basından / Şiddet ve sevgi

Perspektif
31 Ocak 2008 Perşembe

Saim Canatan / Cumhuriyet, 25 Ocak 2008

Sen gözlerimde bir damla yaş olsaydın... Seni kaybetmemek için hiç ağlamazdım...

Yüreklerimizdeki, dopdolu sıcacık sevgiyi mi yitiriyoruz!... İnsan olmanın temel koşulu olan sevgiyi duyumsamamız mı azalıyor, zayıflıyor!...

Dünyanın her yerinde patlayan bombalarla parçalanan insanlar, Irak’ta, Lübnan’da, Afganistan’da her gün birçok yerde ölen çocuklar, kadınlar, Filistin’de, İsrail’de uçuşan füzeler, tankların ezdiği halk, Afrika’da veya geri kalmış ülkelerde açlıktan, hastalıktan bir kemik yığınına dönerek ölen çocuklar ve insancıklar, daha birçokları...

Bir insan bunları nasıl yapabilir? Bu eylemleri nasıl gerçekleştirebilir diye soruyorum kendime...

Yine bir insan olarak bu olayları bizler nasıl izlemede kalabiliyoruz?... İlgisiz kalabiliyoruz?...Sonra, düşüncelerimde şunlar beliriyor!... Burada eğitimin, çağdaş bilgi donanımın önemi çok fazla... Dogma kafaların acımasızlığını görüyoruz...

Kafalarındaki ideolojik saplantı doğrultusunda yapamayacakları vahşet yok. Bir hayvan bile içgüdüsüyle avını avlar ve doyunca çeker gider, çünkü açlık içgüdüsünü gidermiştir... Yine vahşi kapitalizmin; kâr, para ve çıkarı için yapamayacağı vahşet yok. Atılan atom bombaları, I.ve II. dünya paylaşım savaşları, çevre kirlenmeleri ve yok olan değerler bunun örnekleri... Ayrıca, burada halkların suçsuzluğunu belirtmek gerekir. Dünya halkları bugün de suçsuzdur, daha önce de suçsuz kalmıştır...

Tarihte, örnekleri görüldüğü gibi, elinde yönetim erki olan egemen güçler acımasız, çıkarcı, duygusuz ve doyumsuz ve de genelde ruhsal sorunları olan kişiler olarak, bu vahşetleri yapmış, halkları ya yanıltmış veya buna zorunlu kılmıştır... Asıl suçlu olan onlardır. Tek ön görülecek yol, demokratik, çağdaş yapıya kavuşmak ve ülke insanları olarak çağdaş bir eğitimden geçmektir.

Sonuçta; uzun vadede aydın, birikimli, dogmalardan arınmış insanlar yetiştirmektir.