Pasaport projesi İstanbul’da basına tanıtıldı

Avrupa Yahudi Cemaatleri Konseyi ECJC’nin Stockholm’da başlattığı (European Council of Jewish Communities) ve Yahudiler ile Müslümanlar arasında kültürel temellerde daha parlak bir geleceğin oluşturulmasını hedefleyen Pasaport projesinin basına tanıtımı 28 Şubat Cuma günü İstanbul’da gerçekleşti. Pasaport projesi Başkan Yardımcısı Ruhi Üysen’in yaptığı konuşmayı aktarıyoruz

Dünya
5 Mart 2008 Çarşamba

Türkler ve Yahudiler, asırlarca aralarında hiçbir ciddi uyuşmazlık ve anlaşmazlık olmaksızın yıllarca birlikte yaşadılar.

Gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerekse Türkiye Cumhuriyet topraklarında yerleşik Yahudi soyundan gelen vatandaşlarımız asırlardır huzur içinde yaşamlarını sürdürdüler. Dinlerini, dillerini, adet ve göreneklerini serbestçe devam ettirdiler.

Türk toplumu olarak Yahudilerle tarih boyunca hep iyi ilişkiler içinde bulunduk. Onlara hep kucağımızı açtık ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Musevi toplumunun, İmparatorluk içinde huzur içinde yaşamalarını sağladık. 14 Mayıs 1948’de bağımsız İsrail Devleti kurulduğu zaman bu Devleti ilk tanıyan ülkeler arasında yer aldık.

Bunlardan güç alarak PASSPORT benzeri organizasyonları artırmak ve geçmişten korkmadan geleceğe bakabilmek, tarihi ve günü doğru okuyarak diyalog çalışmalarımızı tüm dünya insanlarının huzur ve mutluluğu için bilimsel bir anlayış içerisinde yeniden yapılandırmak gerekmektedir.

Bu yapılandırmayı gerçekleştirmenin en önemli faktörlerden biri, şüphesiz ki; kültür dialogudur.

Dünya genelinde uluslararası diyalogların temelinde kültür ilişkileri önemli bir yer tutmaktadır.

Küreselleşme, her kültürden birçok değeri ortadan kaldırmaktadır. Ancak, kültürel erezyon, küresel dinamikleri ellerinde bulunduramayan ülkelerin kültürlerinde olmaktadır. Hızlı küreselleşme olgusu gelecekte birçok kültürü yok edecektir.

Tarihin her döneminde her toplum bir başkası ile bir şekilde kültür alış-verişinde bulunmuştur. Toplumlar arası ilişkinin olduğu her durumda az veya çok bir kültür alış-verişi olur. Ayrıca sınırların kalktığı ve bireylerin önem kazandığı modern dünyada farklı kültürler arasında alış-veriş bir lüks olmaktan çıkıp bir gereklilik halini almıştır. Kültür alış-verişine sınırlarını kapamaya çalışan bir toplum zamanla çevresindeki dünyaya ayak uyduramaz hale gelir ve gerisinde kalır.

Her toplum ya da kuruluş için geçerli bir kural vardır. Eğitim olmadan hiçbir birey bir topluma, ya da kuruluşa ve onun ideallerine kendini adayamaz. Yüzyıllar boyu yaşantılarını başarı ile sürdüren kuruluşlar bunu eğitimle gerçekleştirmektedir.

Amacımız kültür alışverişi sayesinde gençlerimizin dar düşüncelerden, ön fikirlerden uzaklaşarak devirlerin ve kültürlerin gelişimini iyice araştıracak kadar bilgi seviyelerine ulaşmalarını sağlamış olmaktadır. Ancak böyle olduğu zaman insanlarımız diğer insanlara karşı öğretmenlik görevini yapabilir ve toplum üzerinde etkin olan umudunu elde edebilir. Böylece yaratılan, yaratan arasında “mistik bağ” gibi dinleri ayrı fakat renk, ırk, iman, inanç bakımından bir ayrılık gözetmeksizin daha iyi bir dünya içinde düzenle yaşamayı ümit eden insanların müşterek anlaşma zemini oluşur.

Ülke topraklarımız tarih boyunca kültürlerin buluşma yeri olmuş, bu sayede muazzam bir kültürel birikimin oluştuğu, yeryüzünün en çarpıcı nokta olması özelliğini kazanmıştır. Anadolu’nun en önemli özelliklerinden birisi de dünya medeniyetlerinin ilk örneklerinin yatağı olmasıdır. Bu medeniyette yüzyıllarca birlikte yaşayan Müslümanların ve Yahudilerin birlikte var olma başarısını, tüm Dünya’ya örnek ve yol gösterici olmasını diliyoruz.