Yahudi Dünyasından

Nelly BAROKAS Kültür
13 Şubat 2008 Çarşamba

Nazizme övgü, Alman TV yıldızlarını işlerinden etti

Almanya’da bir gece programının 26 yaşındaki televizyon sunucusu Julianne Ziegler geçtiğimiz hafta espri olsun diye “Arbeit Macht Frei” cümlesini kullanınca işine son verildi. “Çalışmak özgürleştirir” anlamını taşıyan bu cümle Polonya’daki Auschwitz ölüm kampının kapılarında yer almaktaydı. Bu program, Almanya’nın ikinci büyük özel kanalı olan ProSebien’de gerçekleşti. Kanalın sahibi İsrailli Haim Saban, Ziegler hakkında kararın alınmasına karışmamasına rağmen program müdürleri sunucunun işine son verdiler. TV kanalının sözcüsü; “Bu kabul edilebilir bir dil sürçmesi değil. Böyle şeyler olmaması gerekir. Ziegler artık bizim kanalda çalışmayacak” dedi. Program sırasında yetkililer tarafından uyarılan Julianne Ziegler’in seyircilerden özür dilemesi, işini kaybetmesini engellemedi.

Julianne Ziegler olayından bir hafta sonra Berlin’de ünlü bir DJ olan Tomekk, çalıştığı bir reality show programından atıldı. DJ’nin, Nazi selamı verip “Deutschland, Deutschland Uber Alles”i seslendirirken çekilmiş görüntülerinin İnernette dolaşması Tomekk’in işinden atılmasına sebep oldu. RTL’de Tomekk’in sunduğu “The Jungle” programı yüksek reytinge sahipti. Tomekk, “Bu aptalca bir şakaydı, özür dilerim” dedi.

Bundan birkaç ay önce, Almanya’nın sevilen haber spikerlerinden Eva Herman’ın, yazdığı son kitapta Nazi rejiminin aile politikasını övmesi üzerine NDR televizyonu işine son verdi. 18 yıl haber spikerliği yapan Herman; “Nasyonal Sosyalizm döneminin iyi olan değerleri, ne yazık ki, 69 hareketi ile ortadan kayboldu. Bu dönemin korkunç olduğunu, son derece tehlikeli politikacıların Alman halkını felakete sürüklediğini hepimiz biliyoruz. Ancak o zaman sahip olduğumuz iyi değerler de vardı; çocuklar, annelik, aile, dayanışma gibi değerlerin tümü yok oldu” diyordu. Bu sözlerinin basında yer almasının ardından, Almanya Radyo Televizyon Kurumu, Eva Herman’ın işine son verildiğini duyurdu.

Polonyalı siyasetçi Stefan Meller yaşamını yitirdi

Polonya Hükümeti’nde eski Dışişleri Bakanı olan Stefan Meller geçtiğimiz hafta 65 yaşında yaşama veda ettim

1942’de Fransa’nın Lyon kentinde doğan ve Polonyalı bir Yahudi olan Stefan Meller, Başbakan Kazimierz Marcinkiewicz Hükümeti’nde 2005-2006 yıllarında dışişleri bakanı görevinde bulunmuştu. 2004 yılından beri kanserle mücadele eden Meller, popülist ve aşırı sağcı partinin iktidara gelmesi ile hükümetten ayrılmıştı.

Aslında bir tarihçi olan Stefan Meller, 1992 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. 1995–1996 arasında dışişleri bakan yardımcılığı görevinde bulundu, ardından Moskova ve Paris’te Polonya elçisi olarak ülkesini temsil etti. Meller’in ailesi Holokost öncesinde Fransa’ya göç etti. Büyükbabası Paris yakınındaki Drancy toplama kampında yaşamını yitirdi.

Bir Frankofon olan Meller, Fransız kökenine oldukça bağlı kalıp, Fransız Devrimi konusunda bir kitap yazmıştı. Savaş sonrasında Polonya’ya dönen Stefan Meller, 1968’de Yahudilerin yüksek mevkilere gelmesini çekemeyen ülkedeki antisemitizm akımının, daha sonra da komünist rejimin kurbanı oldu. Varşova Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği görevini kaybeden Meller, yeniden üniversiteye dönebildiği 1974 yılına dek geçimini Fransızca ders vererek sağlamaya çalıştı.

Saatchi’nin yeni galerisine Himmler tablosu

İngiltere’nin ünlü sanat koleksiyoncusu Charles Saatchi, Yahudi Cemaati’nin tepkisine rağmen Holokost’u planlayan Nazi Heinrich Himmler’in portresini satın aldı

Türkiyeli bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak Bağdat’ta doğan 64 yaşındaki Charles Saatchi kardeşi Maurice ile birlikte uluslar arası boyutta Saatchi&Saatchi  reklam şirketini yürütüyor. Son on beş yıldır dünya sanatını yönlendiren Charles Saatchi, Damien Hirst ve Tracey Emin gibi sanatçılara destek oldu.

