. Köprülerin yan taraflarından ağaçların tepelerini görebiliyorsunuz ara ara.

Eğer köprüleri kaldırıp, binaları kaldırıma yapıştırırsanız, Valikonağı da rahatlıkla sıradan bir caddeye benzerdi. Valikonağı’nı Teşvikiye ve Rumeli caddeleri ortadan ikiye böler. İstanbul’un en pahalısı olma özelliğine sahip Abdi İpekçi Caddesi ve paralelindeki, çok daha mütevazı Mim. Kemal Öke Caddesi (eski adıyla Emlakçılar Cd.) de Valikonağı’na açılır. Yine İstanbul’un önemli hastanelerinden Amerikan Hastanesi’ne de en rahat Valikonağı’ndan ulaşılır. Caddeden açılan ara sokaklar ise yokuştur, mütevazidır. Eskiden zayıf aydınlatması olan bu sokaklar yeni yeni lambalarına kavuştu. O da sokağı üç kere kazmakla olmuş, çevresine duyarlı berberimin anlattığı üzere.

Daha onlu yaşlarıma varmadığım yıllarda yürü yürü bitmezdi sokaklar, Maçka’daki Demokrasi Parkı kocaman görünürdü. Valikonağı’nın sonundan Fulya’ya dönüşteki şehir manzarası nefesimi keserdi. Şimdi adımların büyüdü, semt göreceli olarak küçüldü; ama değişime ne ben ne de eski Nişantaşılılar ayak uydurabiliyoruz gibi. Sıkça duyuyorum “Eskiden böyle miydi buraları?” sorusunu. Hak veriyorum da...

Bugün küçük bir tur attığımda semtte toplam dört tane Starbucks açılmış örneğin... Bir tanesi eskiden hayal meyal hatırımda kalan Nişantaşı Süpermarket’ti Valikonağı’nın dört yol ağzına yakın. Fırınlar birbiri ardına açılıyor. Çağ Pastanesi ve enfes poğaçalar üreten Güzelbahçe Sokak’taki Şendil Pastanesi çoktan kapandı. Amerikan Hastanesi, yanındaki Güzelbahçe Hastanesi’ni aldı ve iki misli büyüdü. Alman Hastanesi bir göz polikliniği açtı; tüm bunlara paralel eczanelerin sayısında da patlama yaşadı. Teşvikiye Caddesi’ndeki Kutlu Apartmanı, önce ATV-Sabah oldu. Bir dönem Ali Kırca’yı görebiliyordum haberleri sunarken. Şimdi yerini Sofa Otel ve Zara mağazası aldı. Ihlamur Yolu’nun Teşvikiye Caddesine açıldığı, Işık Lisesi’nin köşesinde yer alan Arçelik mağazası kendim bildim bileli oradaydı; 2007 sonuna dek. Kapandı. Yerine lise, sergi salonu açıyor. Onun tam karşı köşesinde yer alan ve adeta aklınıza ne gelirse satan Alaeddin’in Yeri neyse ki kapanmadı; ama değişimden nasibini aldı: bugünlerde tadilatta. Yine bebekken elbiselerimi aldığımız Prenses Pasajı da kepenklerini bir daha açılmamak üzere indiriyor, satılmış. Nişantaşı D&R’dan önce Dünya Gençlik Merkezi vardı; ilk kasetimi oradan almıştım 1995’te. Dünya Gençlik Merkezi, D&R’a bıraktıktan sonra yerini, Rumeli Caddesi’nde ard arda iki dükkâna geçti, ama tutunamadı. Altuğ Müzik Evi, korsan CD piyasasına dayanamamış olsa gerek, yerini başka dükkânlar aldı. Bir zamanlar yine Valikonağı’nda yer alan Casita ve Hasır Lokantası kapanalı çok oldu. Bir yaz akşamı Hasır’da ailece akşam yemeğimizin tadı hâlâ damağımdadır. Valikonağı’nın çıkışında, Harbiye’de yer alan As Sineması’na kim bilir neler oldu?... Değişim çok hızlı. Bir kuru temizlemeci, önce cafe-bara, sonra Sultanahmet Köftecisi’ne döndü. Onun tam karşısındaki dükkan cafe, gece kulübü, bilgisayarcı, kırtasiyeci şimdi ise banka oldu. Bir üst sokağın köşesindeki dükkân eczane, iki kere lokanta, mayocu, ayakkabıcı ve en son pastane oldu. Keten İnşaat ardı sıra binaları yıkıp, yenilerini yapıyor. Caddenin sonunda gördüğümüz manzara, Teneke Mahallesi diye bilinen bölgeden eser kalmadı, Polat Tower başta olmak üzere rezidanslar yükseldi, yükseliyor. 1980’lerin başında açıldığında hayranlık uyandıran, Valikonağı’nın sonundaki Yapı Kredi Emekli Sandığı’nın Valikonağı Tesisleri popülaritesini yitirdi gibi. Öte yandan bir Cumartesi Abdi İpekçi Caddesine uğrarsanız, rahatlılıkla bir podyum/autoshow’la karşılaşmanız mümkün. Daha da sayabilirdim, çok örnek var; ama biraz da değişmeyenlere değinmek istiyorum, henüz onlar yerlerindeyken.

