Yanlış stratejiler

Savaş, her şeyden önce bir strateji işidir. İleri görüşlü olan ve stratejisini bu yönde belirleyen genelde savaşın galibi olur. Ancak savaşta en az strateji kadar önemli olan bir etken teknik donanımdır. Stratejisini ne kadar iyi belirlerse belirlesin, elinde kılıç-kalkan olan bir ordu, stratejisi kötüde olsa elinde atom bombası olan bir orduya karşı çok büyük başarılar elde edemez

Spor
31 Ocak 2008 Perşembe

Rıfat KARAKÖY

Yabancı sınırlaması Türk Futbolu'nda yıllardır tartışılan konulardan biridir. Bazı kesimler bu sınırlamanın kaldırılması gerektiği görüşünü desteklemekte ve bu sınırlamanın kaldırılması durumunda Türk Futbolu'ndaki kalitenin artacağını savunmaktadır. Ancak yabancı sınırlaması kalkarsa Türk futbolculara daha az şans verileceğini ve bu sebepten dolayı Milli Takımın başarısız olup, daha az Türk futbolcu yetişeceğini ve bununda Türk Futboluna ciddi zararlar vereceğini düşünenlerin sayısı da küçümsenmeyecek kadar fazladır.

Avrupa'nın üst düzey liglerine baktığımızda yabancı sınırlamasının ya hiç olmadığını ya da çok az bir sınırlama olduğunu görmekteyiz.. Örneğin: Fransa Ligi'nde AB pasaportu olmayan en az dört oyuncu oynatılabilmekteyken, İngiltere Premier Ligi'nde AB pasaportu olmayan her oyuncu için özel çalışma izninin yanı sıra bu oyuncuların ülkelerinin milli takımlarının son iki yıldaki maçlarının %75’inde oynama şartı mevcuttur. Almanya Ligi Bundesliga'da AB pasaportu olmayan en fazla beş oyuncu oynatılabilirken, İspanya Ligi La Ligave İtalya Ligi Serie A'da hiçbir sınırlama mevcut değildir. Buna rağmen saydığım ülkelerin milli takımları oldukça başarılıdır. Bunun en son örneği, son Dünya Kupası'nı müzesine götüren ve liginde hiçbir yabancı sınırlaması olmayan İtalya'dır. Bu da göstermektedir ki yabancı sınırlamasıyla, milli takımların başarısı arasında uzaktan yakından alaka yoktur.

Eğer futbolun Türkiye'deki patronları takımlarımızın Avrupa'da başarılı olmasını istiyorsa, bu yabancı sınırlamasını kesin kaldırmaları, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası’nda mücadele eden kulüp takımlarımıza Avrupa takımlarıyla ortak şartlarda mücadele etme hakkını tanımaları lazımdır. Kulüp takımlarının bunu istemesi onların en doğal hakkıdır, çünkü gün kılıç-kalkan günü değil, atom bombası günüdür.