Sanatçı Jasper Joffe’nin Himmler’in portresi tablosu, Saatchi’nin baharda Chelsea’de açacağı yeni galeride yerini bulacak.  Himmler sanat koleksiyonunu kurbanlarının evlerinin duvarlarından aldığı eserlerle oluşturmuştu. Bu tablo gamalı haç veya SS’lerin diğer simgeleri gibi Nazizmin bir simgesi niteliğini taşıyor.

Charles Saatchi ise aynı fikirde değil, “Dünyada Jasper Joffe’den başka Himmler’i böyle yansıtacak bir sanatçı daha yok. Onun fırça darbeleri ile ortaya güzel bir şey çıkıyor” demekte.

32 yaşındaki Jasper Joffe, portrelerini yaptığı diğer Nazilerin de tablolarını “Beauty Show” adını verdiği sergisinde yan yana dizerek sergiliyor, bu konsepte de “Faşizm” diyor.

Joffe; “Nazilerin portrelerini yaparak Holokost’u anlamaya çalıştım. Senaryoda iyi bir Nazi’nin yer aldığı, sonu iyi biten Schindler List gibi filmlerden nefret ediyorum. Ben iyi Naziler çizmiyorum. Tablolarımda onlar sadece şeytanın simgeleri değil, yeniden gerçek oluyorlar” sözleri ile sanatına açıklık getirdi.

 

Latince dua, Yahudilerle Vatikan’ın arasını açtı

Yahudi cemaatlerinden gelen protestolar üzerine Papa Benedict gelenekçi Katoliklerin Cuma Duası’nda okudukları “Yahudilerin İsa’ya karşı körlüğü” konusundaki Latince duanın değiştirilmesine karar verdi

Vatikan gazetesi L’Obsservatore Romano, sadece gelenekçi Katolik azınlığın Cuma Duası’nda okuduğu duanın yeni versiyonunu yayınladı. Bu yeni versiyonda “Yahudilerin körlüğü” ifadesi, ayrıca Tanrı’ya yöneltilen “kalplerinin üzerindeki tülü kaldır” çağrısı da artık yer almıyor. Fakat yeni dua Yahudilerin İsa’yı tanıyacakları umudunu halen koruyor.

Yahudi gruplar eski Latince duanın okunmasını protesto etmişler, Papa Benedict’ten bu duanın değiştirilmesini istemişlerdi. Yeni dua, “Bize Yahudiler için dua etmeye izin ver. Böylece Tanrı, Hıristiyan İsa’nın insanlığın tek kurtarıcısı olduğunu anlamaları için onların kalbini aydınlatacak” ifadesi yer alıyor ve Tanrı’dan “tüm İsrail’i kurtarması” dileğinde bulunuyor.

Geçtiğimiz yıl Yahudi kuruluşları, 1962–1965 yılları arasında gerçekleşen Vatikan reformları sırasında gündemden kaldırılan bu eski Latin ayinine Papa’nın yeniden izin vermesine karşı çıkmışlardı.

“Yahudilerin körlüğü” ve “kalplerinin üzerindeki tülü kaldır” ifadelerinin duadan kaldırılması İtalya’daki Yahudi din adamlarını tatmin etmedi ve Katolik Kilisesi ile dinler arası diyaloga ara verme kararı alındı. Değişiklik yapılsa dahi duada Yahudilerin din değiştirmelerinin zorunlu olduğu ifadesinin korunduğu ileri sürüldü.

Yahudi din adamları “Papa, kendi inancı ve Katolik Kilisesi’nin menfaati için en iyi kararı vermekte tabii ki özgürdür. Fakat bu tutumun Yahudilikle Katolik Kilisesi arasında kırk yıldır güçlükle kurulmaya çalışılan diyaloga zarar vereceği kesindir. Amacın ne olduğunu anlayana dek bu diyalog yavaşlatmayı uygun görüyoruz” açıklamasını yaptılar.

Roma Hahambaşısı Rav Riccardo Di Segni, Cuma Duası’nın yeni tekstinin onlarca yıllık ilerlemeye sekte vurduğunu söyledi.

Vatikan’ın Yahudilerle ilişkiler sorumlusu Kardinal Walter Kasper ise Cooriere della Serra gazetesine verdiği söyleşide; “Kendi dualarımızı düzenlemekte özgür olduğumuzu Yahudilerin niçin anlamadığını gerçekten merak ediyorum. Kilisenin inancını yansıtan bu duanın dinler arası diyaloga bir engel oluşturmaması gerekir. Ayrıca Yahudilerin dua tekstlerinde de Katoliklerin hoşlanmadığı bölümler vardır” dedi.

Bu arada İtalya Hahambaşılığı dışında, Anti-Defamation League (ADL), The American Jewish Committee ve The International Jewish Committee on Interreligious Consultations gibi dünyanın önde gelen Yahudi kuruluşları da yeni versiyonuna rağmen duanın yeniden okunmasını eleştirdiler.