Teşvikiye Caddesi’ndeki Hadi Çaman’ın tiyatrosu, Saray Muhallebicisi, Işık Lisesi, Alaeddin’in çok şey satan dükkânı, Teşvikiye Postanesi, Valikonağı’nın köşesindeki çiçekçiler, birkaç banka, birkaç fastfood satan restoran yerli yerinde. Kaymakamlık, karakol, Teşvikiye Camii tahmin ediyorum taşınmaz yapılar arasında. Bir de semte adını veren Nişan Taşı’nın ta kendisi. Taksicilerin girmekten nefret ettiği, hatta müşteri olarak sizi azarladığı semt trafiğinin tam orta yerinde. Gürültüden sağır değilse ve dili olsa kim bilir neler anlatırdı veya bilmem ki konuşmak ister miydi?

Bugün Nişantaşı’nda oturuyorum dediğinizde, insanların hatırına gelen çağrışım çok farklı. Avrupa Yakası adlı diziyi izlemediğimden ötürü “Nişantaşı Çocuğu”nu nasıl tanıtıyorlar bilemiyorum; ama ben Eski Nişantaşılıları tanıyorum. Onlar aynı zamanda son komşularım.

Bu yazıyı kaleme alırken, üzülüyorum da. Bu kadar çok değişimi aktaran ben olmamalıydım; çünkü yaşım böyle bir yazı için fazlasıyla genç! Öte yandan son dönemde yaşadığım semte biraz yabancılaşıyor, değişimi yadırgıyorsam bana hak vereceğinize inanıyorum. Yazmak ve paylaşmak iyi geliyor.

İleride bir gün hayalim başka bir semtte oturmak. Nişantaşı’nda aradıklarınız elinizin altında derler; ama özellikle internetin ve kargo taşımacılığının hayatımıza girmesiyle, artık tüm dünya elimizin altında. Nişantaşı’nın bir diğer özelliği de sokak mağazalarıyla, vitrinleriyle meşhur olmasıydı.

Son olarak bu da değişiyor. Bir zamanlar kura çekilişine katıldığım okulun yerinde bugün City’s Nişantaşı Alışveriş Merkezi açıldı, müşterilerini bekliyor. Yeni alışveriş merkezi için editörüm Tilda “BizimCity” diye pek güzel yakıştırdı.  Gülümsedim. Oysa sormadan edemiyorum: “BizimCity” hayırlı olsun olmasına da, bizim Nişantaşı’na neler oldu?... Eskileri azalıyorlar da yeni Nişantaşılılar kimler?...